8. Ceza Dairesi Esas No: 2017/13315 Karar No: 2019/15902 Karar Tarihi: 26.12.2019
Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma - Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2017/13315 Esas 2019/15902 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, kolluk görevlilerince yapılan alkol uygulaması sırasında başkasına ait sürücü belgesini ibraz etti ve kimliği doğrulandıktan sonra tutanaklar gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildi. Sanığın kimlik bilgilerinin gerçek kimliği ile örtüştüğü ve başkasının kimliğini kullanarak suç işlemediği anlaşıldı. Mahkeme, sanığın \"başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması\" suçunun unsurlarının oluşmadığına ve eyleminin \"kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak\" kabahatini oluşturduğuna karar verdi. 5237 sayılı TCK.nın 268/1 maddesi gereği suçun oluşabilmesi için işlenen suç nediniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek için başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, bir resmi belge düzenlenmemişse 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1 maddesi gereği kimliği bildirmeme kabahatinin oluşacağını vurguladı.
8. Ceza Dairesi 2017/13315 E. , 2019/15902 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma HÜKÜM : Beraat
Gereği görüşülüp düşünüldü: 5237 sayılı TCK.nın 268/1. maddesinde düzenlenen başkalarına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçunun oluşabilmesi için işlediği suç nediniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılarak soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin kimlik bilgileri verilen mağdur hakkında yapılmasına neden olunması gerekir. Bir adli soruşturma ya da kovuşturma işlemi olmaksızın kimlik bilgilerinin gizlenmesi amacıyla başkalarına ait kimlik belgilerinin kullanılması ve verilen kimlik bilgilerine göre resmi belge düzenlenmesi halinde TCK.nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanda bulunma suçu, bir resmi belge düzenlenmemiş olması halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu"nun 40/1. maddesinde düzenlenen kimliği bildirmeme kabahati oluşur. Somut olayda, kolluk görevlilerince yapılan alkol uygulaması sırasında 0,88 promil alkollü olduğu tespit edilen sanıktan kimlik bilgilerinin istenmesi üzerine, sanığın zayi kaydının bulunduğu mağdura ait sürücü belgesini ibraz ettikten sonra gerçek kimliğinin kolluk görevlileri tarafından tespit edildiği ve tutanakların gerçek kimlik bilgilerine göre tanzim edildiği olayda, sanık hakkındaki bütün idari işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği anlaşılmakla, 5237 sayılı TCK.nın 268. maddesinde düzenlenen "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunun unsurlarının oluşmadığı, tutanakları gerçek kimlik bilgileri ile imzalayan sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40/1. madde ve fıkrasında düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğunun gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm kurulması, Yasaya aykırı, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1 maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak sanığın lehine bulunan ve eylemine uyan 5326 sayılı Yasanın 40/1 maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre aynı Yasanın 20/2-c maddesinde yazılı soruşturma zamanaşımının eylemin gerçekleştiği 31.12.2013 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta 1412 sayılı CMUK.nın 322 ve Kabahatler Kanunu"nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan Kabahatler Kanunu"nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında idari para cezası verilmesine yer olmadığına, 26.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.