14. Hukuk Dairesi 2016/11903 E. , 2019/5123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.04.2013 gününde verilen dilekçe ile harici sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava; harici sözleşmeye dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkili ile davalılara arasında Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/67 Esas sayılı dosyası ile görülen tapu iptali ve tescil davası devam ederken taraf vekillerinin de iştiraki ile taraflar arasında 08.01.2009 tarihinde yapılan protokolle, müvekkilinin 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalılara devredeceği ve davalıların da 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını müvekkili davacıya devredecekleri hususunda anlaşıldığını, müvekkili davacının 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını 08.09.2009 tarihinde 3. bir kişiye satarak bedelini davalılara verdiğini, müvekkilinin protokol gereğince edimini yerine getirdiğini, davalıların ise edimini yerine getirmediğini belirterek, 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılar adına kayıtlı payların iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar, protokolün mahkeme huzurunda yapılmadığını, mahkeme ilamı hükmünde olmadığı gibi resmi şekilde de yapılmadığını, ayrıca davacının protokole de uymadığını 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını kendilerine devretmediğini, 3. kişiye sattığını, kendilerine hiç bir bedel ödenmediğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Davalılardan ... 16.06.2014 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur (743 sayılı Kanunun 634.; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706; Borçlar Kanunu m. 213; Tapu Kanunu m. 26; 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60). Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak Kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez. Yasa hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir; burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle doğrudan göz önünde tutulur.
6100 sayılı HMK’nin 308 ve devamı maddelerinde düzenlenen davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
Kural olarak tarafların dava konusu üzerinde tasarruf yetkileri bulunduğundan, yani medeni usul hukukunda taraflarca tasarruf ilkesi uygulandığından, davanın açılmasından sonra hüküm kesinleşinceye kadar davanın kabulü mümkündür. Yine belirtmek gerekir ki kabul karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Etkisini onun yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; davacı ile davalılar arasında, davacının 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalılara, davalıların da 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki payını davacıya devredeceği hususunda 08.01.2009 tarihli protokol başlıklı adi yazılı sözleşme düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil talebi ile dava açılmıştır.
Taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu taşınmazların tapulu olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına dair sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (T.M.K. 705, B.K. 213, Tapu K. 26 ve Noterlik K.60 maddeleri). davacı kendisine düşen edimi yerine getirdiğini ispat edemediği gibi, resmi biçimde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil talep edilmesi de mümkün olmadığından, davacının tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
Ancak; davalılardan ..., 16.06.2014 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Her ne kadar sonradan hükmü temyiz etmiş ise de, kabul mahkeme huzurunda ve usulüne uygun olduğundan hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
Davacı ve davalılar ... mirasçıları olup, dava konusu 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazda muris ...’nin payı yönünden elbirliği halinde paydaşlardır.
Bu durumda mahkemece, davalılardan ...’nin payı açısından davayı kabul etmesi nedeni ile davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."nin temyiz itirazlarının reddine, diğer davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.