Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/11903
Karar No: 2019/5123
Karar Tarihi: 12.06.2019

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11903 Esas 2019/5123 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, tapu iptali ve tescil talebiyle davalılara dava açmıştır. Taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığından geçersizdir. Bu nedenle tapu iptali ve tescil talebi reddedilmesi gerekmektedir. Ancak bir davalı, sonradan dava konusunu kabul ettiğini beyan ettiği için bu nedenle davanın kabul edilmesi gerekmektedir. Taraflar arasındaki satış sözleşmelerine dayanılarak açılan cebri tescil davaları kural olarak kabul edilemez.
Gereken Kanun Maddeleri:
- 634 sayılı Kanunun 743. maddesi
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706
- Borçlar Kanunu m. 213
- Tapu Kanunu m. 26
- 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60
- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 308 ve devamı madde.
14. Hukuk Dairesi         2016/11903 E.  ,  2019/5123 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.04.2013 gününde verilen dilekçe ile harici sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.04.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Dava; harici sözleşmeye dayanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, müvekkili ile davalılara arasında Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/67 Esas sayılı dosyası ile görülen tapu iptali ve tescil davası devam ederken taraf vekillerinin de iştiraki ile taraflar arasında 08.01.2009 tarihinde yapılan protokolle, müvekkilinin 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalılara devredeceği ve davalıların da 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki paylarını müvekkili davacıya devredecekleri hususunda anlaşıldığını, müvekkili davacının 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını 08.09.2009 tarihinde 3. bir kişiye satarak bedelini davalılara verdiğini, müvekkilinin protokol gereğince edimini yerine getirdiğini, davalıların ise edimini yerine getirmediğini belirterek, 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki davalılar adına kayıtlı payların iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
    Davalılar, protokolün mahkeme huzurunda yapılmadığını, mahkeme ilamı hükmünde olmadığı gibi resmi şekilde de yapılmadığını, ayrıca davacının protokole de uymadığını 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını kendilerine devretmediğini, 3. kişiye sattığını, kendilerine hiç bir bedel ödenmediğini belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
    Davalılardan ... 16.06.2014 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir.
    Mahkemece; davanın kabulü ile 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
    Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
    Tapulu bir taşınmazın mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin resmi şekilde yapılması geçerlilik koşuludur (743 sayılı Kanunun 634.; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 706; Borçlar Kanunu m. 213; Tapu Kanunu m. 26; 1512 sayılı Noterlik Kanunu m. 60). Tapuda kayıtlı bir taşınmazın mülkiyetini devir borcu doğuran ve ancak Kanunun öngördüğü biçim koşullarına uygun olarak yapılmadığından geçersiz bulunan sözleşmeye dayanılarak açılan bir cebri tescil davası kural olarak kabul edilemez. Yasa hükümlerinin öngördüğü biçimde yapılmayan sözleşmeler hukuken geçersizdir; burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlilik koşulu olup, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle doğrudan göz önünde tutulur.
    6100 sayılı HMK’nin 308 ve devamı maddelerinde düzenlenen davayı kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Kabul, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri davalarda hüküm doğurur.
    Kural olarak tarafların dava konusu üzerinde tasarruf yetkileri bulunduğundan, yani medeni usul hukukunda taraflarca tasarruf ilkesi uygulandığından, davanın açılmasından sonra hüküm kesinleşinceye kadar davanın kabulü mümkündür. Yine belirtmek gerekir ki kabul karşı tarafın rızasına bağlı değildir. Etkisini onun yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur.
    Yapılan açıklamalar doğrultusunda somut olaya gelince; davacı ile davalılar arasında, davacının 50 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalılara, davalıların da 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazlardaki payını davacıya devredeceği hususunda 08.01.2009 tarihli protokol başlıklı adi yazılı sözleşme düzenlenmiştir. Bu sözleşmeye dayanarak tapu iptali ve tescil talebi ile dava açılmıştır.
    Taraflar arasındaki satış sözleşmesine konu taşınmazların tapulu olduğu yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapulu taşınmazın satışına dair sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (T.M.K. 705, B.K. 213, Tapu K. 26 ve Noterlik K.60 maddeleri). davacı kendisine düşen edimi yerine getirdiğini ispat edemediği gibi, resmi biçimde yapılmayan geçersiz sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil talep edilmesi de mümkün olmadığından, davacının tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davasının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.
    Ancak; davalılardan ..., 16.06.2014 tarihli dilekçe ile davayı kabul ettiğini beyan etmiştir. Her ne kadar sonradan hükmü temyiz etmiş ise de, kabul mahkeme huzurunda ve usulüne uygun olduğundan hukuki sonuçlarını doğuracaktır.
    Davacı ve davalılar ... mirasçıları olup, dava konusu 8507 ada 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazda muris ...’nin payı yönünden elbirliği halinde paydaşlardır.
    Bu durumda mahkemece, davalılardan ...’nin payı açısından davayı kabul etmesi nedeni ile davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden davanın reddine, karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ..."nin temyiz itirazlarının reddine, diğer davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi