21. Hukuk Dairesi 2017/3984 E. , 2018/8492 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ... 2. İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
A)Davacı İstemi :
Davacı, 02.01.1997- 01.02.2000 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespitini talep etmiştir.
B)Davalı Cevabı :
Davalı Kurum vekili, hak düşürücü sürenin geçtiği, çalışma olgusunun somut ve net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini davanın reddini talep etmiştir.
C)İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :
Mahkemece; dinlenne tanık beyanları ile dosya kapsamı dikkate alınarak " 1-Davanın kabulü ile davacının davalı ... Tic A.Ş"de ; 02.01.1997- 31.07.1997 tarihleri arası 209 gün, günlük bürüt 118.503 kazançla, 01.08.1997- 31.07.1998 tarihleri arası 360 gün, günlük bürüt 425.250, kazançla, 01.08.1998- 31.12.1998 tarihleri arası 150 gün, günlük bürüt 239.197,5 kazançla
01.01.1999- 30.06.1999 tarihleri arası 180 gün günlük bürüt 468,450 TL kazançla, 01/07/1999-31/12/1999 tarihleri arasında 180 gün günlük brüt 561,600 TL kazançla, 01/01/2000-01/02/2000 tarhileri arasında 30 gün günlük bürüt 109,800 TL kazançla çalıştığının tespitine" karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu :
Davalı SGK vekili dilekçesinde; feri müdahil oldukları, salt tanık beyanları ile karar verildiği, yeterli araştırma yapılmadığı gerekçeleriyle istinaf isteminde bulunmuştur.
D)Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Gerekçesi :
Bölge Adliye Mahkemesince ; Öncelikle inceleme konusu dava tarihinin 15.12.2015 tarihi olduğu, yani 6552 sayılı Yasa"nın yürürlük tarihinden sonra olması nedeniyle davada, Sosyal Güvenlik Kurumunun fer"i müdahil olarak gösterilmesi gerektiği anlaşılmış, bu husus kararının ortadan kaldırılmasını gerektirecek bir durum olmaması nedeniyle Dairece karar başlığında gerekli düzeltmelerin yapıldığı belirtilmiştir.
Dosya içeriği, sosyal güvenlik hakkına ilişkin ulusal ve uluslar arası yasal düzenlemeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 1999/21-549-555, 2005/21-437-448 ve 2007/21-306-320 sayılı kararları ile yerleşmiş Yargıtay Hukuk Daireleri uygulamaları birlikte ele alındığında; davacının ilk sigortalılığının 01.02.2000 tarihinde davalı şirkete ait eski işyeri sicil numarası 727852 olan işyerinden bildirildiği, bu işyerinin sonraki işyeri sicil numarasının 1229325 olduğu ve 01.05.2011 tarihinde kanun kapsamına alındığı, aynı işyerinde davacı ile birlikte çalışan ve davacı tanığı olarak dinlenen ..."ın açtığı hizmet tespiti davasında davalı işyerinin 10.02.1995 tarihinde kapsama alındığı ve halen 506 sayılı Yasa kapsamında olduğunun belirtildiği, bu tanığın ...6. İş Mahkemesinin 2012/341 Esas 2013/715 Karar sayılı kararı ile 07.08.1998-25.09.2000 tarihleri arasında hizmetinin tespitine karar verildiği, kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2014/4148 Esas 2014/9385 Karar sayılı 29.04.2014 tarihli ilamı ile günlük sözcüklerinin yerine toplam sözcüğü yazılmak suretiyle düzeltilerek onandığı, davacının diğer tanığı ..."ün hizmet cetveline göre davacının tespitini istediği dönemde aynı işyerinde çalıştığı, davacı tanıklarının aynı zamanda bordro tanığı olduğu ve ayrıntılı yer ve zaman bildirerek beyanda bulundukları, davacının çalışmasının kesintisiz olması nedeniyle hizmetinin sona erdiği tarih itibariyle 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmediği, dosya kapsamındaki delillere göre, davacının, davalı işyerinde tespitini istediği dönemde fiili çalışmasının ispatlandığı, kişilerin sosyal güvenlik hakkının gerçekleşmesini güvence altına almak için gerekli işlemleri yapmakla yükümlü olan Sosyal Güvenlik Kurumunun bu görevi yerine getirmemesi nedeniyle işverenin sigortalılık işlemlerini yapmamış olmasının olumsuz sonuçlarının davacıya yüklenemeyeceği, ilk derece mahkemesinin kararında yargılama giderleri ve vekalet ücretinin fer-i müdahile yüklenmediği, bu nedenle fer"i müdahil Sosyal Güvenlik Kurumunun istinaf gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmış; istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir.
E)Temyiz :
Davalı kurum vekili temyiz nedenlerinde; feri müdahillik talebi dışındaki istinaf yoluna başvurduğu gerekçeleri tekrar etmiştir.
F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliğinin kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, tanık ..." ın tespitine karar verilen çalışmalarının davalı şirkette geçmediği gibi bu işyeri ile davalı işyeri arasında bağlantı da ortaya konulmadığı halde bordro tanığı olarak kabul edilmesi, talep edilen sürenin uzunluğu dikkate alınmaksızın başkaca bordro tanıkları da bulunduğu halde tek bordro tanığının( ...) beyanı ile sonuca gidilmesi, davalıya ait birden fazla işyeri bulunduğu halde hangi sicil numaralı işyerinde çalıştığının belirlenmemesi hatalıdır.
Yapılacak iş, dava konusu döneme ait dönem bordrolarının tümünü getirtmek, dönem bordrolarında ihtilaflı dönemin tamamında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle söz konusu işyerine komşu işyerlerini tespit edip bu işyerlerinin uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı çalışanları, yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı, çalıştığının tespiti halinde ise çalışmanın davalı işverene ait hangi sicil numaralı işyerinde geçtiği yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra infaza elverişli şekilde karar vermekten ibarettir.
O halde, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, Bölge Adliye Mahkemesince eksik inceleme ve araştırma sonucu SGK vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı ORTADAN KALDIRILMASI, ilk derece mahkemesinin kararının bozulması gerekmiştir.
G)Sonuç :
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/1. maddeleri uyarınca (KALDIRILMASINA), ilk derece mahkemesi kararının yukarıda belirtilen nedenle (BOZULMASINA), dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.11.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.