Esas No: 2021/5900
Karar No: 2022/2826
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/5900 Esas 2022/2826 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/5900 E. , 2022/2826 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 16. İş Mahkemesi
Dava, eşinden dolayı ölüm aylığı almakta olan davacının, aynı zamanda babasından dolayı da ölüm aylığı almaya hak kazandığının tespiti aksi yöndeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ile davacının babası Mustafa Atanan'dan dolayı ilk tahsis talebini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, aksine Kurum işleminin iptaline, ödenmeyen aylıkların ay ve ay faizi ile ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II- CEVAP
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile zamanaşımı, hak düşürücü süre, derdestlik, husumet, görev ve yetki itirazında bulunduklarını, davacının talebi ile ilgili Kurumun yaptığı işlemin doğru olduğunu, herhangi bir eksiklik bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince;’’ Davanın kabulü ile davacıya ölen babasından dolayı 1479 sayılı yasa kapsamında talep tarihini takip eden ay başı olan 01.12.2018 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, aksine kurum işleminin iptaline, bağlanacak aylıkların 01.03.2019 tarihi başlangıç kabul edilerek, her bir aylık için aylığa hak kazanılan tarihten itibaren yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine," karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adiye Mahkemesince ;‘Bu açıklamalar ışığında, dosya bir bütün olarak değerlendirildiğinde, 5510 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve T.C Emekli Sandığı ayrı ayrı tüzel kişiliğe sahip, ayrı ayrı yasalara göre kurulan ve sosyal güvence sağlayan sosyal güvenlik kurumlarıdır. Her bir yasa kendi sigortalıları açısından hüküm ifade etmektedir. Açıkça atıf yapılmadıkça diğer yasa hükümleri dikkate alınmaz. Zira 1479 sayılı yasanın 45/3. maddesindeki 1479 sayılı kanun ve diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmayan bu kanunlar kapsamında çalışmalarından dolayı gelir ve aylık almayan kız çocuklarına aylık bağlanacağı ifadesi bu niteliktedir. Bu ifade dahil kız çocuklarının sosyal güvenlik kurumlarından kendi çalışmaları dışında (eşleri- çocukları) aylık almalarını, 1479 sayılı yasaya göre 1479 sayılı yasaya tabi ana veya babadan ölüm aylığı bağlanmasına engel olarak görmemektedir. Bu nedenlerle, 1479 sayılı yasanın 46/2. maddesi hükmü sadece 1479 sayılı yasaya göre hem kocadan hem ana veya babadan ölüm aylığına hak kazanılması halinde uygulanabilir. Yani 1479 sayılı yasanın 46/2. maddesi aynı yasa kapsamında hem ana veya baba ile kocadan hak edilen aylıklardan fazla olanın bağlanacağını ifade etmektedir.
Öte yandan, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe girin 5510 sayılı yasanın gecici 1. maddesine göre ölüm aylıklarının bağlanmasında yürürlükten kalkan 1479, 506, 2926, 2925 sayılı yasa hükümlerinin aynen uygulanacağı belirtildiğinden uyuşmazlığa 5510 sayılı yasanın 54. maddesinin uygulanmasıda mümkün değildir.’’ gerekçeleriyle ‘Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine ‘ karar verilmiştir.
IV- TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Yerel mahkeme kararının usul ve esasa aykırı olduğu, davanın yersiz açıldığı, gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya aykırı olarak kurulan İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamı incelendiğinde, davacıya 03.02.2014 kapsamında ölüm aylığı bağlandığı, 1479 sayılı Kanun kapsamında yaşlılık aylığı alan babasının 07.01.1982 tarihinde vefat ettiği, davacının babasından dolayı da ölüm aylığı bağlanması için 23.11. 2018 tarihinde tahsis talebinde bulunduğu, Kurum’un kurumun eşinden veya babasından dolayı istediği aylığı tercih etmesi halinde işlem yapılacağının bildirildiği anlaşılmıştır.
1479 sayılı Kanunun “Eş ve çocuklara, ana ve babaya tahsis yapılması” başlığını taşıyan 45. maddesinin 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı Kanunla değişik 2. fıkrasının (c) bendinde, sigortalının; 18 yaşını (veya ortaöğretim yapması halinde 20 yaşını, yükseköğretim yapması halinde 25 yaşını) doldurmamış veya yaşları ne olursa olsun çalışamayacak durumda malûl bulunan çocukları ile geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak koşulu ile yaşları ne olursa olsun evlenmemiş kız çocuklarına aylık bağlanacağı belirtilmiş, daha sonra 04.10.2000 günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bentteki “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” koşulu, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilip 1479 sayılı Kanunun “Ölüm aylığının kesilmesi” başlıklı 46. maddesinin 2. fıkrasına, “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi eklenmiş, ancak, söz konusu KHK, Anayasa Mahkemesi’nin 08.08.2001 tarihinde yürürlüğe giren 26.10.2000 gün 61/34 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
İptale konu düzenleme daha sonra bu kez kanun koyucu tarafından 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve anılan (c) bendini değiştiren 4956 sayılı Kanunun 23. maddesiyle benimsenerek, sigortalının evli olmayan/boşanan/dul kalan kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için “geçimini sağlayacak başka bir geliri olmamak” şartı, “bu Kanun ile diğer sosyal güvenlik kanunları kapsamında çalışmama, bu kanunlar kapsamındaki çalışmalarından dolayı gelir veya aylık almama” olarak değiştirilmiş, aynı zamanda 46. maddenin 2. fıkrasına da “Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan fazla olanı ödenir.” cümlesi yeniden eklenmiştir.
5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren ve “Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması” başlığını taşıyan 34. maddesinde, sigortalının evli olmayan, boşanan, dul kalan kızlarına ölüm aylığı bağlanabilmesi, bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmama veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olma koşullarına bağlanmış, “Aylık ve gelirlerin birleşmesi” başlıklı 54. maddede ise, bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda, hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından bağlanacak aylığının bağlanacağı hüküm altına alınmıştır.
Anılan yasal düzenlemeler kapsamında dava irdelendiğinde; bu tür ölüm sigortasından aylık tahsislerinde, ayrık durumlar dışında genel kural olarak hakkı doğuran olay tarihinde yürürlükte olan yasal mevzuatın uygulanması gerekmekte olup, buna göre sigortalı eşin yaşamını yitirdiği 02.03.2014 tarihi itibarıyla davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 34. ve 54. maddeleri olup, 54. maddenin 5. bendine göre hak sahibinin tercihine göre ana/baba veya eşe ait dosyaların birinden aylık bağlanacağı açıkça düzenlenmiş bulunmakla, anılan maddeler irdelenmeden yanılgılı değerlendirme sonucu, davada uygulanması mümkün olmayan 1479 sayılı Kanun hükümleri dayanak alınarak yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2022 gününde karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.