Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/10923
Karar No: 2022/2824
Karar Tarihi: 02.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/10923 Esas 2022/2824 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/10923 E.  ,  2022/2824 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

    Dava, 5510 sayılı Kanunun 56/son maddesi kapsamında, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşama nedeniyle, bağlanan ölüm aylığının iptali ile yersiz ödenen ölüm aylıklarının faiziyle geri tahsiline ilişkin Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karar hakkında davalı vekilince istinaf yoluna başvurulması sonucu ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne; ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2019/23 E., 2021/46 K. sayılı kararının kaldırılmasına; Davanın kısmen kabulü ile davacının, müteveffa babası nedeniyle 18/02/2016 tarihine kadar aldığı aylıklardan dolayı kuruma borçlu olmadığının tespitine bu tarihten sonra yapılan ödemeler yönünden borçlu olmadığı isteminin ve babasından dolayı yetim aylığı bağlanması talebinin reddine, karar verilmiştir.
    Hükmün, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili, davacı ile eşi ...’un 1990 tarihinde boşandığını, Kurum tarafından davacının, boşandığı eşi ile fiilen birlikte yaşadığı iddiasıyla Kurumdan aldığı maaşın iadesinin istendiğini, davacı ile eşinin boşanma tarihinden sonra fiilen birlikte olmadıklarını beyanla Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanmasını istemiştir.
    II-CEVAP
    Davalı vekili, müvekkili Kurum denetmeni tarafından düzenlenen rapor sonucunda davacının ve boşandığı eşinin birlikte yaşadıklarının tespit edilmesi üzerine 5510 sayılı Kanun'un 56.maddesi uyarınca işlem yapılarak yersiz ödenen maaşın iadesinin talep edildiğini, Kurum işlemlerinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; "Davanın Kabulü ile; ... SGK tarafından 18/02/2016 tarih ve 2016/OU/7 sayılı raporla davacının babasından almış olduğu yetim aylığını kesme işleminin iptaline, yetim aylığının yeniden bağlanmasına" şeklinde karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    Bölge Adliye Mahkemesince “ davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.3 maddesi gereğince kabulüne; ... 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin 2019/23 E., 2021/46 K. sayılı kararının kaldırılmasına; davanın kısmen kabulü ile davacının, müteveffa babası nedeniyle 18/02/2016 tarihine kadar aldığı aylıklardan dolayı kuruma borçlu olmadığının tespitine bu tarihten sonra yapılan ödemeler yönünden borçlu olmadığı isteminin ve babasından dolayı yetim aylığı bağlanması talebinin reddine" karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen reddine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili; davacının davasını ispat edemediğini, davanın yersiz olduğunu, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerekir beyanıyla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın Yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir. 5510 sayılı Yasa'nın 56. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne yapılan 2009/86 Esas numaralı başvuru, 28.04.2011 tarihinde verilen karar ile reddedilmiştir.
    5510 sayılı Kanunun 56. maddesinin ikinci fıkrası, daha önceki sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen (eylemli olarak) birlikte yaşama olgusu, gelir/aylık kesme nedeni olarak düzenlendiği gibi, eylemli olarak birlikte yaşama, aynı zamanda gelir-aylık bağlama engeli olarak da benimsenmiştir. Burada, eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun/durumunun tanımlanması, hukuki sınır ve çerçevesinin çizilip ortaya konulması önem arz etmektedir. Taraflar arasında hangi hukuki sebep ve maddi vakıaya dayanmış olursa olsun sona ermiş evlilik birliğinin hak ve yükümlülüklerinin sürdürüldüğü beraberlikler veya kesinleşmiş yargı kararına bağlı olarak gerçekleşmiş boşanmanın var olan-olası sonuçlarını ortadan kaldırıcı/giderici nitelikteki birliktelikler madde kapsamında değerlendirilmeli, ortak çocuk-çocuklar yönünden, boşanma kararına bağlanan veya bağlanmayan kişisel ilişkilerin yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak, eşlerin belirli aralıklarda ve günlerde zorunlu şekilde bir araya gelmeleri durumunda ise Kanun koyucunun bu türden ilişkinin varlığının gelir-aylık bağlanmaması veya kesilmesi nedeni olarak öngörmediği kabul edilmeli, boşanılan eşle kurulan-yürütülen ilişkinin, eylemli olarak birlikte yaşama kavramı kapsamında yer alıp almadığı dikkatlice irdelenerek saptama yapılmalıdır.
    Anılan 56. maddede, oldukça yalın olarak “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen” ibareleri yer almakta olup, Kanun koyucu tarafından örneğin; “sosyal güvenlik kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan”, “hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan”, “gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan” veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurumca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken;eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin-samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma-irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle, kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan “boşanma” hukuki durum ve sonucunun eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda “anlaşmalı boşanma” adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibarıyla gerçek-samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin-aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    Gelirin-aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme-başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir-aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun-yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96. maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56. maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56. maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu aşamada, özellikle, Anayasa'nın 20., 5510 sayılı Kanunun 59., 100., 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 28., 45., 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 3., 45 – 53., 4857 sayılı İş Kanunu'nun 32., 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6., 24 – 33., 189., 190., 191., 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6., 19., 20., maddeleri ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, ilgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı, adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli, ilgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı, seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, medula sisteminde kayıtlarda görülen adresler ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, eşlerin boşanma sebebi, boşanma ilamında velayet, çocukla kişisel ilişki, nafaka, tazminat hükümleri varsa nasıl yerine getirildikleri belirlenmeli, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise ödeme için adına açılan banka hesabında kayıtlı yerleşim yeri saptanmalı, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden geniş kapsamlı Kolluk araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, Kurum işlemine dayanak tutanakları tutan görevliler dinlenilmeli, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
    Eldeki davada, davacı ile ...'un 1990 yılında boşandıkları, davacı boşandıktan sonra 1999 ve 2005 yılında iki müşterek çocuklarının olduğu ve ... tarafından tanınarak nüfusa kayıt edildikleri, davacı üzerine 01/09/2014 tarihinde ... köyünde(nüfus bilgilerinde, eşinin adresi üzerinde) telekom hattı aktif edildiği, 01/08/2016 tarihinde ...'a devredildiği, davacının eski eşi ...'un yerleşim yerinin 2006 yılından bu yana ... köyü olarak bildirildiği, davacının ise 2006 yılında ... köyüne kayıtlı iken 2009 yılında ... ... mahallesi, 22/02/2013 tarihinde yeniden ... köyü olarak bildirildiği, 05/08/2013 tarihinde ise; ... merkez Hürriyet mahallesi, 31/05/2016 tarihinden itibaren ise; Yıldız köyü olarak bildirdiği belirgindir. Davacının, 26/08/2013-25/04/2016 tarihleri arası dönem yönünden; ödenen aylıkların yersiz ödeme olarak borç kaydedildiği,davacının oğlu ... tarafından yapılan e-posta ihbarı üzerine 18/02/2016 tarihli raporda “davacının boşandığı eşi ... ile birlikte yaşadığı tespit edildiğinden, davacı hakkında 5510 sayılı Kanunun 56/2. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiğinin” belirtildiği, Kurum’un, idari soruşturması esnasında; 15/01/2016 tarihinde iki denetmen tarafından imzalanan ve ... isimli şahsa da imzalatılan tutanağa göre denetmenlerin cami dağılırken davacıyı sordukları, beyanlarda, davacının, ... ile birlikte yaşadığının söylenmesi üzerine mezkur evin önünde ...'u gördükleri, davacıyı sorduklarında mahkeme kararı sebebiyle çağıramayacağını söylediği devamında davacının, pencereden çıkarak hızla bahçeye gittiğinin görüldüğü, 08/02/2016 tarihinde birinci aza ...'ın verdiği imzalı beyanda, davacı ve ...'un uzun yıllar önce boşandığı ancak bir arada yaşamaya devam ettiklerinin söylediğinin tespit edildiği anlaşılmıştır. Sosyal Güvenlik Kurumu denetmenlerinin daha önce düzenlemiş oldukları, 30/06/2010 tarih 328 sayılı denetim raporunda da davacının ... ile birlikte yaşadığı için aylığının kesilmesi yönünde tespitte bulunulması üzerine davacı tarafça açılan ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2012/367 E, 2013/129 K sayılı dosyasında davanın açıldığı ve elde edilen delillere göre Kurum işleminin iptaline aylığın yeniden bağlanmasına karar verildiği ve kararın Dairemizce, 2013/13889-16736 E,K, 19/09/2013 tarihli ilamı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkeme aşamasında dinlenen tanık köy imamı davacı ile eşinin birlikte yaşadığını doğruladığı gibi bir kısım tanıklarda davacının, ikametgah adresi farklı bir yer olmasına rağmen davacıyı ... Köyün’de gördüklerini dile getirmeleri karşısında davacı ile eşinin hangi tarihten itibaren birlikte yaşadıkları hususu kuşkudan uzak belirlenmeli, bunun için dinlenmeyen davacı ile eşinin birlikte yaşadığını bilebilecek kamu görevlisi bulunması halinde ve komşu beyanları alınarak irdelenmeli ayrıca, davacının, dava konusu 26/08/2013-25/04/2016 dönemdeki adreslerindeki komşu, kapıcı ve yöneticiler tespit edilerek konuyla ilgili bilgi ve görgülerine başvurulmalı; davacı ve boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönemdeki medula kayıtları celp edilip tespite konu sürede ayrı ayrı her ikisinin de hangi sağlık kuruluşlarına başvurdukları araştırılmalı; “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun mevcut olup olmadığı, özellikle hangi tarihten itibaren birlikte yaşadıkları toplanan tüm kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
    O hâlde, davacı vekili ve davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,
    dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 02.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi