Esas No: 2022/1964
Karar No: 2022/2895
Karar Tarihi: 02.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1964 Esas 2022/2895 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1964 E. , 2022/2895 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 22. İş Mahkemesi
Dava, Bağ-Kur sigortalılık tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili, müvekkilinin 21.12.1990- 30.06.1994 tarihleri arasında vergi, 15.11.1993- 03.11.2004 tarihleri arasında limited şirket ortaklığı sebebiyle vergi kaydının bulunduğunu, 18.09.1995 tarihinden itibaren ise halen bir başka limited şirket ortaklığının devam ettiğini, 04.10.2000 tarihli işe giriş bildirgesi bulunduğunu, vergi kayıtlı olduğu sürelerde re'sen Bağ-Kur tescili yapılması gerekirken kurum tarafından bu sürelerde Bağ-Kur sigortalısı kabul edilmediğini belirterek, davacının sigortalılık başlangıç tarihinin vergi kayıt başlangıç tarihi olan 21.12.1990 tarihinden itibaren tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır.
III-MAHKEME KARARI:
İlk derece mahkemesi tarafından; davanın kabulüne, davacının 21/12/1990 tarihli itibariyle zorunlu bağ-kur sigortalısı olarak bağkurlu olduğunun tespitine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“…davacı vekili tarafından talebin başlangıç tespiti değil,tüm sürenin tespitine ilişkin olarak açıklandığı, mahkemenin davacının 21.12.1990 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verdiği,vergi ve şirket ortaklığı kesintisiz 04.10.2000 tarihine kadar devam eden davacının bu tarihe kadar Bağ-kur sigortalısı olduğu anlaşılmakla…,” gerekçesiyle mahkeme hükmü yerinde görülerek istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, bir günlük bağ-kur sigortalılık tespiti yapılamayacağını, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, kurum aleyhine yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Sigortalılık başlangıç tarihi, talep eden açısından Kanun kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirecek biçimde ilk defa çalışmaya başladığı tarih olmakla birlikte, sigortalı açısından önemi "sigortalılık süresi" yönünden taşıdığı değerdir.
Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası bir (1) günlük çalışmanın tespiti niteliğinde olduğundan hizmet tespiti davasının bir türüdür. Bu dava türleri hizmet tespiti davaları gibi kamu düzenine ilişkindir.
01.03.1965 tarihinde yürürlüğe giren 17.07.1964 tarih ve 506 sayılı Kanun'unda uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi 108 inci maddede “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.
Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.” şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun'da uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi 38 inci maddede “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, mülga 2/6/1949 tarihli ve 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanununa, mülga 4/2/1957 tarihli ve 6900 sayılı Malûliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Hakkında Kanuna, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
Aylık bağlama işlemlerinde dikkate alınan sigortalılık süreleri, sigortalılığın başlangıç tarihi ile sigortalının aylık bağlanması için yazılı istekte bulunduğu, aylık bağlanması için istekte bulunmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasında geçen süredir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar bakımından sigortalılık süresi; sigortalılığın başlangıç tarihi ile 48 inci maddeye göre yetkili makamdan emekliye sevk onayının alınarak görevi ile ilişiğinin kesildiği ayın son günü arasında geçen süredir.
Vazife malûllüğü aylığı almakta iken, çalışmaya başlamaları nedeniyle haklarında uzun vadeli sigorta hükümleri uygulananlar için malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanmasında veya toptan ödeme yapılmasında esas alınacak sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazancın hesaplanmasında, vazife malûllüğü aylığı bağlandığı tarihten önceki süreler dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 108 inci maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 38 inci maddesi değerlendirildiğinde sigorta başlangıcının yaşlılık aylığından yararlanma şartları arasında olan “sigortalılık süresini” doğrudan etkilediği görülmektedir. Ne var ki 2/9/1971 tarihli 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigorta başlangıcının talep eden açısından hukuki sonucu olarak “sigortalılık süresini” belirlemesi yönünden etkisi bulunmamaktadır. Çünkü her iki kanun kapsamında da yaşlılık aylığına hak kazanmak için sigortalılık süresi değil primi ödenmiş günler asıldır.
Diğer taraftan, kanun yoluna taraflardan yalnız birinin başvurmuş olması halinde, başvurmayan taraf kararı zımni olarak kabul etmiş sayılmaktadır. Bu bakımdan kanun yoluna başvuran tarafın talebi dikkate alınarak ve onun talebi ile bağlantı olarak inceleme yapılması anlamına gelen aleyhe bozma yasağı ilkesinin de dikkate alınması gerekmektedir.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olayda dönüldüğünde, her ne kadar mahkemece, “davacının 21/12/1990 tarihli itibariyle zorunlu bağ-kur sigortalısı olarak bağkurlu olduğunun tespitine” şeklinde hüküm kurulmuş ve bu kararın sadece davalı vekili tarafından istinaf edilmesi sonucu, bölge adliye mahkemesince, mahkemenin kararı, davacının vergi ve şirket ortaklığı süreleri nazarında 04.10.2000 tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı olduğu gerekçesiyle istinaf isteminin reddine dair karar verilmiş ise de; sonuç olarak mahkeme hükmünün bir günlük tespit hükmü içermesi, ilgili hükmü davacı tarafın istinaf etmemesi ile temyiz edenin sıfatına göre, bir günlük tespit hükmü verilemeyeceğinin gözetilmesi gerekmektedir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.