8. Hukuk Dairesi 2021/16574 E. , 2021/11555 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sonucu, ... İli ... İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 368 ada 1 parsel sayılı 306.427,90 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu belirtilerek, orman vasfıyla Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı ..., tapu kaydına dayanarak, tapu kaydının iptali ile taşınmazın adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda, hak düşürücü süre içinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, anılan yasa maddesinde, ""Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz"" hükmüne yer verilmiş olup, buna göre, on yıllık hak düşürücü sürenin taşınmaz hakkında düzenlenen kadastro tutanağının kesinleştiği tarihte başlayacağı açıktır.
Somut olayda; dava, 03.05.2012 tarihinde açılmış olup, çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağında kesinleşme tarihinin 29.03.2002 olduğu belirtilmiş ise de, ancak bu tarihin hatalı olduğu, çünkü taşınmaz hakkında kadastro mahkemesinde kadastro tespitine itiraz davası açıldığı ve bu davanında 23.09.2003 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; Mahkemece, davanın on yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek, davanın esasına girilerek, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delilleri toplanıp birlikte değelendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.11.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.