22. Hukuk Dairesi 2012/16491 E. , 2013/5608 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, yıllık izin ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıya ait iş yerinde 18.08.2009-26.04.2010 tarihleri arasında çalıştığını, davalı işveren tarafından 2009 yılı Kasım ayından itibaren hak kazandığı aylık ücretlerinin ödenmediğini, ücretlerin talep etmesi üzerinde de, iş sözleşmesinin işverence haksız feshedildiğini, iş yerinde fazla çalışma yaptığını ve hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin devamsızlık haklı nedenine dayanılarak feshedildiğini, müvekkiline ait iş yerinde fazla çalışma yapılmadığını ve davacının hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırıldığını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu, fazla çalışma iddiasının tanık beyanları ile ispatladığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftada 6 gün 08.30-18.30 saatleri arasında ve günde 1 saat ara dinlenme çalışarak, haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilmiştir. Davacı tanıklarının anlatımından ise, iş yerinde haftada 5 gün çalışıldığı ve nadiren Cumartesi günleri mesai yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tanıklarının beyanı hatalı değerlendirilerek, davacının tüm çalışma süresi boyunca haftada 6 gün çalıştığı kabul edilerek hesaplama yapılması isabetsizdir. Mahkemece, tanıkların ayda kaç defa Cumartesi günü çalışıldığına ilişkin ayrıntılı beyanları tespit edilmeli ve bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.
Ayrıca davacı işçinin fazla çalışma süresi tanık beyanları doğrultusunda belirlenmiş olup, kabule göre de, bilirkişi tarafından hesaplanan fazla çalışma ücret alacağından hakkaniyet indirimi yapılmaması da hatalıdır.
2-Davacı, işveren tarafından ödenmeyen aylık ücret miktarının toplam 5.600.00 TL olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Dosya içerisine ibraz edilen belgelerin incelenmesinde, işveren tarafından ücret alacağının 5.080.00 TL sinin dava tarihi olan 20.05.2010 tarihinden önce ödendiği anlaşılmaktadır . Bu durumda dava açılmadan önce ödenen bu miktar yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, talebin konusuz kaldığı gerekçesi ile hükmü kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi ve anılan miktar üzerinden davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da hatalı olup, bu husus ayrı bir bozma sebebi olarak kabul edilmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 19.03.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.