Esas No: 2021/17434
Karar No: 2022/1274
Karar Tarihi: 16.03.2022
Danıştay 2. Daire 2021/17434 Esas 2022/1274 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 2. Daire Başkanlığı 2021/17434 E. , 2022/1274 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/17434
Karar No : 2022/1274
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU :... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen ... günlü, E:... , K:... sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğünde ... Daire Başkanı olarak görev yapmakta olan davacı, İZSU Genel Kurulunun ... günlü, ... sayılı kararı ve Yönetim Kurulunun ... günlü, ... sayılı kararıyla yeniden düzenlenen teşkilat yapısı uyarınca bu görevinin kaldırılarak Genel Müdürlük emrine 1. derece uzman kadrosuna atanmasına ilişkin işlemin iptali ile özlük haklarının 26/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, E:..., K:... sayılı kararıyla; görevde yükselme sınavına tabi olmayan yönetici kadrolarına atama konusunda idarenin geniş bir tercih ve takdir yetkisinin bulunduğu, idarenin bu yetkisini belirli bir kişi lehine kullanmaya yargı kararı ile zorlanamayacağı, önemli bir sorumluluk gerektiren üst düzey yönetici kadrolara atadığı kişileri, gelişen ve değişen kamu hizmeti anlayışı çervevesinde değiştirme konusunda da geniş bir takdir yetkisinin olduğunun kabulü gerektiği, dolayısıyla yönetici kadrolarına atanan kişiler yönünden, bulundukları statülerden doğan, tahakkuk etmiş, kendileri yönünden kesinleşmiş ve kişisel alacak niteliğine dönüşmüş haklardan yahut bu durumun devam edeceği yönündeki haklı beklentiden söz edilemeyeceği, davacıya ait hizmet cetvelinin incelenmesinden; davacının kamu görevine 1981 yılında ESHOT Genel Müdürlüğü Zat İşleri Müdürlüğünde memur olarak başladığı, burada veri kayıt operatörü olarak çalıştıktan sonra 1987 yılında İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü ... Daire Başkanlığında veri hazırlama ve kontrol işletmeni, bilgisayar işletmeni ve çözümleyici kadrolarında görev yaptığı, akabinde 09/02/2011 tarihinde ... Daire Başkanı olarak atandığı, bu görevini sürdürmekte iken davalı idarece yeniden yapılanmaya gidildiği, Bilgi İşlem Daire Başkanlığının kurumun altyapısını oluşturduğu, davacının görev yaptığı Daire Başkanlığının da görevlerinin teknik ve bilgisayar konusunda uzmanlık gerektirdiği, teknolojinin tüm imkanlarının kullanıldığı bu birimin daire başkanlığı görevini üstlenecek kişinin bu göreve uygun eğitim görmüş olması gerektiğinden bahisle eğitim durumunun değerlendirilmesi neticesinde, dava konusu işleme esas genel kurul kararıyla davacının genel müdürlük emrine 1. derece uzman kadrosuna atandığı, her ne kadar davacı tarafından görevinde başarısız veya verimsiz olduğuna yönelik bir belirlemenin olmadığı, hakkında herhangi bir cezai yaptırım bulunmadığı ileri sürülmekte ise de, davacının Daire Başkanlığı görevine atanırken de herhangi bir ölçme değerlendirme kriterine tabi tutulmadığı gibi Devlet memurlarının görev yapacakları kadroların belirlenmesi konusunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu, bu yetkinin kamu yararı ve hizmet gerekleri ile sınırlı olacak şekilde kullanılması sonucunda bir memurun görev yaptığı kadrosunun değiştirilerek bir başka görev yerine veya görev unvanına atanabilmesi için memurun mutlaka önceki görevinde hatalı bir davranış sergilemesinin zorunlu olmadığı, idarenin kamu hizmetinin gerekleri kapsamındaki çeşitli nedenlerle naklen atama işlemi tesis edebileceği hususları göz önünde bulundurulduğunda; davacının yürüttüğü daire başkanlığı görevinden alınmasının da takdir yetkisi kapsamında bulunduğu, yasalarla kendisine verilen görevleri rasyonel, etkin, süratli ve verimli bir biçimde yürütme ve bu amaçla gereken önlemleri almakla yükümlü olan idarenin, buna yönelik yeniden yapılanma sürecinde olduğu, bu bağlamda personelini bulunduğu kadro derecesine eşdeğer bir kadroya hizmet gereği atama hususunda takdir yetkisi çerçevesinde davacının kazanılmış hak aylık derecesine uygun olarak 1. derece uzman kadrosuna atandığı ve bu atamanın kamu yararı ve hizmetin gereklerine aykırı olarak gerçekleştirildiği yolunda somut bilgi ve belgenin de dosyaya sunulamadığı; bu durumda, davacının yürüttüğü Daire Başkanlığı kadrosunun, görevde yükselme, sınav, mülakat gibi seçici nitelikte belirli kriterler aranmadan atama yapılabilecek bir kadro olduğu hususları dikkate alındığında, idarenin bu tip kadrolara yapacağı atamalarda kullanacağı takdir yetkisinin diğer kadrolara yapılacak atamalara göre daha geniş değerlendirilmesi gerekeceğinin kabulü gerektiği, memurların kazanılmış hak aylık derecelerindeki kadrolarda çalışması asıl olup davacının kazanılmış hak aylığı ile Genel Müdürlük emrine 1. derece uzman kadrosuna atamasının yapıldığı görüldüğünden, yeniden yapılanan davalı idarenin takdir yetkisi çerçevesinde davacının kazanılmış hak aylık derecesine uygun derecedeki kadroya atamasında hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı; öte yandan, dava konusu işlemin hukuka aykırı olmadığı kanaatine varılmış olması nedeniyle, davacının yoksun kaldığını iddia ettiği parasal haklarının yasal faizi ile birlikte iadesine yönelik talebinin de reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti :... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin temyize konu kararıyla; istinaf başvurusuna konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; 1987 yılında davalı idarede veri kayıt operatörü olarak çalışmaya başladığı, sırasıyla veri hazırlama ve kontrol işletmeni, bilgisayar işletmeni, çözümleyici görevlerini ifa ettiği, 2011 yılında atandığı bilgi işlem daire başkanlığı görevini de layığıyla yürüttüğü, memuriyet hayatı boyunca herhangi bir soruşturma geçirmediği, maaşında ciddi düşüş olduğu, pasif bir kadroya atandığı, birikimi ve deneyimi dikkate alındığında kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı hareket edildiğinin açık olduğu, herhangi bir somut neden gösterilmeden salt takdir yetkisi kullanılarak işlem yapıldığı ileri sürülmektedir
KARŞI TARAFIN CEVABI : Davalı idare tarafından; 6360 sayılı Kanun'la büyükşehir belediyelerinin yetki alanları genişletildiğinden sorumluluk alanlarına daha iyi hizmet götürebilmek amacıyla yeniden yapılanmaya gidildiği, bu kapsamda sadece davacının değil bir çok personelin görev yerinin değiştirildiği, ... Daire Başkanlığının kurumun altyapısını oluşturması nedeniyle bu göreve atanacak kişinin bu göreve uygun eğitim görmüş olmasının gerektiği, davacının muhasebe mezunu, yerine atanan kişinin ise bilgisayar mühendisliği bölümü mezunu olduğu, davacının 21/01/2021 tarihi itibarıyla emekli olduğu, 657 sayılı Kanun'un 76. maddesi uyarınca hak kaybının bulunmadığı ileri sürülerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Bölge İdare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 76. maddesinin 1. fıkrasında; "Kurumlar görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68. maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler." hükmüne yer verilmiştir.
2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Teşkilat ve personel" başlıklı 12. maddesinin 2. fıkrasında; "Daire başkanları Teftiş ve Kontrol Kurulu Başkanı ve 1 inci Hukuk Müşaviri Genel Müdürün teklifi, yönetim kurulunun kararı ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanının onayı ile, müdürler, teknik elemanlar, avukatlar, müfettişler, daire başkan yardımcıları ve doktorlar Genel Müdürün teklifi üzerine Yönetim Kurulu kararı ile, İSKİ'nin diğer personeli Genel Müdür tarafından atanır." hükmü düzenlenmiş; anılan Kanun'un Ek 5. maddesinde de, bu Kanun hükümlerinin diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen hükümler ile memurların atanmaları konusunda idareye tanınan takdir yetkisinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmayıp, kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olduğu ve bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu İdare Hukukunun bilinen ilkelerindendir.
Buna karşılık, sözü edilen takdir yetkisinin, ancak kamu yararı ve hizmet gerekleri göz ardı edilerek kullanıldığının kanıtlanması ya da idari yargı merciince saptanması halinde, sözü edilen bu durumun dava konusu idari işlemin neden ve amaç yönlerinden hukuka aykırılığı nedeniyle iptalini gerektireceği hususunun yerleşmiş yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunduğunu da vurgulamak gerekir.
Uyuşmazlık konusu olayda; dava dosyasına sunulan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, idarenin mevzuat uyarınca sahip olduğu takdir yetkisinin kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırı kullanıldığına dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, dava konusu işlemin, davacının geçmiş hizmetleri ve görevin niteliği göz önünde bulundurularak, hizmetin daha etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla kamu yararı ile hizmet gereklerine uygun olarak tesis edildiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesine dayanılarak hüküm kurulması gerekirken, Mahkeme kararında; bu gerekçenin yanı sıra, "daire başkanlığı kadrosunun da üst düzey kadro olduğunun kabulüyle, bu kadrolara ilişkin olarak davalı idarenin atama ve görevden alma konusunda takdir yetkisinin daha geniş olduğu..." değerlendirmesine yer verilmiş olmasında hukuki isabet bulunmamakta ise de; davanın reddi yolunda verilen kararda yer verilen diğer gerekçenin hukuka uygun bulunması karşısında, bu husus, temyize konu İdari Dava Dairesi kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVACININ TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen ... günlü, E:..., K:... sayılı kararın yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'un 7035 sayılı Kanun ile değişik 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.