15. Hukuk Dairesi 2014/5914 E. , 2015/1915 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili ile davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan hukuki ilişki çerçevesinde bakiye iş, sözleşme dışı ilave işler, nakde çevrilen teminat mektubu ve hakedişten yapılan ceza kesintisi bedelleri ile haksız fesih nedeniyle kâr kaybı alacağının tahsili istemlerine ilişkin olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan araştırma ve inceleme neticesinde davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davacı yüklenici asıl ile davalı iş sahibi idare vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında akdedilmiş bulunan 26.06.2007 tarihli sözleşme, davalı iş sahibi idarece süresi içerisinde işin teslim edilmediği gerekçesiyle 27.12.2007 tarihinde feshedilmiştir. Bu fesih işlemi, sebep gösterilmiş olması nedeniyle, uyuşmazlık tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 369. maddesi kapsamında bir fesih olmadığından, kâr kaybının aynı Kanun"un 356. maddesi yollamasıyla 325. maddesinde gösterilen "Kesinti Yöntemi" esas alınarak hesaplanması gerekir. Dairemizden verilen, 28.12.2011 tarih, 2010/4407 Esas ve 2011/8062 Karar sayılı bozma ilâmında da bu hususa açıkça yer verilmiştir.
Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih nedeniyle yapamadığı sözleşme konusu işlerden ötürü mahrum kaldığı kâr şu şekilde belirlenmelidir: Öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedeli (eser bitmiş, borcun ifası tamamlanmış olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imâlat nedeniyle elde edilen bedel farkı) tespit edilmeli, akabinde, bu bedelden yüklenicinin işi tamamlamaması nedeniyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş bulup çalışmışsa ya da başka bir iş bulmaktan kaçınmışsa kazanabileceği miktar belirlenip, bu bedelin ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkarılması gerekir. Bu şekilde tespit edilen bedel, yüklenicinin kâr kaybını oluşturmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında kâr kaybının hesaplanması şekli bu kurala uygun değildir.
Diğer taraftan, karar ve ilam harcı nedeniyle davacı tarafından peşin olarak yatırılan bedelin davanın kabul edilen kısmı nedeniyle hesaplanan harca mahsup edilerek, mahsuptan arda kalanının davalıdan alınıp davacıya verilmesi gerekirken, davanın kabul ve ret oranına göre oranlama yapılarak, yargılama giderlerine katılmak suretiyle belirlenen bedelin davacıya ödenmesine karar verilmesi de kabul şekli bakımından doğru değildir.
Mahkemece yapılacak iş, davacı asılın temyiz dilekçesinde bahsettiği ibranamenin dosyaya kazandırılması suretiyle, bu belgenin incelenmesi, hukuki sonuçlarının değerlendirilmesi, bilirkişilerden yeniden ek rapor alınarak yukarıda izah edilen doğrultuda kâr kaybı hesabının yapılması, karar ve ilam harcına yönelik bozma da dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesinden ibarettir.
Açıklanan kurallara uygun düşmeyen hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.