Esas No: 2018/93
Karar No: 2022/1037
Karar Tarihi: 16.03.2022
Danıştay 7. Daire 2018/93 Esas 2022/1037 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2018/93 E. , 2022/1037 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/93
Karar No : 2022/1037
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Genel Müdürlüğü
… Sandığı(…)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına, 2008 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi tekniği raporu ve takdir komisyonu kararı uyarınca, ilgili takvim yılında üyelerine kredi vererek faiz geliri elde ettiğinden bahisle 2008 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için re'sen salınan vergi ziyaı cezalı banka ve sigorta muameleleri vergilerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden; davacı sandığın üyelerine verdiği kredilerden faiz geliri elde ettiği ve bu faaliyetten dolayı banker sayılarak banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulması gerektiği görüşünden hareketle dava konusu cezalı tarhiyatların yapıldığının anlaşıldığı; 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'nun 90. maddesine istinaden, bünyesinde risk bulunan güvenlik hizmetini yürüten emniyet mensuplarının sosyal güvencelerine katkıda bulunacak yardım ve hizmetleri yürütmek amacıyla tüzel kişiliği haiz bir sosyal güvenlik kurumu olarak kurulan; kuruluşu, gelirleri ve faaliyetleri Bakanlar Kurulunca çıkarılan tüzük ve yine Emniyet Genel Müdürünün onayı ile yürürlüğe giren yönetmeliklerle düzenlenen davacı sandığın kuruluş ve faaliyet amacının üyelerin ihtiyaçlarını karşılamak olduğu, ihtilafın dayanağı faizin de sandık kaynaklarının devamlılığının sağlanması amacıyla alındığı nazara alındığında, söz konusu faizin ikrazatçılıktan elde edilen faiz geliri olarak değerlendirilmesinin ve faaliyetin kâr amacıyla yapıldığının kabul edilemeyeceği, bu durumda, davacının banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi sayılması suretiyle yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı sandığın üyelerine kredi vererek faiz geliri elde ettiği, elde edilen faiz gelirinin 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin 2. fıkrası uyarınca banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi bulunduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı adına, 2008 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen vergi tekniği raporu ve takdir komisyonu kararı uyarınca, ilgili takvim yılında üyelerine kredi vererek faiz geliri elde ettiğinden bahisle 2008 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için re'sen salınan vergi ziyaı cezalı banka ve sigorta muameleleri vergilerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 138. maddesinde, vergi incelemesinin, neticesi alınmamış hesap dönemi de dahil olmak üzere, tarh zamanaşımı süresi sonuna kadar her zaman yapılabileceği kurala bağlanmış olup; 113. maddesinde, süresinin geçmesi nedeniyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanan zamanaşımının, mükellefin bu hususta müracaatı olup olmadığına bakılmaksızın hüküm ifade edeceği; 114. maddesinde, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı, matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulmasının zamanaşımını durduracağı, Anayasa Mahkemesinin 15/10/2009 tarih ve E:2006/124, K:2009/146 sayılı iptal kararı üzerine 6009 sayılı Kanun'la, düzenlenen 114. maddenin 2. fıkrası uyarınca da işlemeyen sürenin her hal ve takdirde bir yıldan fazla olamayacağı düzenlenmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında sözü edilen düzenlemenin, vergilemede; "belirlilik", "yasallık", "öngörülebilirlik", "keyfiliğe izin verilmemesi" ve "hukuk devleti" ilkelerine aykırı düştüğü; takdir komisyonuna başvuru yolunun, sırf zamanaşımını durdurmak amacıyla keyfi olarak kullanılmasının güvence sağlamayacağı ve vergi yükünü artırarak haksız sonuçlar doğmasına neden olabileceği hususuna vurgu yapılmıştır.
213 sayılı Kanun'un 20. maddesinde verginin tarhı, vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve oranlar üzerinden hesaplanarak miktarının belirlenmesi olarak tanımlanmış, 25 ilâ 39. maddelerinde tarh yöntemlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Bu yöntemlerden birisi olan "re'sen tarh" usulünü düzenleyen 30. maddede, 21/01/1983 tarih ve 2791 sayılı Kanun değişikliğinden önce re'sen takdir yetkisi sadece takdir komisyonlarına ait bulunduğundan, vergi incelemesi sırasında re'sen takdiri gerektiren bir durumun tespiti halinde gerekli takdir işlemi takdir komisyonu tarafından yapılmakta iken, 2791 sayılı Kanun değişikliğiyle re'sen vergi tarhının tanımı yeniden yapılarak, vergi inceleme elemanlarına da re'sen takdir yetkisi tanınmıştır. Yukarıda yer verilen 114. madde uyarınca takdir komisyonuna başvurma yetkisi ise sadece vergi dairesine aittir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Re'sen takdir yetkisi bulunan inceleme elemanı tarafından vergi incelemesi yürütülen bir mükellefin; zamanaşımını durdurmak amacıyla, gerçek bir re'sen takdir nedeni saptanmaksızın, şeklen, takdire sevk sebeplerinden biri dayanak gösterilerek matrah takdiri için takdir komisyonuna sevk edilmesi, bu süre zarfında vergi inceleme raporu ve/veya vergi tekniği raporu düzenlenmesi; takdir komisyonunun haiz olduğu yetki uyarınca, inceleme elemanından bağımsız yürütmesi gereken inceleme ve araştırmalar sonucu elde edeceği verileri değerlendirmek yerine, sözü edilen raporlarda belirtilen miktarın aynısını matrah olarak takdir etmesi, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun zamanaşımı ile incelemeye ilişkin düzenlemelerinin öngörülen amacına aykırı düştüğü gibi takdir komisyonuna başvuru yolunun zamanaşımı hükmünü aşmak amacıyla bir yöntem olarak kullanılması, Anayasa Mahkemesi kararında da işaret edildiği üzere ''yasallık'' ve ''hukuki güvenlik'' ilkeleriyle de bağdaşmamaktadır.
Olayda, 2008 vergilendirme dönemi matrahının tespiti için zamanaşımının dolmasına çok kısa süre kala 22/11/2013 tarihinde takdir komisyonuna sevk edilen davacı adına, takdir komisyonunun 18/11/2014 tarihli kararları uyarınca tarhiyat yapılmıştır. Matrah takdiri amacı dışında, zamanaşımını durdurma saikiyle takdir komisyonuna başvurulduğundan, ortada bir takdir komisyonu kararının bulunması, tarhiyatın, söz konusu rapora göre yapıldığı gerçeğini değiştirmemektedir.
Bu durumda, 2008 vergilendirme dönemi için vergi müfettişince düzenlenen 25/08/2014 tarihli vergi tekniği raporuna istinaden vergi ve ceza ihbarnamelerinin beş yıllık zamanaşımı süresi geçirildikten sonra 05/12/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olması nedeniyle, davacı adına yapılan cezalı tarhiyatların iptali yolundaki temyize konu kararda sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,
2.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliği ve bir örneğinin de Bölge İdare Mahkemesine gönderilmesini teminen dosyanın ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 16/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
Temyiz başvurusu; davacı adına takdir komisyonu kararına istinaden, 2008 yılının Ocak ilâ Aralık dönemleri için re'sen salınan vergi ziyaı cezalı banka ve sigorta muameleleri vergisinin iptali istemiyle açılan davada verilen cezalı tarhiyatların iptaline ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun reddi yolunda verilen kararın bozulması istemine ilişkindir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 114. maddesinin 2. fıkrasında; "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması, zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkûr komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz." hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davaya konu vergi ve cezaların tarh zamanaşımı süresi dolmadan 22/11/2013 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 18/11/2014 tarihli takdir komisyonu kararı ile matrah takdir edildiği, söz konusu kararın ve tarhiyata ilişkin ihbarnamelerin 05/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında, söz konusu vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığından söz edilemeyeceğinden, temyiz isteminin esasının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği oyu ile, Dairemiz kararına katılmıyoruz.