Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1763
Karar No: 2020/1610
Karar Tarihi: 25.02.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/1763 Esas 2020/1610 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/1763 E.  ,  2020/1610 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Dava, 15.11.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirden oluşan kurum zararının rücuen tahsili istemine ilişkindir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili, iş göremezlik ve kusur oranlarını kabul etmediklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir
    III- MAHKEME KARARI:
    A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; davanın kabulü ile, 44.881,15 TL ilk peşin sermaye değerli kurum alacağının onay tarihi olan 26.10.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
    B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar karar verilmiştir.
    TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davalı şirket vekili, kazanın meydana gelmesinde asıl kusurlunun sigortalı olduğunu ve maluliyet oranının fahiş olduğunu belirterek, kararı temyiz etmiştir.
    IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı şirket vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- 5510 sayılı Yasanın 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 21. maddesi 1. fıkrası ile “iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Anılan madde hükmü, sigortalıya ya da ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerin işverenden rücuen tahsili koşullarını düzenlemiş olup; işverenin sorumluluğu için, zarara uğrayanın sigortalı olması, zararı meydana getiren olayın iş kazası veya meslek hastalığı niteliğinde bulunması, zararın meydana gelmesinde işverenin kastının veya sigortalının sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketinin ve bu hareket ile meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Buradan, işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücûan sorumlu olduğu sonucu çıkarılmaktadır.
    Buna göre; işverenin/üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir.
    Bu kapsamda; 6331 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılan ancak zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77’nci maddesi uyarınca, işverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler.
    İnceleme konusu davada; 15.11.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirin rücuen tahsilinin talep edildiği, dosyada alınan bila tarihli heyet bilirkişi kusur raporunda; davalı işverenin % 70, sigortalının % 30 oranında kusurlu bulunduğu, mahkemece kusur raporu esas alınarak davanın kabulü yönünde hüküm kurulduğu, anlaşılmaktadır.
    Somut olayın, gıda ve tarım işi yapılan işyerinde tarım işçisi olarak çalışan sigortalının saat 15.30-16.00 sıralarında fosseptik çukurunu temizleme işini yaparken meydana geldiği, sigortalı ... ile işçi ...’in birlikte çalıştıkları,...’in fosseptik makinesini çalıştırdığı, sigortalının araç tankının sağ ve solunda bulunan vanaları açıp kapatarak makineyi devreye almak istediği, bunun için iki vananın ortasında bulunan şaftın zaman zaman üstünden uzanarak basma ve hemen çalışma tarafında bulunan çekme vanasını açmak istediği, bu sırada aniden şaftın sigortalının elbisesinden yakaladığı, sigortalının şafta sarıldığı, işçi...’in şaftın dönüşünü traktörden durdurarak, sigortalıyı kurtardığı anlaşılmaktadır.
    Mahkemece dosyadaki bila tarihli ikinci bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, tespit edilen kusur oranlarının kazanın oluşuna uygun olmadığı, kusur tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı, yine dosyada mevcut 26.04.2012 havale tarihli keşif sonucu düzenlenen sigortalının kusur oranının % 40 olarak tespit edildiği bilirkişi raporu ile hükme esas alınan rapor arasındaki çelişkilerin de giderilmediği anlaşılmaktadır. İşverenin, üçüncü kişilerin ve sigortalının iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespitinde iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin bu şekilde belirlenmesi gerekir.
    Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular ile iş kazasının oluş şekli, daha önce de aynı işi yaparken sigortalının çalışma arkadaşı... tarafından uyarıldığı da dikkate alınarak ve ceza soruşturma raporu da celp edilmek suretiyle olayın gerçekleştiği iş kolunda iş güvenliği bakımından uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden ihlal edilen mevzuat hükümlerini, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçları irdeleyen, bu bağlamda işverenin ve sigortalının kusur aidiyet ve oranlarını gerekçeleriyle belirleyen, denetime elverişli kusur raporu alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir
    O halde, davalı şirket vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi"ne gönderilmesine, 25.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi