11. Hukuk Dairesi 2016/7089 E. , 2018/1278 K.
"İçtihat Metni"...
Taraflar arasında görülen davada .... 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 08/03/2016 tarih ve 2011/243-2016/138 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin 19/07/1999 tarihinde acentalık sözleşmesi ile hayat, sağlık ve ferdi kaza sigortası branşlarında davalı şirketin acentesi olarak faaliyete başladığını, 19/06/2007 tarihinde sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğini, fesih tarihinden sonra da devam eden poliçelerin dönüşüm komisyonlarından kaynaklı alacaklarının ödenmediğini ve zarara uğradığını ileri sürerek müvekkili şirket tarafından yapılan poliçelerin fesih tarihinden sonrasına denk gelen dönemlere ilişkin dönüşüm komisyon (prim) alacakları yönünden 3.000,00 TL, 5684 Sigortacılık Kanununun 23. maddesinin 15-16. fıkrası uyarınca kaynaklanan alacak haklarına istinaden 3.000,00 TL tazminat, teminat mektubunun haksız ve dayanıksız bir şekilde davalı şirket tarafından nakde çevrilerek irat kaydedilmesinden kaynaklanan zarar bakımından 3.000,00 TL olmak üzere toplamda şimdilik 9.000,00 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, halen davacı acente tarafından ödenmeyen borçların olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 19/07/1999 tarihli acentelik sözleşmesi bulunduğu ve davacının bu kapsamda Hayat, Sağlık ve Ferdi Kaza Sigorta branşlarında aracılık yapmaya, sigorta tekliflerine, bilgi formlarını şirkete göndermeye, Sağlık ve Ferdi Kaza branşlarında şirket adına prim tahsil etmeye, şirket alındı belgesi ve makbuz vermeye ve imzalamaya yetkili kılındığı, davalı yanın sözleşmenin 24. maddesinden kaynaklanan gerekçelerle tek taraflı olarak sözleşmeyi fesih yetkisine sahip olduğu 25. maddesinde sözleşmenin feshi halinde acentenin sigorta şirketinden herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyeceğinin kararlaştırıldığı, 27. maddesinde ise davalının defter ve kayıtlarının delil olacağının belirlendiği, davalı yanın usulüne uygun tutulmuş ve lehine delil teşkil eden ticari defter ve dayanak kayıtlarının incelenmesi neticesi düzenlenen raporlarda davacı acentenin davalıdan alacağının bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, acentelik sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece acentelik sözleşmesinin 24. 25. ve 27. maddeleri gereğince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde, davalı tarafça acentelik sözleşmesinin hiçbir gerekçe gösterilmeden ve uyarı ve ihtar gönderilmeden haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, sözleşmenin feshinden sonraki dönemde devam eden poliçelerin dönüşüm komisyon bedellerinin, 5684 sayılı Kanunun 23. maddesinin 15.-16. fıkraları uyarınca tazminatın ve teminat mektubunun haksız yere nakde çevrilerek irat kaydedilmesi nedeniyle uğradığı zararın ödenmesi yönünde 3 ayrı talepte bulunmuştur.
Mahkemece, her nekadar taraflar arasındaki sözleşmenin 24. maddesi uyarınca davalı yanın sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme yetkisi bulunduğuna ve 25. maddesi uyarınca sözleşmenin feshi halinde acentenin sigorta şirketinden herhangi bir hak ve tazminat talep edemeyeceğine kanaat getirilmiş ise de; 6102 sayılı TTK 121. maddesinin 1. fıkra hükmüne göre, belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir. Yine aynı Yasa maddesinin 4. fıkra hükmüne göre de, haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır. 6102 sayılı TTK denkleştirme istemi başlıklı 122. maddesine göre de, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra; müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
O halde, mahkemece, taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin süresi, koşulları ve içeriği değerlendirilerek sözleşmenin davalı tarafça haklı sebeplerle feshedilip edilmediğinin tespiti ile sonrasında davacının dava dilekçesinde yer alan taleplerinin ayrı ayrı inceleme konusu yapılarak, 5684 sayılı Kanunun 23. maddesinin 15.-16. fıkraları ve TTK 122/a. bendi kapsamındaki tazminat taleplerinin değerlendirilmesi gerektiği gibi teminat mektubunun da hangi gerekçeyle nakde çevrildiği ve davacının bu durumda ne gibi bir zararının doğduğu hususunun da davacı taraf yetkilisine isticvap suretiyle açıklattırılması gerekir. Ayrıca, davacının aracılık ettiği poliçelerle ilgili prim tahsilat yetkisi bulunup bulunmadığı, hangi şartlarda komisyon alacağına hak kazanağı ve komisyon alacağını nasıl tahsil ettiği hususunun da acentelik sözleşmesi hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir. Bununla birlikte, davacı ile davadışı ..... arasında da başka bir acentelik sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmenin de feshedilmiş olduğu davalı tarafça ifade edilmiş ve bilirkişi raporlarında da davalı tarafla birlikte davadışı ..in de alacaklarına ilişkin inceleme ve değerlendirme yapılmış ise de, ..e davalı ... Sigortası A.Ş"nin ayrı tüzel kişiliklere sahip olup hak ve borçlarının ayrı olduğu, işbu davada yalnızca davacı ile davalı ... Sigortası A.Ş. arasındaki acentelik sözleşmesinin içeriği, feshi ve tarafların hak ve alacaklarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucunda davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 21/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....