9. Ceza Dairesi 2013/9893 E. , 2014/1123 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, 2911 sayılı Kanuna muhalefet, mala zarar verme
Hüküm : 1- Sanıklar hakkında: TCK"nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollaması ile 314/2, 220/6-son, 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 63, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet 2- Sanıklar ... ve ... hakkında: TCK"nın 151/1, 62/1, 53/1-2-3, 58/9, 3713 sayılı Kanunun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyet 3- Sanık ... hakkında: 2911 sayılı Kanunun 33/1, TCK"nın 62/1, 53/1-2-3, 58/9. maddeleri uyarınca mahkumiyet (12.03.2010 tarihli eylemi nedeniyle)
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hükmedilen cezaların süresine göre koşulları bulunmadığından sanıklar ... ve ... müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMUK"nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE,
1- Sanıklar ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme, sanıklar ... ve ... hakkında mala zarar verme suçlarından kurulan hükümlere ilişkin incelemede;
Başka dosya sanıkları ..., ..., ...,..."ın müdafii huzurunda alınan kolluk ifadeleri, iletişim tespit tutanakları ve tüm dosya kapsamına göre; sanık ..."ın silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil üyesi olduğunun anlaşıldığı ve TCK"nın 314/2. maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması, TCK"nın 314/3. ve 220/6. maddelerindeki atfın niteliği ve aleyhe temyizin bulunmadığı gözetilerek bozma nedeni yapılmamıştır.
Sanık ..."in örgüt adına işlediği 2911 sayılı Kanunun 33/1. maddesine muhalefet suçlarının hükümden sonra yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 8. maddesi ile 3713 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkra kapsamında sayılan suçlardan olmadığı kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık ... hakkında öncelikle temel ceza tayin edilip sonrasında TCK"nın 220/6. maddesinin 2. cümlesi uyarınca gerekli indirim uygulandıktan sonra devamında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesi gereğince arttırım yapılması gerekirken, yazılı şekilde uygulama yapılması sonuç ceza değişmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçlarının sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasıfları tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2- Sanık ... hakkında 2911 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Kanun koyucunun “sair düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ifadesiyle, 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin uygulanma kapsamı bakımından; düşünce ve kanaatın içeriğinden çok açıklama yöntemini dikkate aldığı, cezanın tür ve miktarı itibariyle bir sınırlama yanında suçların tek tek sayılması yerine, düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri bağlamında işlenebilecek suçların işlenme biçimleri itibariyle bir düzenleme yapmayı amaçladığı anlaşılmaktadır.
Kanun koyucunun yukarıdaki amacı gerçekleştirmeye çalışırken daha genel ve imkanlara işaret eden ifade biçimleri yerine “yöntem” ifadesini tercih etmesi üzerinde durulmalıdır.
Bir amaca ulaşmak için izlenen yol, usul ve metot gibi anlamlara gelen “yöntem” ifadesi, Kanunun geçici 1. maddesi çerçevesinde ele alındığında, korunmak istenenin; her türlü düşünce ve kanaat açıklama biçimi olmadığı, aksine; bir eylemin bu kapsamda kalabilmesi için meşru olan ve düşünce ve kanaat açıklaması bağlamında mutad olan bir yöntemle işlenmiş olması gerektiği sonucuna
varılmaktadır. Buradan hareketle, eylemin işleniş yönteminin bizzat ayrı bir suç oluşturduğu veya düşünce ve kanaati açıklamak bakımından mutad kabul edilemeyecek olması halinde geçici 1. madde hükmü uygulanamayacaktır.
6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinde ifadesini bulan ve başkaca yazım biçimleri arasından tercih edilen “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleri” ibaresi bu ilkeler ve Kanunun genel gerekçesi çerçevesinde değerlendirilmiş, örgütlenme özgürlüğü bağlamında ele alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlüğünün kollektif niteliği, ifade özgürlüğü ile yakın ilişkisi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince değerlendiriliş biçimi (29.06.2006 tarihli Öllinger-Avusturya, 26.07.2007 tarihli Barankevich-Rusya kararları gibi) nazara alınmıştır. Buna göre, sanığın 2911 sayılı Kanunun 33/1. maddesine uygun olduğu kabul edilen eyleminin mutad ve meşru bir “düşünce ve kanaat açıklama yöntemi” olduğu kabul edildiğinden, sanığa yüklenen suçun tarihi ve işlenme yöntemi ile temel şekli itibariyle gerektirdiği cezanın süresine göre, hüküm tarihinde yürürlükte olan 6352 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklama yöntemiyle işlendiği ve bu nedenle sanık hakkında açılan davaya ilişkin olarak kovuşturmanın ertelenmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemeden kurulan hükme yönelik temyize gelince;
Dosya içeriğine göre, sanık ... hakkında 07.02.2012 tarihli iddianame ile açılmış ve İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/36 esasında görülmekte olan silahlı terör örgütüne üye olma suçundan bir davanın daha bulunduğu, silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olduğu, bu iddianamenin kapsamı ve suç tarihi de dikkate alınıp hukuki kesintinin iddianame ile gerçekleşeceği de gözetilerek, mükerrer davanın önlenmesi ve delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesinin sağlanması bakımından anılan dosyanın akıbetinin araştırılması ve sonucuna göre; davanın halen derdest olması halinde dosyaların birleştirilmesi sonuçlandırılmış olması halinde asıl ya da onaylı örneğinin dosya içerisine konulup sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanıklar ... ve ... müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, 03.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.