Esas No: 2021/12357
Karar No: 2022/3075
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12357 Esas 2022/3075 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12357 E. , 2022/3075 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2021/2167-2021/2457
İlk Derece
Mahkemesi : Serik 1. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacılar vekili, davacıların miras bırakanı ...’ın 01/03/2004 tarihinden 10/05/2016 tarihine kadar davalı işveren yanında çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacıların miras bırakanı ...’in davalı yanında sözleşme imzalayarak 01/10/1997 tarihinde çırak olarak eğitime başladığını 16/09/2005 tarihinde ustalık belgesi aldığını, ustalık belgesi alması sonrasında davalı ile arasında adi ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, gelir-gider ortaklığı şeklinde çalışmanın 12/04/2011 tarihine kadar devam ettiğini, bu tarihte ortaklık ilişkisinin sonlandırıldığını, davacıların miras bırakanının 2016 yılı Mayıs ayında davalıya ait işyerini demirbaşları ile birlikte devir aldığını ve 10/05/2016 tarihinde kendi adına vergi kaydı açtığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davacıların murisi ...'ın davalı yanında hizmet akdine tabi bir şekilde çalışmadığı, her ikisinin berber dükkanını kendi adlarına ortak işlettikleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, hizmet ilişkisinin asli unsurları yönünden iş ve ücrete ilişkin tanıklar ... ve ...'un başka şehirde yaşadıkları baba/oğul oldukları bu sebeple müteveffanın çalışma koşullarını tam olarak bilemeyecekleri, tanık ...'ın beyanda bulunduğu döneme ilişkin beyanını destekler çalışma kaydının bulunmadığından müteveffanın hizmet ilişkisine dayanan çalışma iddiasını ispatlayamadığı gerekçelerine dayanarak davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, tanık beyanlarına rağmen eksik inceleme ile hizmet akdi ile çalışmadığı yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu,davalıya ait işyerinde kesintisiz olarak fiilen çalıştığı sabit olduğundan hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Hizmet tespitine ilişkin talebin yasal dayanağı 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesi gereğince 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Mülga 506 sayılı Kanunun 4. maddesinde “sigortalıları çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler” işveren olarak tanımlanmıştır. “Çalıştıran” olgusu, hizmet akdinin tarafı konumunda olan ve hizmet akdini düzenleyen “işvereni” ifade etmektedir. Mülga 506 sayılı Kanunun 2. maddesinde, bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların sigortalı sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılmanın koşulları; hizmet akdine göre çalışma, sözleşmede öngörülen edimin (hizmetin) işverene ait iş yerinde veya iş yerinden sayılan yerlerde görülmesi, kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmamasıdır. 4857 sayılı İş Kanununun 8. maddesinde, “iş sözleşmesi” tanımına yer verilmiş ise de, her iki kanunun amacı, ortaya koyduğu ilkeler ve dayandığı hukuksal normlar farklılık gösterdiğinden, bu tanımın 506 sayılı Kanun yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Pozitif hukukumuzda hizmet akdi Borçlar Kanununun 313. maddesinde tanımlanmış olup, her ne kadar tanımda, “ücret” unsuruna yer verilmiş ise de, 506 sayılı Kanunun sistematiği ve takip eden diğer maddelerin düzenleniş şekli, anılan unsurun sigortalı niteliğini kazanabilmek için zorunlu olmadığını ortaya koymaktadır. Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırıcı ve belirleyici özelliği, “zaman” ve “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Davacılar murisinin 03/06/2018 tarihinde vefat ettiği, hizmet cetvelinde, davalı işyerinden bildirilen hizmetinin bulunmadığı, 12/04/2011-25/09/2011 tarihleri arasında 1192978 sicil numarası ile tescilli ... unvanlı dava dışı inşaat işyerinden hizmetinin bildirildiği, 10/05/2016-31/07/2016 ve 01/06/2018-03/06/2018 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında hizmetinin bildirildiği, davacı vekili tarafından dava dışı inşaat işyerinden davacılar murisi adına bildirilen çalışmaların fiili çalışmaya dayanmadığının iddia edildiği, ancak iptalinin talep edildiğine dair bilgi bulunmadığı, işyeri tescili bulunmadığından dönem bordrolarının olmadığı, davacıların murisi ... adına 10/05/2016 ile 03/06/2018 arası berberlik faaliyetinden vergi kaydı bulunduğu, yine vergi dairesi kayıtlarına göre davalı ...’un 06/05/2016; davacılar murisi ...’ın ise 10/05/2016 tarihinden itibaren aynı dükkanda ama kendi adlarına vergi kaydı ile berber olarak çalıştıklarının bildirildiği,Mesleki Eğitim Merkezi Müdürlüğü kayıtlarından ...’ın 01/10/1997 tarihinde erkek berberliği meslek dalında işyeri sahibi ...’la sözleşme imzalayıp çırak olarak kaydolduğu, 30/06/2003 tarihinde belgesini alarak çıraklık eğitimini tamamladığı, 18/07/2003 tarihinde aynı işyeri ile sözleşme imzalayarak ustalık eğitimi için kaydolduğu ve 16/09/2005 tarihinde ustalık belgesini alarak mezun olduğu anlaşılmıştır.
Eldeki davada, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin adi ortaklığa dayanan ticaret ilişkisi mi, yoksa, hizmet akdine dayanan bir işçi-işveren ilişkisi mi olduğu hususunun açıklığa kavuşturulması bakımından Mahkemece yapılan araştırma yeterli görülmemiştir.
Hizmet akdi yönünden ücretin esaslı unsur olmadığı göz önünde tutularak , tespiti istenen sürede işveren gözetiminde ve onun vereceği emir talimat doğrultusunda çalışmayı gerektiren hizmet akdinin gereklerinden olan zaman ve bağımlılık unsurunu içerecek çalışma şekli bulunup bulunmadığı araştırılmalı, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine ihtilaf konusu dönemde komşu olan diğer işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri ile davalıya ait işyeri müşterileri araştırılıp tespit edilerek tanık olarak beyanlarına başvurulmalı,davacılar murisi adına 12/04/2011-25/09/2011 tarihleri arasında 1192978 sicil numaralı dava dışı işyerinden bildirilen hizmetlerin filli olup olmadığı araştırılarak ve iptalinin istenip istenmediği davacı vekilinden açıklattırılarak , çalışmanın fiili olduğunun anlaşılması durumunda 12/04/2011 tarihi öncesine ilişkin tespit isteminin hak düşürücü süreye uğradığı gözetilerek sonucuna göre değerlendirme yapılmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine dair kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 07.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.