3. Hukuk Dairesi 2017/8719 E. , 2019/5208 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve asli müdahiller tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; paylı mülkiyete sahip oldukları işyerinde, davalının kiracı olarak bulunduğunu, kira bedelinin günün koşullarına uygun olmadığını belirterek; yeni dönem kira bedelinin aylık 40.000 TL olarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Avukat ..."ün kendi adına asaleten ... adına vekaleten verdiği dilekçe ile; dava konusu taşınmazın tapu kaydında paylı mülkiyete sahip olduklarını, müdahillik talebinde bulunduklarını belirtmiş, ancak mahkeme harcını yatırmamıştır.
Davalı; usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmamış, kendisini vekil ile temsil ettirmemiş, davaya cevap da vermemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, dava konusu mecurun 01/07/2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık kirasının takdiren 36.000,00 TL olarak tespitine; davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince tayin olunun 5.630,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar ve asli müdahiller tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, asli müdahillerin sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Dava, davacılar ve asli müdahillerin paylı mülkiyete sahip oldukları taşınmazın yeni dönem kira bedelinin tespitine ilişkindir.
Asli müdahale, hukukumuzda ayrı (genel) bir kanun hükmü ile düzenlenmiş değildir. 6100 sayılı HMK’nın asli müdahale başlıklı 65. maddesinde;
“(1) Bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia eden üçüncü kişi, hüküm verilinceye kadar bu durumu ileri sürerek, yargılamanın taraflarına karşı aynı mahkemede dava açabilir.
(2) Asli müdahale davası ile asıl yargılama birlikte yürütülür ve karara bağlanır.” hükmü getirilmiştir.
Asli müdahale talebiyle birlikte harç yatırılması, mahkemece asli müdahillik yönünden bir karar verilmesi gerekir.
Somut olayda; her ne kadar, mahkemece, Avukat ..."ün kendi adına asaleten, ... adına vekaleten verdiği müdahillik dilekçesi ile talebinin kabulüne karar verilmiş ise de; asli müdahillik talebinde bulunanlar tarafından mahkeme harcının yatırılmadığı görülmüştür.
Harç kamu düzenine ilişkin olup taraflarca bu konu temyiz nedeni olarak ileri sürülmemiş olsa bile temyiz incelemesi sırasında harç alınması gerekip gerekmediği Yargıtay"ca resen incelenir.
Bilindiği üzere, yargılama harçları (temyiz harçları da dahil) ve bu harçların ne şekilde alınacağı 492 sayılı Harçlar Kanunu"nda ve çeşitli özel yasalarda düzenlenmiştir.
Vergi ve harçlar yalnızca yasa ile konulur (ihdas edilir). Yine bir kişi ya da kurumun harçtan muaf olup olmayacağı, kişi ya da kurumlarca yapılan bir işlemin harçtan müstesna olup olmayacağı yalnız yasa ile düzenlenir. Harçlardan muafiyeti ya da istisnaları düzenleyen kanun, genel nitelikteki Harçlar Kanunu olabileceği gibi başkaca her hangi bir kanun da olabilir. Bir kişi ya da kurumun harçtan muaf olup olmayacağı, kişi ya da kurumlarca yapılan bir işlemin harçtan müstesna olup olmayacağı yalnız yasa ile tespit edilebilir. Bir kişi ya da kurumun yargılama harçlarından muaf olabilmesi için muafiyeti düzenleyen yasada o kurumun "yargılama harçlarından muaf olduğu" açık ve net bir şekilde hüküm altına alınmalıdır. Vergi ve harçların yasallığı ilkesi bunu gerektirir. Herhangi bir yasada bir kurum ya da kişi yargılama harçları dışında çeşitli vergilerden ve harçlardan muaf tutulmuş olabilir, bu o kişi ya da kurumun yargılama harçlarından da muaf tutulduğu anlamına gelmez.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 73/2. maddesine göre; “Tüketici mahkemeleri nezdinde Bakanlık, tüketiciler ve tüketici örgütleri tarafından açılan davalar 2/7/1964 tarihli 492 Sayılı Harçlar Kanunununda düzenlenen harçlardan muaftır.” Ancak, tüketici olmayan kişiler harçtan muaf olmadıklarından anılan kanunun 27-28. maddelerine göre; harca tabi davalarda, her dava açılırken davacıdan bir başvurma harcı ve nisbi harca tabi davalarda nisbi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Dava açılırken, harcın eksik alınmış olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanununun 30 ve 33. maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet verilen süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır ve HUMK"un 409. maddesi (6100 sayılı yasanın 150. maddesi) uyarınca süresinde tamamlanarak yenilenmez ise açılmamış sayılmasına karar verilir.
Yine aynı Kanununun "Harç Ödenmeyen İşlemler" başlığını taşıyan 32. maddesinde ise, "Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak, ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır." hükmü getirilmiştir.
Kural olarak yargı harçlarının davanın açıldığı sırada ödenmesi gerekir. Harcı ödenmeyen dava dilekçesinin kabul edilip, mahkeme esas defterine kaydının yapılması halinde bahsi geçen Kanunun 30. ve 32. maddeleri gereğince ödenmesi gereken harç miktarının belirlenerek uygun bir sürede ödenmesi talep edilmelidir.
Asli müdahil tarafından uygun süre içinde (takip eden celseye kadar) harcın yatırılmadığı takdirde Harçlar Kanununun 30. maddesi gereğince davaya devam edilmez. O takdirde HMK"nın 150. (HUMK."nun 409.) maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına, HMK"nın 150/5. maddesi gereğince üç ay içinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
Dava konusunun kira bedelinin tespitine ilişkin olduğu ve asli müdahillerin harçtan muaf olmadığı gözetildiğinde, dava konusu alacak miktarı üzerinden alınacak olan karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
O halde, yapılan bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece öncelikle dava değeri üzerinden asli müdahillerin yatırması gereken başvuru harcı ile peşin harcın hesaplanıp belirlenen miktarın mahkeme veznesine yatırması için gerekli süre verilerek, harç eksiği ikmal edildikten sonra yargılamaya devam edilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde davanın esası hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Yargılama sırasında, davalı kendisini vekil ile temsil ettirmediği halde mahkemece davalı lehine 5.630 TL vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle asli müdahillerin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacıların ve asli müdahillerin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.