9. Hukuk Dairesi 2015/9963 E. , 2018/1780 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem tazminatı ile fazla mesai ücreti, ücret alacağı, fark alacağı, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hüküm süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 07/02/2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukatlar ... ve ...ile karşı taraf adına Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek bırakılan günde dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin Doç. Dr. olup davalı yanında 31/08/2005 tarihinde 10.350,00 TL brüt ( ücret daha sonra 8.000,00 TL brüte indirilmiştir.) ücrete ilave olarak hasta muayene bedelleri ile ameliyat bedellerinin %90"ı performans primi olarak ödenmesi karşılığında işe başladığını, müvekkilinin işine bildirimli olarak 10/09/2011 tarihinde son verildiğini, çalışmalarının bu süre içerisinde davalının talimatları doğrultusunda bir süre bordrolu, bir süre kendi adına kurulan şirket adına, daha sonra ise yeniden bordrolu olarak sürdürüldüğünü, iş akdinin feshi sonrası kıdem tazminat alacağının, hafta tatili ve bayram çalışması ücret alacak farklarının, fazla mesai ücretlerinin, üç haftalık net ücretinin ve çalışma süresi boyunca hasta muayene ve ameliyat bedelleri üzerinden ödenmesi gereken %90"lık performans prim alacaklarının noksan ödendiğini, fazla mesai yaptırılan günler ile genel tatil çalışmalarında hak ediş ücretlerinin zamlı ödenmesi gerekirken bu zamlı ödemelerin gerçekleştirilmediğini iddia ederek, 50.000,00 TL kıdem tazminatının, 40.000,00 TL norm kadro düşümünün yapılmaması nedeniyle uğranılan ücret ve gelir kaybının, 400.000,00 TL hasta kabul ve ameliyat ücretlerinden doğan hak edişlerin eksik ödenmesinden kaynaklanan %87 oranındaki prim alacaklarının, 100.000,00 TL fazla mesai ücreti alacağı ile 50.000,00 TL genel tatil çalışma ücreti alacağının tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının 31.08.2005 tarihinde imzalanan 11.09.2008 tarihinde sona ermek üzere düzenlenmiş iş sözleşmesi ile müvekkili hastanede çalışmaya başladığını, bu çalışmada 01.11.2007 tarihine kadar 31.08.2005 tarihli sözleşme ile tespit edilen ücretlendirmenin ödendiğini ve bu tarihe kadar tüm ücret ve hak edişlerini eksiksiz olarak aldığını, 31.08.2005 imza tarihli sözleşme devam ederken, davacının garanti edilir minimum ücretinin 01.11.2007 tarihinde, 01.11.2007 ila 11.09.2008 tarihleri arasında geçerli olmak üzere imzalanan yeni bir sözleşme ile davacının rızası ile revizyona tabi tutulduğunu, dolayısıyla davacı için bağlayıcı olduğunu, imzalanan ikinci sözleşmenin bitiş tarihi ile ilk sözleşmenin bitiş tarihlerinin aynı olduğunu, davacının iş görme edimi karşılığında alacağı ücretin imzaladığı sözleşmelerin "Ücret ve Diğer Ayni Nakdi Ödemler" başlıklı maddesinde düzenlendiğini, davacının alacağı aylık garanti edilen minimum brüt ücretin maktu ücret olarak tespit edildiğini, bu maktu ücretin içerisinde sözleşmenin “ücret ve diğer ayni, akdi ödemeler” başlıklı maddesi uyarınca Pazar, genel tatil ve bayram yevmiyelerinin de bulunduğunu, davacının maktu ücretin özelliği gereği maktu ücret içinde yer alan Pazar, genel tatil ve bayram yevmiyelerine ilişkin ayrıca ve tekrardan talepte bulunamayacağını, davacının fazla çalışma yaparak hizmet miktarını arttırdığında, fazladan yaptığı hizmetin bedelinin sözleşme hükmü ve uygulama gereği hizmet tutarı hak ediş) adı altında ödendiğini, davacının tüm fazla çalışma ücretlerini hizmet bedeli ve hak ediş adı altında tahsil ettiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukukî esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK.’un 27. maddesinde hukukî dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukukî sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece yargılama safhasında aynı bilirkişiden 30.11.2011 tarihli ön rapor, 15.11.2013 tarihli rapor ile 14.11.2014 tarihli ek rapor alınmış, gerekçesinde de aynen alınan raporlar ve diğer delilerin ismi genel olarak zikredilip 15.11.2013 tarihli raporun birinci seçeneğindeki tespitlere yer verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava dilekçesi özetlenmiş, davalının savunması yazılmamış, deliller tartışılmamış, maddi olay/olaylar saptanmamış, hükme esas alınan rapor dahi seçenekli hesaplama içermesine rağmen kabul edilen seçeneğin diğer seçeneğe göre neden tercih edildiği açıklanmamış, sadece bilirkişi raporuna atıf ile yetinilmiştir.
Bilirkişi raporuna atıf kararın gerekçeli olduğunu göstermez. İddia ve savunmaları tartışmayan, taleplerin kabulündeki hukuki dayanakları açıklamayan, Anayasa’nın ve HMK.’nun amaçladığı anlamda gerekçe taşımayan ve bu nedenle adil yargılanma hakkını ihlal eden kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, davalı yararına takdir edilen 1.630.00 TL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, 06/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.