Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/12280
Karar No: 2022/3152
Karar Tarihi: 08.03.2022

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12280 Esas 2022/3152 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2021/12280 E.  ,  2022/3152 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
    No : 2020/1267-2021/1564

    İlk Derece
    Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
    No : 2015/517-2020/350

    Dava, maddi manevi tazminat istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine dair verilen karara karşı, davacı ve davalı vekillerinin istinafa başvurması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf davalı istemlerinin esastan reddine davacının ise istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında kısmen kabul ve kısmen redde dair karar verilmiştir.
    ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince verilen karar davacı ve davalı vekilleri tarafından süresi içeresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I- İSTEM:
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigortalının 14.04.2015 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını beyanla fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
    II- CEVAP:
    Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iş kazasının gerçekleşmesinde ağır kusurlu olduğunu, tedavi için götürüldüğü ilk sağlık kuruluşunda tedavi ve ameliyatı kabul etmeyerek zaman kaybedilmesinin davacının ağır kusuru olarak değerlendirilmesi gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III- MAHKEME KARARI:
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, Maddi tazminat talebinin kabulüne, net 149.083,16 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 14/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    Manevi tazminatın kısmen kabulü ile, net 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    Önceden ödenen 20.000,00 TL geçici ödeme tutarının belirlenen maddi tazminat tutarından indirilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
    B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
    Bölge Adliye Mahkemesince “1- Davalı ve davacı vekillerinin aşağıdaki bentler dışındaki istinaf taleplerinin esastan reddine.
    2- HMK 353/1-b.2 ve 355. maddeleri gereğince İlk Derece Mahkemesi hükmünün aşağıdaki şekilde düzeltilmek üzere ortadan kaldırılmasına.
    3- Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine.
    a- Maddi tazminat talebinin kabulüne,
    b- Net 149.083,16 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 14/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
    c- Manevi tazminatın kısmen kabulü ile,
    ç- Net 45.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde karar verilmiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle: maddi ve manevi tazminat miktarları yönünden ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde tamamı üzerinden karar verilmesi nedeniyle kararın hatalı olduğunu belirtmiştir.
    Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle: sürekli iş göremezlik oranının Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla tespit edilmesi gerektiğini, kusur raporları arasında çelişkinin giderilmediğini, manevi tazminatın Bölge Adliye Mahkemesince artırılmasının hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    A) Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminat hükmüne, davalı vekilinin ise manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8. maddesinin 3. fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanunun 5. maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
    Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5. maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
    25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3. maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
    HMK 362/2. maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
    HMK 366. maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. - 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
    Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 - 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL, 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi sonrası için 72.070 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630 TL’dir.
    Somut olay incelendiğinde, davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle birlikte 149.083,16 TL maddi tazminat ile dava dilekçesinde 50.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince verilen 16.07.2020 tarihli kararda maddi tazminat isteminin tam kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulü ile 20.000 TL’ye hükmedildiği, kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli kararıyla davacı ve davalı sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiş ise de; karar içeriğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile manevi tazminat isteminin artırılarak 45.000 TL olarak hüküm altına alınmasına maddi tazminatın aynı miktar olarak tam kabulüne karar verildiği, davalının isitinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nun 110.maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve diğer hükümlerden ayrı olarak hüküm ve sonuç doğuracağının bu yönle de kesinlik sınırının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği gözetildiğinde davacının maddi tazminat isteminin tam kabul edildiği, reddolan manevi tazminat istemi miktarı ile davalı aleyhine hükmedilen manevi tazminat hükmünün Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinde yürürlükte olan 72.070,00 TL’lik temyiz (kesinlik) sınırının altında kaldığı anlaşılmakla davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin ise manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz istemlerinin kesinlik nedeniyle REDDİNE karar verilmiştir.

    B) Davalı vekilinin maddi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde:
    1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplerle temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
    2- Dava, iş kazasından sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Taraflar arasında usuli kazanılmış hakkın varlığı konusunda uyuşmazlık bulunduğu anlaşılmaktadır.Usuli kazanılmış hak (Usuli müktesep hak) kavramı davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
    Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
    Öte yandan Usul Hukukuna tabi olan ilkelerden biri olan ve 6100 sayılı HMK’nun 25. maddesinde düzenlenen “taraflarca getirilme ilkesi” kapsamında Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı gibi Kanunla belirtilen durumlar dışında, hâkimin kendiliğinden delil toplayamayacağı da açıktır.
    Somut olayda mahkemece alınan 01.02.2019 tarihli bilirkişi heyeti raporunda davalı işverene %70, davacıya %30 oranında kusur verildiği, davacı vekilinin bu rapor kendisine tebliğ edilmesi üzerine 14.02.2019 tarihli celsede aleyhe olan hususları kabul etmediğini beyanla yetindiği, davalı vekilinin ise 25.02.2019 tarihli dilekçesiyle anılan rapora itiraz ettiği, iş bu itiraz dilekçesi üzerine davacı vekilinin Uyaptan dosyaya sunduğu 12.06.2019 (e-imza) tarihli dilekçesiyle davalı itirazının süresinde olmadığını, davalının kusur raporuna itirazlarının reddiyle dosyanın hesap bilirkişisine tevdiini talep ettiği, yargılamanın devamında başka bir bilirkişi heyetinden alınan 30.07.2019 tarihli raporda davalıya %90 davacıya %10 oranında kusur verildiği, hesap bilirkişiden alınan 06.01.2020 tarihli raporda da iş bu son kusur raporu esas alınmak suretiyle maddi tazminatın %90 davalı kusuru üzerinden belirlendiği anlaşılmaktadır.
    Bu açıklamalar doğrultusunda, davaya konu iş kazasında kusurun tespiti noktasında bilirkişi heyetinden alınan 01.02.2019 tarihli rapor üzerine davacı vekilinin 14.02.2019 tarihli celsede aleyhe olan hususları kabul etmediğini beyan etmesine karşın 12.06.2019 tarihinde UYAP’tan sunduğu dilekçesiyle bu beyanından rücu edecek şekilde, davalının anılan kusur raporına itirazının reddini talep etmesiyle, %70 davalı kusur oranı üzerinden hesap raporunun düzenlenmesi gerekirken, bu yönde davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak ihlal edilecek şekilde %90 davalı kusur oranı üzerinden düzenlenen hesap raporuna itibarla maddi tazminatın hesabı usul ve yasaya aykırı olmuştur.
    O halde mahkemece yapılacak iş davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak çerçevesinde 06.01.2020 tarihli hesap raporunda esas alınan bilinen (işlemiş) dönem sonrasında yürürlüğe giren asgari ücret değişikliklerini rapora yansıtmamak suretiyle sadece %90 olarak esas alınan davalı kusur oranını %70 olarak esas almak ve bu oran üzerinden davalıya rücu edilmesi mümkün geliri de belirleyerek hesap edilen alacaktan tenzil ederek davacının maddi tazminat alacağını belirlemekten ibarettir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı vekilin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin ortadan kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca yatırılan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, dosyanın kararı ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 08.03.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi