16. Hukuk Dairesi 2018/23 E. , 2021/3470 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; Duruşma için belli edilen 09.04.2021 gün ve saatte taraflardan gelen olmadığı görülerek evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. İnceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kızıltepe İlçesinde 509 sayılı Yasa uyarınca 1964 yılında yapılan kadastro sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 240 parsel sayılı 139.125,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu kaydı, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, ... oğlu ... adına tespit ve 30.07.1965 tarihinde tescil edildikten sonra, 11.09.1989 tarihinde tashih nedeniyle ... oğlu ... adına, 18.11.1998 ve 22.07.2003 tarihlerindeki intikal ve pay satışları nedeniyle 118625/139125 payı ... oğlu ..., 20500/1669500 payı ... kızı ... ve 225500/1669500 payı ... oğlu ... adına tescil edilmiş, bilahare 09.07.2013 tarihinde 3083 sayılı yasa gereğince yapılan toplulaştırma işlemi sonrasında; 118 ada 5 parsel numarası ve 135.923,42 metrekare yüzölçümü ile 115895/135923 payı ... oğlu ..., 18359/135923 payı ... oğlu ... ve 1669/135923 payı ... oğlu ... adına tescil edilmiştir. Davacılar ... ve ..."nın murisi ... , tapu kaydına dayanarak, kendi adına tespit edilen 590 parsel sayılı taşınmazın eksik kalan yüzölçümünün tamamlanması istemiyle, davacı/davalı ..."ın murisi ... aleyhine tapu iptali ve tescil davası açmış ve Mahkemece bu dava üzerinden yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm, temyiz edilmekle, "... Noterliğince düzenlenen 26.10.1978 tarih ve 5927 yevmiye numaralı sulhnameye değer verilerek karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı belirtilerek, dosyaya sunulan sulhnamenin ekinde, taraflar arasındaki sulha konu yeri gösterecek şekilde düzenlenmiş kroki bulunmaması nedeniyle hükmün infazının mümkün olmayacağından, uzman fen bilirkişisinden tarafların sulh iradeleri doğrultusunda ve sulha konu yeri de gösterecek şekilde rapor alınmak suretiyle sonucuna göre hüküm kurulması" gereğine değinilerek bozulmuştur. Öte yandan, davacı ..., maliki bulunduğu 240 parsel sayılı taşınmazın bir bölümüne vaki el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle ... aleyhine dava açmıştır. Davacılar ... ve ... ise, tapu kaydına ve kesin hükme dayanarak, kendilerine ait komşu 590 parsel sayılı taşınmazın eksik kalan yüzölçümünün tamamlanması istemi ile ... ve Esra Akay aleyhine tapu iptali ve tescil davası açmışlar, mahkemece bu dava üzerinden yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm, "davacıların miras bırakanı ... tarafından aynı taşınmaz hakkında davalıların miras bırakanı aleyhine aynı nedenlerle açılmış derdest başka bir dava bulunduğu ve davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğer davanın sonucunu etkileyeceği kuşkusuz olduğu belirtilerek, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunan davaların birleştirilerek görülmesi ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilerek bozulmuştur. Mahkemece, birinci ve üçüncü sıradaki dava dosyalarının, davacı ..."ın açtığı ikinci sıradaki dava dosyasında birleştirilmesi suretiyle ve birleşen dava dosyalarındaki Yargıtay bozma ilamlarına ve usule ilişkin son bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı ..."ın davasının reddine, davacılar ... ve ..."nın davalarının kabulüne, çekişmeli 118 ada 5 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 10.500,00 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile eşit paylarla davacılar ... ve ... adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı/davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacılar ... ve ... ile murisleri ... tarafından açılan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
2- Davacı/davalı ... ... tarafından açılan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkin davada verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın 141/3. maddesi "mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak" yazılmasını zorunlu kıldığı gibi; bu zorunluluk, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297. ve 298. maddelerinin de amir hükmüdür. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında yer alan "aleni yargılanma ilkesi" ve "hukuki dinlenilme hakkı" da, kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılar. Bu prensiplerin amacı, yargılama sürecini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamu eliyle karar verme sürecini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297/1-c maddesi uyarınca gerekçenin; "tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" göstermesi gerekir. Bir başka anlatımla; gerekçe, hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunlu olduğu gibi, duruşmada tefhim edilen hüküm sonucuna nasıl ulaşıldığını açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi de mümkün değildir. Somut olayda mahkemenin kararı incelendiğinde, kararın gerekçe bölümünde, toplanan delillerin tartışılıp değerlendirilmediği, sabit görülen vakıalara nasıl ulaşıldığı, bunlardan çıkarılan sonuçlar ile bunların hukuki sebeplerinin neler olduğu hususlarında açıklama yapılmaksızın, "hüküm yerinde, davacı-karşı davalı ..."ın davasının reddine karar verildiğinin açıklanması ile yetinildiği görülmektedir. Yukarıda yer alan hükümler karşısında böyle bir açıklamanın "gerekçe" olarak kabulü mümkün değildir.
Hal böyle olunca; Mahkemenin kararının gerekçe içermediği açık ve tartışmasız olup, denetime elverişli bir hukuki gerekçe gösterilmeden hüküm kurulmuş olması Anayasa"nın 141. ve HMK"nın 297. maddeleri hükmüne uygun bulunmadığından, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.04.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.