11. Hukuk Dairesi 2016/7741 E. , 2018/1263 K.
"İçtihat Metni"
....
Taraflar arasında görülen davada .... 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 02/02/2016 tarih ve 2014/164-2016/11 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı ..... vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin “...” markasının sahibi olduğunu, “....” ibaresinin internette aratıldığında davalı firmanın listelendiğini, davalıya ait “. ..” ibareli başvuruya yaptıkları itirazın nihai olarak reddedildiğini ileri sürerek YiDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğüne ve her türlü mecrada kullanımının menine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket vekili, davaya cevap vermemiştir.
Davalı ... vekili, anılan kararın hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; taraf markalarının benzer olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı ... vekili temyiz etmiştir.
1. Dava, .... . kararının iptali, haksız rekabetin tespiti ve her türlü mecradaki davalı kullanımının meni istemlerine ilişkindir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK"nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi, gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK"nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
.../...
Somut uyuşmazlıkta dava, ... .... kararının iptali, haksız rekabetin tespiti ve her türlü mecradaki davalı kullanımının meni talepleri ile açılmış olup, mahkemece davanın kabulüne ve ... ... kararının iptaline karar verilmiş ancak davacının diğer talepleri hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmeyerek hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı arasında çelişki yaratılmıştır. Yukarıda da açıklandığı üzere, denetime elverişli bir gerekçe belirtilmeden, yazılı olan gerekçe ile de hüküm ve aynı zamanda hükmün kendi içerisinde dahi çelişki yaratır şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilmek ve Yargıtay denetimine elverişli ve infazda tereddüt oluşturmayacak şekilde gerekçeli bir karar verilmek üzere hükmün re’sen bozulması gerekmiştir.
2. Bozma sebep ve şekline göre davalı .... vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re"sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
....