
Esas No: 2021/10467
Karar No: 2022/3178
Karar Tarihi: 08.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/10467 Esas 2022/3178 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/10467 E. , 2022/3178 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi :... 18. İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davalılardan ... vekili ve davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılardan ... vekili ve davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı asil, davalıların murisine ait evde 15.09.1999-23.03.2015 tarihleri arasında bekçi olarak aynı zamanda bahçe işlerinde sürekli ve kesintisiz çalıştığını, buna karşın sigorta primlerinin eksik ödendiğini, hizmet süresinin fiili duruma uygun olmadığını ileri sürerek, 15.09.1999-23.03.2015 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalılar vekili, hak düşürücü süreden davanın reddinin gerektiğini, muris ve ailesinin bahse konu evde sadece yazları bulunduklarını, davacının ev civarında çadırda kaldığını, davalılar tarafından insani duygularla bir süre davacının evde kalmasına izin verildiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı Kurum vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini, kurum kayıtlarının aksinin eşdeğer nitelikte resmi belgelerle kanıtlanması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile;
01/04/2008-30/06/2008 tarihleri arasında 90 gün, günlük 20,28 TL,
01/07/2008-31/12/2008 tarihleri arasında 180 gün, günlük 21,29 TL,
01/01/2009-30/06/2009 tarihleri arasında 180 gün, günlük 22,20 TL,
01/07/2009-31/12/2009 tarihleri arasında 180 gün, günlük 23,10 TL,
01/01/2010-30/06/2010 tarihleri arasında 180 gün, günlük 24,30 TL,
01/07/2010-31/12/2010 tarihleri arasında 180 gün, günlük 25,35 TL,
01/01/2011-30/06/2011 tarihleri arasında 180 gün, günlük 26,55 TL,
01/07/2011-31/12/2011 tarihleri arasında 180 gün, günlük 27,90 TL,
01/01/2012-30/06/2012 tarihleri arasında 180 gün, günlük 29,55 TL,
01/07/2012-31/12/2012 tarihleri arasında 180 gün, günlük 31,35 TL,
01/01/2013-24/02/2013 tarihleri arasında 54 gün, günlük 32,62 TL ücretle 506 sayılı kanuna tabi davalıların murisinin yanında çalıştığının tespitine, bir kısım davalıların mirası reddettiklerine ilişkin karar sunulduğundan, reddetmeyen davalılar yönünden davanın kabulüne, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... 18. İş Mahkemesinin 23/02/2021 tarih, 2019/276 Esas- 2021/32 Karar sayılı kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı Kurum vekili ve davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davalı ... vekili, hak düşürücü süre itirazının nazara alınmadığını, talep edilen dönemde davacının başka işyerlerinde çalışmasının bulunduğunu, tanık beyanlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığını, mahkemece eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile verilen kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili, resmi Kurum kayıtları esas alınmadan, bilirkişi raporu ve salt tanık anlatımları ile kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
1- Kurumun Fer-i Müdahilliği bakımından; 6552 sayılı Kanunun 11.09.2014 günü yürürlüğe giren 64. maddesiyle 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen 4. fıkrada, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, davanın Kuruma resen ihbar edileceği, ihbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan kurumun, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiştir.
6552 sayılı Kanun ile ilgili olarak öncesinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulan hükümet teklifinde, söz konusu düzenleme 54. madde olarak yer almış, izleyen 55. maddede “5521 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.” denildikten sonra “7 nci maddeye bu Kanunla eklenen dördüncü fıkra hükmü, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda da uygulanır.” hükmü Geçici 3. madde olarak öngörülmüş, ancak yasalaşma aşamasında anılan Geçici madde çıkarılıp 6552 sayılı Kanunda bu türden düzenlemeye yer verilmemiştir.
Diğer taraftan, 5521 sayılı Kanunun 15. maddesinde, bu Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, 01.10.2011 günü yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 66. maddesinde, üçüncü kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği, 447/2. maddesinde, mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı, 448. maddesinde, bu Kanun hükümlerinin, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanacağı açıklanmıştır.
Şu durumda, hizmet tespiti davalarında Kurumun feri müdahilliğine ilişkin hükmün geçmişe yürütüleceği yönündeki düzenlemenin kanun koyucu tarafından benimsenmemiş olması, ayrıca ve özellikle yukarıda değinilen 448. madde kapsamında, Kurum bakımından taraf oluşumu gerçekleştiğinden tamamlanmamış işlemden söz edilemeyeceğinin de belirgin bulunması karşısında 5521 sayılı Kanunun 7. maddesine eklenen 4. fıkranın 11.09.2014 tarihinden önce açılan davalarda uygulanamayacağı, bu tarih sonrası açılan davalarda ise kurumun sıfatının feri müdahil olduğu açıktır. 11.09.2014 gününden sonra açılan işbu davada davalı Kurumun feri müdahil olarak benimsenmemesi, isabetsizdir.
2- Hizmet tespitine yönelik talep, 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu eldeki davada, davacı, davalıların murisine ait evde 15.09.1999-23.03.2015 tarihleri arasında sürekli ve kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, davacının nüfus idaresinden ikametgah kayıtları getirtilmeli, ne zamandan beri davalılara ait evde oturduğu tespit edilmeli, davacının aile hayatı ile çalışma hayatının iç içe geçtiği ve dava konusu dönemin 16 yıl gibi uzunca bir süreyi kapsadığı da dikkate alınarak, işin ve ev işyerinin kapsam ve niteliğiyle, davacının çalışma süresi ile kısmi çalışma olup olmadığı üzerinde durulmalı, SGK ilgili il müdürlüğünden, gerekirse zabıta, vergi dairesi ve meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer komşu işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu iş yeri çalışanlarının; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanları alınmalı, çalışma olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya konulduktan sonra, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı ... vekili ve davalı kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, 08.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.