22. Hukuk Dairesi 2013/4546 E. , 2013/5431 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAHİLİ DAVALI :
DAVA : Davacı, tasarrufu teşvik ve nema alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı 1-...2-..., 3-...ı avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... arafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; davacıdan 1989-2000 yılları arasında tasarrufu teşvik kesintisi yapılmasına rağmen davacının ana para ile nema alacaklarını alamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla Tasarruf Teşvik Kesintisi Ana Para ve Nema alacağından, 6.000,00 TL olmak üzere her bir kısmının ödeme vadelerinden itibaren 6183 sayılı Kanunda öngörülen faiz oranları ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... A.Ş. vekili; zamanaşımı def"inde bulunduklarını, davalı şirket tarafından 1988, 1989 ve 1990 yıllarındaki kesintilerin tamamen ve 1997/5-6. aylara ait kesintilerinin de kısmen ödendiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili; 3417 sayılı Kanun uyarınca tasarraf kesinti ve katkı tutarlarının ilgili banka hesabına öncelikle işverenlerce ödenmesi, bu ödemelerin işverenlerce yatırılmaması halinde ise kurum tarafından işverenlerden tahsil edilerek Ziraat Bankasına yatırılması gerektiğini, davalı kurumun kesintilerin tahsilinde aracılık ettiğini, bu sebeple müşterek ve müteselsil sorumlu tutulamayacağını, öte yandan sigortalının ana paralarının zamanında banka hesabına yatırılmadığını ileri sürmeleri durumunda davalı kurum tarafından icra yolu ile tahsiline çıkılacağını ve neticede banka hesabına aktarıldığını, kurumun sözü edilen kesintinin alacaklısı olmadığına göre, tahsil görevini yerine getirirken bir kusurunun bulunması halinde, hukuken bu yönden sorumlu tutulmasının düşünülebileceğini, 3417 sayılı Kanun"un ise bu kesinti ve katkıların ödenmesinden kurumu değil, doğrudan işvereni sorunlu tuttuğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... İnş. San. ve Tic. Ltd. Şirketine usulüne uygun davetiye tebliğ edilmiş, davalı cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dahili davalı ... Müsteşarlığı vekili; kanunun sorumlu tuttuğu kuruluşlar açık olmakla birlikte Müsteşarlığa Tasarrufu Teşvik Hesabı sebebiyle uğranılan zararlar için dava açılmasının mümkün olması halinde dahi, uyuşmazlığın Adli Yargı yerine İdari Yargıda görülmesi gerektiğini, ayrıca; bu davada Hazine Müsteşarlığına husumet yönetilemeyeceği gibi zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacı adına tasarrufu teşvik kesintisi ve işveren katkısı yatırmakla yükümlü işverence Kanundan kaynaklanan bu yükümlülüklerinin yerine getirilmediğinin anlaşıldığını, bu sebeple, husumetin işverene yöneltilmesinin yeterli olduğunu, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığının bu davanın tarafı olmadığını, 5568 sayılı Kanun ile, 4853 sayılı Kanun"a eklenen Ek Madde 1 hükmünün 31.12.2007 tarihinden sonra o tarihe kadar tasarrufu teşvik hesabına yatırılmış olan tutarların yani; bu hesaplarda bulunan varlıkların ve hükümlülüklerin Hazineye devredileceğini düzenlediğini, bu hesaplarda bulunmayan tutarlardan müsteşarlığı sorumlu tutan bir kanun hükmüde bulunmadığından, Başbakanlık Müsteşarlığına yönelik davanın reddi gerektiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile Torman İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddine, davalı ... Yedek Parça San. ve Tic. A.Ş ile dahili davalı ... Müsteşarlığı aleyhine açılan davanın kabulü ile 392,63 TL tasarruf teşvik fonu ana parasının ve 5.607,37 TL nema alacağının dava tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte, davalı ... Yedek Parça San. ve Tic. A.Ş ile dahili davalı ... Müsteşarlığından müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, karar verilmiştir.
4853 sayılı Kanun"a 26.12.2006 tarihinde 5568 sayılı Kanun ile eklenen Ek Madde 1 hükmü doğrultusunda, tasarruf teşvik hesaplarına dair tüm varlık ve yükümlülüklerin 31.12.2007 tarihi itibarıyla Hazineye devredildiği, söz konusu alacağın bu tarih itibari ile hazinenin sorumluluğunda olduğu gerekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
01.04.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3417 sayılı Çalışanların Tasarrufa Teşvik Edilmesi ve Bu Tasarrufların Değerlendirilmesine Dair Kanun ile çalışanların tasarruflarının artırılması amacı güdülmüştür.
3417 sayılı Kanun"un “tasarruf hesabı” başlığını taşıyan 4. maddesinde; “Kurumlar bu Kanun hükümleri çerçevesinde çalışanların aylık ve ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintisi ile sağlanacak Devlet katkılarını aylık ve ücret ödemesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında personeli adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar. İşverenler işçilerinin ücretlerinden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını tahakkuk ettirerek, ücret ödenmesinin yapıldığı ayı takip eden ayın sonuna kadar T.C. Ziraat Bankasında işçileri adına açtıracakları “Tasarrufu Teşvik Hesabı”na yatırırlar.” Anılan Kanun"un “ödemelerin zamanında yapılmaması” başlığını taşıyan 7. maddesinde ise; “İşverenlerin, ücretlerden yapacakları tasarruf kesintileri ile sağlayacakları işveren katkılarını 4 üncü maddede belirtilen süreler içinde ilgililerin banka hesaplarına yatırmamaları halinde, yatırılması gereken miktarlar resen veya ilgililerin başvurusu halinde Sosyal Sigortalar Kurumunca 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun primlerin tahsiline ilişkin hükümleri dairesinde tahsil olunarak alınacak gecikme zammı ile birlikte ilgili banka hesabına yatırılır.” hükmü getirilmiştir. 29.04.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4853 sayılı Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabının Tasfiyesi ve Bu Hesaptan ./..
- 3 -
Yapılacak Ödemelere Dair Kanun"un 10. maddesi ile 3417 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
4853 sayılı Kanun"un 1. maddesinde amacının, 3417 sayılı Kanun uyarınca açılmış bulunan Çalışanların Tasarruflarını Teşvik Hesabında biriken paraların tasfiyesi ve bu hesaptan hak sahiplerine yapılacak ödemelere ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak açıklanmıştır.
Anılan Kanun"un 7. maddesinde; 3417 sayılı Kanun"un mülga 2. maddesi kapsamındaki hak sahipleri tarafından bu Kanun kapsamına giren alacaklarla ilgili olarak yargı mercilerine açılmış ve devam eden davalar ile icra takipleri hakkında bu Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmişir.
13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu geçici 5. Maddesinde yer alan "Belediyeler ve bağlı kuruluşları ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası belediyelere ait şirketlerin, 31.12.2004 tarihi itibariyle kamu kurum ve kuruluşlarından olan kamu ve özel hukuka tâbi alacakları, bunların diğer kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçlarına karşılık olmak üzere 31.12.2005 tarihine kadar takas ve mahsup edilir. Bakanlar Kurulu bu süreyi altı aya kadar uzatmaya yetkilidir. Bu madde kapsamındaki alacak ve borç ifadesi bu alacak ve borçlara ilişkin fer"ileri ve cezaları da kapsar.
Yukarıdaki fıkra kapsamında yer alan kuruluşların takas ve mahsup işlemine konu olan veya olmayan borçları, genel bütçe vergi gelirlerinden her ay ayrılacak paylarının yüzde kırkını geçmemek üzere kesinti yapılarak tahsil edilir." hükmü ve 2005/8928 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında yer alan esaslar çerçevesinde, Kurumca icra kanalı ile tahsil edilmeyen ve tüm işçileri kapsayan tasarrufu teşvik kesintilerini de kapsayan belediyelerin Sosyal Sigortalar Kurumuna ve diğer kurumlara olan borçlarının ödenmesi ile ilgili olarak Belediyeler ile Hazine Müsteşarlığı arasında uzlaşmaya varılmış ise ilgili belediyenin genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylarından her ay taksitler halinde kesilmek suretiyle borçların tasfiyesi işlemleri başlatılmaktadır.
Uzlaşma kapsamında tahsil edilecek tasarruf teşvik kesintisi ile katkı payını tahsil eden tasarruf teşvik kesintisi, işveren katkı payı ve bunların neması işçiye ait bir hak olsa da; yasa gereği, işverenden tahsil yükümü Sosyal Sigortalar Kurumuna ait olmakla, Kurum tarafından tasarruf teşvik kesintisinin uzlaşma kapsamında tahsiline başlanmış olması halinde işverenin yükümlülüğünün devam ettiğinden söz edilemez. Aksi halde, belediyelerin aynı borç sebebiyle mükerrer şekilde sorumluluğuna gidilmiş olacaktır. Hal böyle olunca, 5393 sayılı Kanunu"n 5. maddesi kapsamında uzlaşma kapsamına alınan tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarından sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumu ve Hazineye ait olduğu kabul edilmelidir. Böylece belediyelerin sorumluluğunda bulunan tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarının uzlaşma kapsamına alınan borç miktarı kadar sorumluluğu ortadan kalkacağından husumetin de Hazineye yöneltilmesi gerekecektir.
Hazinenin ise, belediyelere ait tasarrufu teşvik kesintisi, katkı payı ve nema alacaklarına ilişkin borçlarını yapılan uzlaşma kapsamında davalı belediyenin genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylarından her ay taksitler halinde kesilmek suretiyle S.S.K."na ödemesi halinde, ödediği miktar kadar sorumluluğun Sosyal Güvenlik Kurumuna ait olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Yukarıda belirtilen kanuni ve hukuksal gerekçeler ile özellikle dairece benimsenen Hukuk Genel Kurulu kararları uyarınca, dava konusu tasarrufu teşvik ve nema alacaklarından 5393 sayılı Kanun"un 5. maddesi anlamında uzlaşma yoluna giden belediye ve kamu kuruluşu işverenleri açısından sorumluluğun Hazine Müsteşarlığında olduğu kabul edilmelidir. Anılan kanun uyarınca uzlaşma yoluna gitmeyen belediye işyerleri ile diğer kamu ve özel sektör işyerleri için davalı işverenin sorumluluğu devam etmektedir. Somut olayda, davalı işveren ile Hazine Müşteşarlığı arasında uzlaşma yapılmamıştır. Bu durumda, davaya konu alacak yönünden Hazine Müşteşarlığının sorumluluğundan söz edilemez. Hal böyle olunca, davanın, Hazine Müşteşarlığı yönünden reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usül ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.