22. Hukuk Dairesi 2012/17590 E. , 2013/5424 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
AVUKAT ...
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma, genel tatil, yıllık izin, ücret, prim ile mobing nedeniyle tazminat alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili müvekkilinin 12.02.2007-31.05.2010 tarihleri arasında 600.00 TL ücretle kasiyer olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığını ücretlerinin ödenmediğini, çalışanların sürekli olarak hakaret, küfür ve tacize maruz kaldıklarını, yaptıkları işlerin sürekli eleştirildiğini, eleştirilerin eleştiri boyutunu aşıp hakaret ve küfre dönüştüğünü, şirketin bir ortağı tarafından her elemana lakap takıldığını, duygusal saldırı (mobing) uygulandığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, Mayıs ayı ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ve mobing sebebi ile tazminat alacağının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, taleplerini bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah ederek artırmıştır.
Davalı vekili, talep edilen alacakların zaman aşımına uğradığını, davacının davalı şirkete ait işyerinde 12.05.2007-29.05.2010 tarihleri arasında asgari ücret ile çalıştığını, iş sözleşmesinin devamsızlık sebebiyle işverence haklı olarak feshedildiğini, fazla mesai yaptırılmadığını, genel tatil ve hafta tatili günlerinde çalıştırılmadığını, ücret alacaklarının tam olarak ödendiğini, yıllık izinlerinin kullandırıldığını, işyerinde prim uygulaması bulunmadığını, şirketin ortağı ve yetkililerinin davacı ve arkadaşlarına yönelik dava dilekçesinde belirtilen türden söz ve eylemleri olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının davalıya ait işyerinde 12.05.2007-31.05.2010 tarihleri arasında 1115 gün süre ile kasiyer olarak çalıştığı, davacının zam yapılması talebi ile fazla çalışma ücretlerinin ödenmesi için davalı işverenle görüştükleri, taleplerinin kabul edilmeyerek iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından sonlandırıldığı, işverence feshin haklı sebeple yapıldığının kanıtlamadığı, bu sebeple davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, 24 günlük yıllık iznin kullandırıldığının veya ücretinin ödendiğinin davalı tarafça ispat edilemediği, fazla çalışma yapıldığı, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığı ancak ücretlerinin ödenmediği, 62,59 TL ücret alacağı bulunduğu,davalı işverenin iş ilişkisinin devamı sırasında davacıya ""koca popolu"" şeklinde hitaplarda bulunduğu ayrıca davacının yokluğu sırasında da işyerinde çalışanlara davacı için ""arkadaşınızın g...ü patladı"" şeklinde beyanlarda bulunduğu, söz konusu beyanların duygusal saldırı ve hakaret kapsamında kaldığı, mobing sebebiyle tazminat ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı kanuni süresi içinde taraflar temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.İşçinin ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği, ihbar tazminatına ve mobing sebebiyle tazminata hak kazanıp kazanmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu"nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine 4857 sayılı Kanun"u da, 5953 sayılı Basın İş Kanunu"nun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.
Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.
İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.
Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir.
4857 sayılı İş Kanununun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir.
Somut olayda, davacının, davalıya ait işyerinde 12.05.2007-31.05.2010 tarihleri arasında 1115 gün süreyle kasiyer ve mağaza elemanı olarak çalıştığı, çalışma saatlerinin düzenlenerek vardiyaya dönüştürülmesi ve ödenmemiş hakların ödenmesi konusunda görüşmek için işverenle görüşüldüğünde, hakaret edilerek işten kovulduğunu ileri sürdüğü, davalının, davacı ve diğer arkadaşlarının 29.05.2010 tarihinde davalı işverenden zam istediklerini, davalı işveren yetkilisinin de çarşının durumu ortada, sabredin dediğini, bunun üzerine davacı ve arkadaşlarının yok sabretmiyoruz, aksi taktirde bırakacağız dediklerini ve 31.05.2010 günü mesai saati bitiminde işyerini toplu olarak terk ettiklerini, 01.06.2010 tarihi ve sonrasında işyerine gelmediklerini, 01.06.2010, 02.06.2010 ve 03.06.2010 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz olarak işyerine gelmemeleri sebebiyle tutanak tutulduğunu, 03.06.2010 tarihli ihtarname ile davacının işe davet edildiğini, ancak davacının hiçbir haklı gerekçesi olmamasına rağmen işyerine gelmediğini iddia ettiği anlaşılmıştır. İşverenin maaş ve mesai saatleri ile ilgili görüşmede davacı ve arkadaşlarını hakaret ederek kovduğuna dair birbirine tanıklık eden ve işverene karşı davası olan davacı tanık beyanlarından başka delil olmadığı, bu durumda, iş sözleşmesinin davacı işçinin işverence işyerinden kovularak işverence haksız olarak feshedildiği olgusunun ıspatlanamadığı ortadadır. Ancak yapılan yargılama sırasında davacının fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı olduğu tesbit edilmiş olup, bu alacakların ödenmemiş olması, iş sözleşmesinin işçi tarafından 4857 sayılı Kanun"un 24/II. maddesince haklı sebeple feshedilmesi şartlarını oluşturur. İşverence tutulan devamsızlık tutanakları işçinin haklı sebeple iş sözleşmesini feshettiği tarihten sonra tutulduğundan bu tutanaklara itibar edilmesi mümkün değildir. İş sözleşmesinin işçi tarafından haklı olarak feshedilmesi halinde ise ihbar tazminatı ödenmez. Hal böyle olunca, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından fazla çalışma va ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshedildiği kabul edilerek ihbar tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
Öte yandan, davacı, işyerinde işveren yetkililerince hakaretler edilerek psikolojik baskıya maruz kaldığını iddia ederek tazminat talebinde bulunmuş, mahkemece davacı tanıklarının beyanlarına dayanılarak talebin kabulüne karar verilmiş ise de, davacıya işverence hakaret edildiğine ve lakaplar takıldığına dair işverene karşı davası olan davacı tanıklarının beyanlarından başka delil bulunmadığı, davalı tanıklarınında bu olayları doğrulamadıkları, davacının psikolojik olarak yıprandığına dair doktor raporu gibi belgede sunulmadığı dikkate alındığında, hizmet sözleşmesinin devamı içerisinde davacının psikolojik tacize maruz kalıp kalmadığı, davalı işverenin psikolojik taciz sayılabilecek nitelikte hangi tarihte ne şekilde söylem ve eylemlerinin bulunduğu, varsa davacının psikolojik sorunları ile davalının eylem ve söylemleri arasında illiyet bağı olduğu hususlarının teredddüde yer olmayacak şekilde ortaya konulmadığı, mobing sebebiyle talep edilen tazminatın şartlarının oluşmadığı düşünülmeden, bu talebin reddedilmesi gerekirken hatalı yorum ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.03.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.