Esas No: 2021/12011
Karar No: 2022/3312
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12011 Esas 2022/3312 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12011 E. , 2022/3312 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk DereceMahkemesi: ... 17. İş Mahkemesi
Dava, rucüan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı kurum vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket çalışanlarından ... 'nun 22/02/2012 tarihinde iş kazası sonucu vefat ettiğini, SGK tahkikatıyla davalının kusurlu ve sorumlu olduğunun belirlendiğini, sigortalı hak sahipleri tarafından davalı aleyhine ... Anadolu 3. İş Mahkemesi 2012/241 E. Sayılı tazminat davası açılıp, aldırılan kusur raporuyla davalının %70 oranında kusurlu olduğunun tespit edilip, temyizden feragat ile kesinleştiğini, sigortalının hak sahiplerine kurumca toplam 292.918,21 TL ilk peşin değerli gelir bağlandığını, 363,00 TL cenaze gideri ödendiğini belirterek, kusur miktar yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere uğranılan kurum zararından şimdilik 8.798,43 TL 'nin, gelirin onay, masraf ve ödemelerin ödeme tarihinden yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı adresine göre davanın yetkili mahkemede açılmadığını, olayda işverenin kusurlu ve sorumlu olmadığını, iş güvenliğine ilişkin tüm tedbirlerin alındığını, olayın sigortalının kusuruyla oluştuğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince, “ davanın kabulü ile,
205.042,76 TL ilk peşin değerli gelir, 254,10 TL cenaze giderinin, gelirin onay, masraf ve ödemelerin ödeme tarihinden yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir.
Davacı kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu,
2-Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yapılan itirazın değerlendirilmediği,
3-Mahkeme kararının kuruma aleyhine olan yönüyle usule ve kanuna aykırı olduğu,
Gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
1-Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğu,
2-Mahkeme kararının davalı aleyhine olan yönüyle ortadan kaldırılması,
3-Bilirkişi raporuna yapılan itirazların mahkemece değerlendirmeye alınmadığı,
4-Müteveffanın gerekli iş sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerini almadığına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığı,
5-Müvekkil davalının tali kusurlu olduğu,
Gerekçeleri ve resen tespit edilecek gerekçelerle kararın kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini istemiştir.
B-BAM KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararı yerinde bulunarak istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı Kurum,aynı istinaf gerekçesiyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dava; 22.02.2012 tarihinde davalı işyerinde çalışmakta iken maruz kaldığı iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ve cenaze yardımından oluşan kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 21. maddesidir.
Sosyal Güvenlik Kurumunun sigortalı veya onun hak sahiplerine yaptığı ödemeler nedeniyle işverene başvurabilmesi ve iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin sorumluluğu,5510 sayılı Kanunun 21/1. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre, “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.”21. maddede düzenlenen Kurum alacağının hukuki niteliği, kanundan doğan basit rücu alacağıdır. Sosyal Güvenlik Kurumu, Anayasa ve yasalarla kendisine verilen görev kapsamında sosyal risklere maruz kalanlara yardımları yapacak ancak kusurlu davranışı ile sebep olanlardan 21. madde kapsamında rücu edebilecektir.
5510 sayılı Kanunun 12/1. maddesine göre işveren, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır. 21. maddede düzenlenen işverenin sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Borçlar Kanununda düzenlenen kusursuz sorumluluk hallerinin Kurumun rücu alacağında uygulama alanı yoktur. Kurumun işverene rücu hakkının doğması için iş kazası veya meslek hastalığının işverenin kastı veya iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmiş olması gerekir. Kasıt; iş kazası veya meslek hastalığına, işverenin bilerek ve isteyerek, hukuka aykırı eylemiyle neden olması hâlidir (SSİY m. 45). İş kazası veya meslek hastalığı işverenin, sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi sonucunda oluşmuşsa yine işvereni Kuruma karşı sorumlu hâle getirir. Mevzuat; yasal olarak yürürlüğe konulmuş ve yürürlüğünü muhafaza eden, sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği alanında, yasa koyucu ile yasa koyucunun yürütme veya idareye verdiği yetki sonucu, bu organlarca kabul edilen genel, objektif kural veya hükümlerin tümüdür (SSİY m. 45).
Temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınan kişilik değerlerinin başında bireyin vücut bütünlüğünün dokunulmazlığı gelmektedir. İşverenin temel insan haklarından olan işçinin vücut bütünlüğünü korumak üzere teknolojik gelişmelerin sağladığı imkân oranında gerekli tedbirleri almalıdır. Bu düzenleme ile işverenin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğine ilişkin mevzuatın kendisine yüklediği, objektif olarak mümkün olan tüm tedbirleri alma yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve bu nedenle iş kazası veya meslek hastalığı şeklinde sosyal sigorta riskinin gerçekleşmesi halinde, kusur esasına göre meydana gelen zararlardan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı rücuan sorumlu olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla, işverenin ve üçüncü kişilerin iş kazasındaki kasıt veya kusurunun tespiti amacıyla; iş kazasının oluşumuna ilişkin maddi olguların eksiksiz biçimde saptanması, sorumluluğu gerektiren her koşulun, kendi özelliği çerçevesinde araştırılıp irdelenmesi, işveren ve diğer ilgililerin kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi gerekir.
Eldeki davada, karara dayanak olan kusur raporunda,davalı işveren şirketin %70,kazalının %30 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği şirket müdürü ... ... ile ilgili bir değerlendirmenin yapılmadığı,öte yandan Gölbaşı Asliye Ceza 2012/ 445 E. 2013/ 189. K. sayılı dosyasında ise işveren sıfatıyla ... ...’ın tali kusurlu olduğundan bahisle 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Verilen bu ceza hükmü kesinleşmiş olmakla ve mahkumiyet yönünden kesinleşmiş maddi olgudan bahsetmek mümkün olmamakla birlikte,açılan rücu davasındaki talebin,teselsüle dayalı olması nedeniyle,Mahkemece,... ’ın meydana gelen iş kazası nedeniyle şahsi kusurunun olup olmadığının irdelendiği yeni bir kusur raporunun bilirkişi heyetinden alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
O hâlde, hükmü temyiz eden davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.