10. Hukuk Dairesi 2018/6769 E. , 2020/1582 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile davalılardan Maliye Bakanlığı vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davalılardan Maliye Bakanlığı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Davaya konusu uyuşmazlık, ihale konusu iş nedeniyle Kuruma yapılan bildirim ve prim ödemesi esnasında 5510 sayılı Kanun"un 81/1-(ı) bendi kapsamında %5 oranındaki prim teşvikinden yararlanamayan davacı işverenin, bu hakka sahip olup olmadığı ve Kuruma yapılan bu ödemenin iadesinin gerekip gerekmediği hususunda olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 81. Maddesidir.
Anılan maddenin (ı) bendinde; “…Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. … ” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanunun 79. maddesinde Kurumun prim alma zorunluluğu ve ilgililerin de prim ödeme zorunluluğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf konusu olan prim tutarını davacıdan Kurumun tahsil ettiğine dair çekişme bulunmamaktadır. Aynı zamanda yasanın ifadesinde geçen “işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır.” Hükmü ile davanın Hazine’ye karşı açılması gerekeceği veyahut husumetin hazineye düşeceği sonucu çıkartılamaz. Zira 5510 sayılı Yasa kapsamındaki teşvik ile işverenin hissesine düşen tutarın beş puanlık kısmının Hazine’den karşılanmasına dair talep hakkı, davacı veya başka herhangi bir kimseye değil sadece davalı kuruma tanınmış olup, şartlar oluştuğunda Kurum istemi ile, kurumca faydalandırılan teşvik tutarları Hazinece karşılanır. Salt işverenlerin bu konuda Hazine’den doğrudan talep hakkı bulunmadığı gibi Hazinenin de işverenler bakımından yasal şartların varlığını araştırma ve değerlendirme yetkisi bulunmamaktadır. Teşvikten faydalandırılması gerektiğine dair yasal şartların oluşup oluşmadığına dair inceleme, değerlendirme, kabul etme ve reddetme yetkisi davalılardan Kuruma tanınmış olup, yersiz tahsil edildiği iddia edilen primlerin iade yükümlülüğünün primi tahsil eden Kurumda olduğu ve bu kapsamda davalı hazineye husumetin düşmeyeceği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
27.03.2018 günlü 30373 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 17. maddesi ile prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanabileceği halde yararlanmayan işverenlere belirlenen şartlarda prim teşviki, destek ve indiriminden istifade etme imkânı tanınmıştır. Ek 17. maddede aynen; “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yılsonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır." şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Mahkemece, yargılama aşamasında yürürlüğe giren yeni yasa gereğince öncelikle, davacı vekiline, Kuruma 5510 sayılı Yasanın ek 17. Maddesi kapsamında dava konusu istemi ile ilgili olarak başvuru yapması için önel verilmesi, sonucuna göre, davalı Kurumun başvuruyu kabulü halinde davanın konusuz kalacağının dikkate alınması, aksi halde ise, işin esasına girilerek davacının istemi ve Kurumca yapılan işlemlere göre inceleme ve sonucuna göre değerlendirme yapıldıktan sonra, bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı ve davalılardan Maliye Bakanlığı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.