Esas No: 2020/7987
Karar No: 2022/3326
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2020/7987 Esas 2022/3326 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2020/7987 E. , 2022/3326 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : ... 6. İş Mahkemesi
Dava, 5434 sayılı Kanun kapsamında bağlanan emekli aylığının kesme işleminin iptali ve emekli aylığının yeniden ödenmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının devlet memurluğu görevinden emekli olduktan sonra 16/03/2018 tarihinde Osmangazi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nda 4/a kapsamında çalışmaya başladığını, maaşından destek primi kesilerek Kuruma ödendiğini ancak davalı Kurumun yeniden çalışmaya başladığı gerekçesiyle aylığını iptal ettiğini ve ödenen aylıkları geri isteyip emekli aylığı ödemesini ve sağlık hizmetlerinden faydalanmasını durdurduğunu, davacının 5335 sayılı kanunun 30. maddesinde belirtilen işyerleri kapsamında kamu işçisi olmadığını, çalışmaya başladığı işyerinin Medeni Kanun hükümlerine göre kurulan özel hukuk vakıf tüzel kişisi ve işyeri olduğu, Kurum işleminin Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, emsal kararlar ve TMK hükümleri karşısında açıkça hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davalı Kurumun 15/08/2018 tarih ve 10563630 sayılı işleminin iptali ile 2018 yılı Ağustos ayından itibaren ödenmesi gereken emekli aylıklarının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı Kurumun 5335 sayılı Kanunun 30. maddesinin 2. fıkrası gereğince işlem yaptığını, Kurum işleminin yerinde olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. borcuna davacının itirazda bulunması üzerine Kurum tarafından reddine karar verildiği, davacı işverenin çalıştırdığı kişileri sigortalı bildirmediği ya da prime esas kazancını eksik bildirdiği takdirde fiilen çalıştırmadığı tespit edilen işverenlerin destekten yararlanmasının mümkün olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesince,”... Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kamu kurumu olduğu, davacının emekli olduktan sonra 5335 Sayılı 30/2. maddesinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarında çalıştığı, bu şekilde kurum işlemin hukuka uygun olduğu...”gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının emekli statüsünde olduğunu, SGK'nın asli görevinin de her vatandaşın sağlık güvencesinden yararlandırılması olduğunu, davacının bu haktan yararlanmasının kamu veya özel hukuk tüzel kişiliğinde çalışmasına bağlı bulunmadığını, davacının çalıştığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının kamu kurumu vasfında olmadığını, davacının herhangi bir faaliyeti için huzur hakkı almadığını ve özel hukuk tüzel kişisi olan vakıf çalışanı olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı Kurum vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, ” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı ... vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile Kurum işleminin yerinde olduğu belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesince kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep olunmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELEMESİ:
Görev konusu, kamu düzeni ile ilgili olup, mahkemelerce yargılamanın her aşamasında re’sen ele alınması gereken bir husustur.
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununun 1’inci maddesiyle; Maliye Bakanlığı’na bağlı olmak ve bu Kanunda yazılı emeklilik işlerini görmek üzere ...’da, tüzel kişiliğe sahip Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı kurulmuş ise de, 20.05.2006 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 43’üncü maddesiyle, 5434 sayılı Kanunun bazı maddeleri yürürlükten kaldırılmış, devredilen kurumlar ve devre ilişkin hükümler içeren geçici 1’inci maddesiyle de, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı, hiç bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla, görevleri ile birlikte, 1’inci maddeye dayanılarak kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip Sosyal Güvenlik Kurumu’na devredilmiştir.
Anayasanın 125'inci maddesinin birinci fıkrası ile, "idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır"; ve yine Anayasa'nın 37'nci maddesi ile "Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz". Anayasanın 125'inci maddesinde yer verilen kural, yönetimin/idarenin kamu hukuku ya da özel hukuk alanına giren tüm eylem ve işlemlerini kapsamaktadır.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un geçici 4’üncü maddesinde; “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre; aylık, tazminat, harp malûllüğü zammı, diğer ödemeler ve yardımlar ile 08.02.2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre ek ödeme verilmekte olanlara, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanunda kendileri için belirtilmiş olan şartları haiz oldukları müddetçe bunların ödenmesine devam olunur. Ancak, 5 ilâ 10 yıl arasında fiili hizmet süresi olan iştirakçilerden dolayı dul ve yetim aylığı almakta olanların, aylık ve diğer ödemeleri, bu Kanunun 32 nci, 34 üncü ve 37 nci maddelerindeki şartları haiz oldukları müddetçe devam edilir... Bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dâhil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılır ve bu maddenin uygulanmasında mülga 2829 sayılı Kanun hükümleri ayrıca dikkate alınır.” hükmü öngörülmüştür.
Öte yandan, “Uyuşmazlıkların çözüm yeri” başlığını taşıyan; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 134’üncü maddesinde, bu Kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıkların, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 01.10.2008 günü yürürlüğe giren 101’inci maddesinde de, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan durumlarda, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği hüküm altına alınmıştır.
İş mahkemeleri, esas olarak iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasından kaynaklanan bireysel ve toplu hak uyuşmazlıklarını çözmek üzere, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununa dayanılarak kurulmuştur.
Bu kapsamda Sosyal Güvenlik Kurumu'nun prim ve diğer alacaklarının hesaplanması, sigortalı olma hakkının kazanılması ya da kaybedilmesi, işçilik alacaklarının belirlenmesi gibi kendi içinde bütünlük ve uzmanlık gerektiren konular bu mahkemelerin görev alanına girmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, idari nitelikteki bir davanın hukuk mahkemesine açılması durumunda izlenecek sürece ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanununda birbirini tamamlayan düzenlemeler yer almaktadır. 6100 sayılı Kanunun 114. maddesinde, yargı yolunun caiz olması durumu, dava koşulları arasında sıralanmış, 115. maddesinde, dava koşulu eksikliğini saptayan mahkemece davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiştir. 2577 sayılı Kanunun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ile idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan zarar görenlerce açılan tam yargı davaları idari dava türleri olarak sıralanmış, 9. maddesinde, çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girmesine karşın, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi durumunda, bu konudaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren 30 gün içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz yargı makamına başvuru tarihinin, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edileceği, adli yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, anılan 30 günlük süre geçirilmiş olsa da idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabileceği bildirilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığı altında yapılan değerlendirme sonucu; 5510 sayılı Kanunun geçici 4'üncü maddesi gereğince, 5434 sayılı Kanun kapsamında bağlanan aylığın kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ve emekli aylığının yeniden bağlanması istemine ilişkin eldeki uyuşmazlığın çözümünde; 5434 ve 5335 sayılı Kanun hükümleri uygulanacak olup, 506 veya 5510 sayılı Kanunların uygulama yeri bulunmadığından, sözü edilen 134 ve 101’inci madde hükümlerine göre sınırlı yetki ile donatılmış iş mahkemeleri görevli olmayıp, bu tür davaların idari yargının görev alanı içerisinde olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurularak, yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece hatalı değerlendirme sonucu, işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.