
Esas No: 2017/3324
Karar No: 2020/1580
Karar Tarihi: 25.02.2020
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2017/3324 Esas 2020/1580 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, eksik hesaplanan yaşlılık aylığı miktarının tespiti ile fazla ödenen primlerin iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, hükümde belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 16.10.2012 tarihli karar, Dairemizin bozma ilamı ile özetle sigortalılık sürelerinde ihtilaf bulunmayan davacı hakkında, öncelikle, Kurumdan başlangıçtan itibaren davacıya ay be ay ödenen aylıklarla, bağlanan aylıkta esas alınan tüm verileri içeren davacının tahsis dosyasının celbi, davacının farklı Sosyal Güvenlik Kurumları kapsamında geçen sigortalılık süreleri gözetilerek, yukarıda zikredilen yasal düzenlemeler kapsamında basamak tespitinin yapılması, bu çerçevede, basamak intibakı sonucu oluşacak prim borcunun varlığı Kurumdan sorularak belirlenmesi, fazla ödenen primlerin anılan borcu karşılayıp karşılamadığı ve bu çerçevede davacıya iade edilmesi veya davacı tarafından yatırılması gereken tutarın bulunup bulunmadığının belirlenmesi, prim borcunun varlığı halinde usul ekonomisi yönünden yargılamanın devamı sırasında davacıya, belirlenen prim borçlarını ödemesi için süre verilmesi, prim borcunun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren intibak sonucu belirlenen basamak üzerinden yaşlılık aylığı tahsisinin gerektiği göz önüne alınarak, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda alanında uzman bilirkişi ya da bilirkişi heyetinden başlangıçtan itibaren olması gereken ve basamak intibakı sonucu olması gereken aylık miktarının tespiti yönünden denetime elverişli rapor alınıp irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gereğine işaret edilerek bozulmuştur.
Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)
Eldeki davada ise bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden bahsedilmesi mümkün değildir.
Mahkemece, bozma sonrası aldırılan hesap raporunda, uyulan bozma ilamı ile 12. Basamaktan yukarıya çıkamayacağı belirgin olan davacı hakkında 01.07.2006 tarihinden itibaren 13. 01.07.2008 tarihinden itibaren de 14. Basamağın esas alınarak hesap yapılıp yapılmadığı hususunda açıklık bulunmadığı gibi, davacı hakkında fazla prim ödemeleri bakımından 5.298,56 Tl’nin hangi gerekçe/gerekçelerle 1.118,47 TL’ye düştüğü hususu da net değildir. Diğer taraftan, davacı hakkında davalı Kurumca 2011 yılında yapılan karar ile intibak işlemlerinin gerçekleştirildiği anlaşılmakta ise de, ilk aylığın hangi tutara yükseltildiği hususu da netleştirilmemiş olup, bu konuda alınan raporda Kurum verileri ile Kurumdan ayrılma yönleri bakımından açıklama ve karşılaştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle kurumca yapılan intibak işleminin ayrıntıları ile ilk aylığın belirlenmesi ve davacı hakkında fazla prim ödemesinin intibak işlemleri dolayısıyla mı yoksa davacının 30.07.2008 tarihinde yaptığı yapılandırma farkından mı kaynaklandığı hususu netleştirildikten sonra ilk aylık bakımından yapılacak belirleme ile infaza uygun şekilde bir karar tesisi gereği gözetilerek, uyulan bozma ilamı kapsamında mevzuata uygun şekilde denetime elverişli bir rapor/ek rapor alındıktan sonra bir karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında, ilk bozmamız çerçevesinde uygun bir hesap raporu aldırılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 25.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.