14. Hukuk Dairesi 2016/12787 E. , 2019/5048 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 03.11.2010 gününde verilen dilekçe ile yargılamanın yenilenmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 28.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve asli müdahil tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ipoteğin kaldırılmasına dair verilen karara karşı yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinden ...’un taşındıktan dört ay sonra yeni adresini ... Kaymakamlığı Tapu Sicil Müdürlüğüne acele posta servisi (APS) yoluyla bildirdiğini, davalının müvekkillerine 21.02.2008 tarihinde ipoteğin kaldırılması davası açtığını, müvekkilerinin güncel adresini isteyen mahkemenin tapu müdürlüğüne yazdığı müzekkereye verilen cevapta eski adreslerinin bildirildiğini ve müvekkilerine tüm tebligatların Tebligat Kanununun 35. maddesine göre usulsüz olarak yapıldığını belirterek müvekkilleri aleyhine kurulan hükmün kaldırılıp yargılamanın yenilenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve asli müdahil temyiz etmiştir.
Tebligat Kanununun 35. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, gerçek kişilerle ilgili olarak, muhatabın kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmasından sonra, eğer bu kişi adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecbur olduğu; adresini değiştiren kişinin yeni adres bildirmemesi ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshasının eski adrese ait binanın kapısına asılacağı ve asılma tarihinin tebliğ tarihi sayılacağı hükmüne yer verilmiş; bu hükme göre, tebligat yapılabilmesi için öncelikle, mahkemece aynı adrese usulüne uygun olarak en azından bir kere tebliğ yapılabilmiş olması bu şarta ilave olarak, muhatabın adres kayıt sisteminde herhangi bir adresinin de bulunmaması gerekir. Tarafın tüzel kişi olması halinde ise adresinin ilgili ticaret sicil memurluğundan araştırılması gerekmektedir.
Somut olaya gelince; yargılamanın yenilenmesine konu edilen (Kapatılan) Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/59 esas sayılı dosyasında, davalılar ... ve ...’e dava dilekçesi tebligatının “... Mah. ... Sok., No:11, .../...” adresine çıkarıldığı, tebliğ memurunca “yapılan tahkikatta muhatabın adresinden adres bırakmadan çıkmış olduğu...” şerhi ile mahalline iade edildiği, 09.10.2007 tarihli duruşmada, mahkemece davalıların güncel adreslerinin bildirilmesi için verdiği ara karara istinaden ... Kaymakamlığı Tapu Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta, davalıların adreslerinin “... Mah. ... Sok., No:11, .../...” olarak bildirilmesiyle davalılara, dava dilekçesi ile gerekçeli karar tebligatları Tebligat Kanununun 35. maddesine göre aynı adreslerine tebliğ edilmiştir.
Bu nedenle, davalılara usulüne uygun olarak gerekçeli karar tebligatı yapılmamış olduğundan maddi hukuk yönünden kesinleşmiş bir karar bulunmayıp istemin, yargılamanın yenilenmesi olarak değil; temyiz talebi olarak kabulü ile işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
Mahkemenin 18.03.2008 tarihli ipoteğin kaldırılması kararından sonra yargılamanın yenilenmesini isteyen ..., ... Tapu Müdürlüğü tarafından güncel adresinin mahkemeye kasıtlı olarak bildirilmemesi sebebiyle kurumun ilgili çalışanlarını Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet etmiş, savcılığın ilgililer hakkında soruşturmanın yapılabilmesi için Beyoğlu Kaymakamlığı’ndan 4483 sayılı Kanuna istinaden istediği soruşturma izni, 21.02.2011 tarihinde verilmiştir.
Tapu Müdürlüğünde hizmetli olarak görev yapan ... ... hakkında 5237 sayılı TCK’nın 257/2. maddesindeki “görevi kötüye kullanma suçu”ndan Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığınca 25.07.2011 tarihli iddianamenin kabulüyle yargılamaya başlanmış, sanık beyanında, “…evrak kayıt memuru olmadığı için tebliğ evrakının kendisinin almış olduğunu, sonrasında evrakı kayıt memuruna zimmetsiz teslim ettiğini, o nedenle evrakın kendi üzerinde göründüğünü ancak müştekinin evrakını kasten kaybetmediğini...” belirterek yargılama sonunda 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5237 Sayılı TCK’nın 51/1-a ve b maddesi gereğince hükmün ertelenmesine dair verilen karar 23.05.2012 tarihinde kesinleşmiştir.
Davalılardan ...’un diğer davalı ile güncel adresi olan “... Mah. ... Sok. No: 37/8 ...” adresini, acele posta servisi yoluyla ... Kaymakamlığı Tapu Sicil Müdürlüğüne 04.12.2006 tarihinde bildirdiği ortada olup davalıların güncel adresi mevcutken başka adreslerinin bulunmadığından bahisle eski adreslerine dava dilekçesi ile gerekçeli karar tebligatlarının Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapılması doğru değildir.
O halde mahkemece, karara ilişkin 01.08.2008 tarihli kesinleşme şerhinin kaldırılması, davacı ... ve asli müdahil ...’e (yargılamanın yenilenmesi talep edilen ipoteğin kaldırılması davasının davalılarına) usulüne uygun şekilde dava dilekçesi tebliğ edilip taraf teşkili sağlarak savunmalarının alınmasıyla davanın esası hakkında bir hüküm kurulması ve gerekçeli karar tebligatının da usulüne uygun olarak yapılması gerekirken bu hususlar gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı ve asli müdahilin temyiz itirazlarının kabulü ile (Kapatılan) Beyoğlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/59 Esas; 2008/134 Karar sayılı dosyasında verilen 01.08.2008 tarihli kesinleşme şerhinin kaldırılarak hükmün BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.