
Esas No: 2021/8514
Karar No: 2022/3418
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/8514 Esas 2022/3418 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/8514 E. , 2022/3418 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :... 4. İş Mahkemesi
Davacı, 154 günlük yurtdışı borçlanmasının geçerli olduğunun tespitini, yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile aksi yöndeki kurum işleminin iptalini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, müvekkilinin, yurt dışı hizmet borçlanması yapmak için kuruma müracaat ettiğini, ancak davalı kurumun 31/12/1997-02/09/2008 dönemini borçlandırarak 03/06/1992-27/03/2015 tarihleri arasındaki ikamet süreleri dahil sigortalılık süresi bulunmasına rağmen 03/06/1992-31/12/1997 ve 03/09/2008 tarihinden sonraki dönemleri için borçlanmayı kabul etmediğini, davacının 01/12/2016 tarihinde kuruma başvurarak 03/06/1992-31/12/1997 ve 03/09/2008 tarihinden sonraya mal edilmek üzere 500 gün borçlanma talebinde bulunduğunu hizmet karşılığında 8.800 TL tutarı beyan usulü ile kurum hesabına yatırdığını, ayrıca 541 günlük askerlik borçlanması yaptığını ve kuruma bedelini yatırdığını, 06/12/2016 tarihinde tahsis talebinde bulunduğunu ancak kurumca eksik gün gerekçe gösterilerek talebin reddedildiğini, halbuki davacının toplam 4584 günlük hizmetinin bulunduğunu, kuruma verdiği hizmet belgesinden de yüzde 80-100 oranında malul ve çalışma gücü kaybının bulunduğunun anlaşıldığını, bu durumda 3600 günlük hizmetin bulunması ve yüzde 40'ın üzerinde iş gücü kaybının bulunması, 15 yıllık sigortalılık süresinin bulunması koşulları ile 5510 sayılı kanunun 28. md. göre davacıya emekli aylığı bağlanmasının gerektiğini belirterek, davanın terditli olduğu da dikkate alınarak, reddedilen dönemde yurt dışı borçlanması yapabileceğinin ve borçlanma bedelinin ödendiği dikkate alınarak tahsis talep tarihini takip eden 01/01/2017 tarihinden itibaren 5510 sayılı kanunun 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini, bu talebin haklı görülmemesi halinde davacının SSK hizmetleri de dikkate alınarak Hollanda mercilerince onaylanan sağlık raporları kapsamında tahsis talep tarihinden itibaren her halükarda 5510 sayılı kanunun 28. md. yer alan özür ve sakatlıktan dolayı yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile kurum işleminin iptalini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili, davacının 06/12/2016 tarihli talebinin 5225 gün prim ödeme gün sayısı şartını sağlamadığı tespit edildiğinden bahisle reddedildiğini, kurumca yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu beyanla, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
"1-Davanın kabulü ile ;
Davacı 66532263306 T.C. kimlik numaralı ...'ın Hollanda ülkesinde Türk vatandaşı olarak ve malüllük aylığı bağlandığı tarihe kadar geçirdiği sürelere ilişkin 01.12.2016 tarihinde ödediği 8.800,00 TL karşılığı 154 günlük borçlanmasının geçerli olduğunun tespiti ile,
Davacının 06/12/2016 tarihli tahsis talep tarihi itibarıyle 506 sayılı yasanın geçici 81/B-e bendine göre 48 yaş 5225 gün ödenmiş prim gün sayısı şartlarına taşıması sebebiyle 01/01/2017 tarihinden itibaren davacıya 5510 sayılı yasanın 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine,
Aksi yöndeki kurum işleminin iptaline" karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
"1) Davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine" karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davanın reddi gerektiğini beyanla davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanunun 5. maddesi; “Madde 5 – (Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/79 md.) Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır.
Sosyal güvenlik kanunlarına tabi hizmetleri olanların, borçlandıkları gün sayısı, prim ödeme gün sayıları ile ilgili hizmetlerine katılır. Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülen tarihtir.
(Ek fıkra: 17/4/2008-5754/79 md.) (Değişik fıkra:17/7/2019-7186/10 md.)Yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.
(Ek fıkra: 17/4/2008-5754/79 md.) Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz.(Ek cümle: 10/9/2014-6552/29 md.) Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.
(Ek fıkra:17/7/2019-7186/10 md.) Türkiye’deki sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki sürelerin borçlandırılması hâlinde bu süreler 5510 sayılı Kanunun 41 inci maddesinde yer alan hükümler esas alınarak Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinden, Türkiye’de sigortalılık yok ise borçlanma tutarının tamamen ödendiği tarihten geriye götürülen sürelere ait ilgili aylara mal edilir.” düzenlemesini içerir.
Somut olayda; 20.08.1965 doğumlu davacının sigorta başlangıç tarihinin 09.01.1984 tarihi olduğu ve bu tarihten 24.05.1985 tarihine kadar 506 sayılı Kanun kapsamında Türkiye'de geçen 355 gün sigortalı çalışmasının bulunduğu, 10.01.2013 tarihinde yurtdışında bulunan hizmetlerini borçlanmak için davalı kuruma başvuruda bulunduğu, davalı kurum tarafından 31.12.1997-02.09.2008 tarihleri arasındaki 3842 gün karşılığında 40.104,33-TL borç tahakkuk işlemi yapıldığı, davacı tarafından 04.03.2014 tarihinde bu tutarın ödendiği, davacının reddedilen 03.06.1992-31.12.1997 ve 03.09.2008 tarihinden sonraki dönem için 500 günlük ek borçlanma yapmak istediği ancak kurum tarafından cevap verilmeden beyan usulüyle 8.800 TL'yi 01.12.2016 tarihinde ödediği, ayrıca 541 gün askerlik borçlanması yaparak yine aynı tarihte 9.504,29 TL ödediği, 06.12.2016 tarihinde tarafına 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması için tahsis talebinde bulunduğu ancak kurum tarafından davacıya 09.01.1984-02.09.2008 tarihleri arası toplam 4584 prim ödeme gün sayısı bulunduğu belirtilerek 5225 gün şartını yerine getirmediğinden tahsis talebinin reddedildiği, davacının 21.07.2003 tarihli ve 2003/3 sayılı İçişleri Bakanlığı kararı ile vatandaşlıktan çıkmasına izin verildiği ve Türk vatandaşlığından çıkma belgesini teslim aldığı 05.09.2003 tarihinde Türk vatandaşlığını kaybettiği ve yeniden İçişleri Bakanlığı'nın 09.02.2004 tarih ve 2-2004/8 sayılı kararıyla Türk vatandaşlığını kazandığı, davalı kurum tarafından 31.12.1997-02.09.2008 tarihleri arasındaki 3842 gün üzerinden düzenlenen borç tahakkuk cetveli detaylarında "çalışma ve işsizlik süreleri"ne ilişkin 31.12.1997-04.09.2003 tarihleri arasında 2045 gün ve 09.02.2004-02.09.2008 tarihleri arasında geçen 1643 gün olmak üzere toplam 3688 gün karşılığı olmak üzere 38.496,82 TL olarak bilahare değişiklik yapıldığı, bu döneme ilişkin ödemenin 3842 gün karşılığı olmak üzere daha önce 40.104,33-TL olarak davacı tarafından 04.03.2014 tarihinde ödenmiş olduğu, aradaki fark olan 154 günün davacı tarafından borç tahakkuku neticesinde karşılığı ödenen ancak vatandaş olmadığı döneme ait olması nedeniyle kurum tarafından bu sürenin dışlandığı anlaşılmaktadır.
Bölge Adliye Mahkemesi'nin kaldırma kararından sonra, kuruma yazılan müzekkere ile 154 günlük ödemenin hizmetten sayılıp sayılmadığının sorulması üzerine, davalı kurumca; sehven yapılan 154 günlük borçlanma bedeli olan 1.623,51 TL'nin düşüldükten sonra 650 gün karşılığı için 11.419,20 TL yerine 9.800,00 TL ödemesinin yeterli olacağının sigortalıya bildirildiği, sigortalının yapmış olduğu 500 günlük 8.800,00 TL ödemenin de sigortalının hizmetinden sayıldığı bildirilmiş, yazı ekinde yer alan hizmet cetvelinin incelenmesinde söz konusu 500 günlük sürenin daha önce borçlanma kapsamı dışında tutulan 01.01.1992-20.05.1993 tarihleri arasına hasredildiği görülmektedir. Kurum, 10.01.2017 tarih ve 13100156 sayılı yazısında ayrıca, Türkiye-Hollanda Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümleri gereğince malullük aylığının tek taraflı olarak bağlandığını, davacıya Hollanda sigorta merciince maluliyet aylığı bağlandığından bu talebin incelenemeyeceğinin belirtildiği görülmektedir.
Mahkemece, davacının sigortalılık süresinin toplam 5238 güne tekabül ettiğinden ve 506 sayılı Kanun'un geçici 81/B-e bendine göre yaşlılık aylığı bağlanma şartlarının oluştuğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de verilen hükmün eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyadaki tüm bilgi ve belgelerin tetkiki neticesinde; davacının Türkiye'de 09.01.1984- 24.05.1985 tarihleri arasında 506 sayılı Kanun kapsamında geçen sigortalı çalışmaları karşılığı 355 gün, askerlik borçlanması nedeniyle 05.06.1985-05.12.1986 tarihleri arasında 541 gün; kurum tarafından ihtilafsız olarak kabul edilen yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılması neticesinde "çalışma ve işsizlik süreleri"ne ilişkin 31.12.1997-04.09.2003 tarihleri arasında 2045 gün ve 09.02.2004-02.09.2008 tarihleri arasında geçen 1643 gün olmak üzere toplam 3688 gün; yine kurumca kabul edilen 01.01.1992-20.05.1993 tarihleri arasında geçen 500 günü bulunduğu; bu 500 günlük dönem yönünden kurum tarafından prim borcu hesaplanırken davacının sehven ödediği 154 günün prim karşılığının düşülmesi karşılığında hizmet cetveline yansıtıldığı, bu haliyle davacının toplam 5.084 prim gün sayısı bulunduğu, Mahkemece, 154 günün mükerrer olarak prim gün sayısına eklenmesi suretiyle 5.238 prim gün sayısına ulaşıldığı anlaşılmakla; 154 günlük prim yönünden yeniden değerlendirme yapılarak ve şartları oluştuysa süre verilerek davacının prim ödemesinin sağlanması ve sonucuna göre talep edildiği üzere davacının, yaşlılık aylığı ya da şartları oluşmadığı takdirde 5510 sayılı kanunun 28. md. yer alan özür ve sakatlıktan dolayı aylığa hak kazanıp kazanmadığı değerlendirilerek talepleri yönünden bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, ilk derece mahkemesi kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.