
Esas No: 2021/12434
Karar No: 2022/3362
Karar Tarihi: 10.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12434 Esas 2022/3362 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/12434 E. , 2022/3362 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
No : 2019/4349-2021/1712
İlk Derece
Mahkemesi : Kocaeli 1. İş Mahkemesi
No : 2017/44-2019/261
Dava, Kurum işleminin iptali ve 4/a sigortalılığı kapsamında yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9.Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ile davacının Bağ-Kur prim ödemesi olmadığı için Bağ-Kur hizmet süresinin öncelikle 04.04.2015 tarihli 6645 Sayılı Kanunun 56. Maddesi ile 5510 sayılı Yasa'ya eklenen ve 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. madde gereğince hizmet süresi olarak kabul edilmemesinin tespitine ve davacının 01.03.2011 sonrası, 4/a sigortalısı olma talebi dikkate alınarak tahsis talep tarihi olan 25.07.2015 tarihini takip eden 01.08.2015 tarihi itibariyle SSK sigortalılığından aylık bağlanması ve bağlanan aylıkların yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile gerçekleştirilen işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davanın kabulü ile, davacı ...'un 25/07/2015 tarihini takip eden aybaşı olan 01/08/2015 tarihinden itibaren 4A sigortalılığı kapsamında yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine, 01/08/2015 tarihinden itibaren bağlanacak olan yaşlılık aylıklarının yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istem ve dava hakkının saklı tutulmasına” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince “Davacının kurucu ortağı olduğu işyerinden 4/1-a sigortalısı gösterilmesinin yasal düzenlemeye göre yerinde olmadığı, ancak, l3.02.2011 tarih ve 6111 sayılı Yasanın 33. maddesine göre "bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir" hükmüne göre, bu işyerinden 01.03.2011-25.07.2015 tarihleri arasında yapılan sigorta bildirimlerinin 4/a sigortalısı olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu yöndeki ilk derece mahkemesi değerlendirmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
19.03.2019 tarihli kurum cevabında, davacının 4/a SSK primleri dışında 4/b kapsamında prim ödediği, prim gün sayısının 30.01.1992-31.12.1992 arasında 331 gün olduğunu, 5510 sayılı Yasanın 63. maddesine göre geçici 76. maddeden yararlanmak için herhangi bir prim ödemesinin bulunmadığı, 25.07.2015 tarihi itibariyle aktarma yapılmamış halde 4/a sigortalılık süresinin 5091 gün olduğunun bildirildiği anlaşılmaktadır.
Buna göre davacının Bağ-Kur primi ödemiş gün sayısının 30.01.1992-31.12.1992 arasındaki 331 gün olduğu, bunun dışında kendi isteği ile Bağ-Kur prim ödemesinin bulunmadığı, SSK hizmet süresinin de 5091 gün olduğu, davacının ilk işe giriş tarihinin l3.03.1988 olduğu, bu süreye 1985-1987 arasındaki askerlik süresi olarak borçlandığı 540 gün 18 aylık süre ile ilave edilerek başlangıç tarihi geri çekildiğinde, sigorta başlangıç tarihinin 01.09.1986 tarihi olduğu, buna göre, davacının 23.05.2002 tarihi itibariyle sigortalılık süresinin hesaplanacağı, 23.05.2002 tarihinden 01.09.1986 çıkarıldığında davacının sigortalılık süresinin 15 yıl 8 ay olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesinin bendine göre 23.05.2002 tarihinde; (Değişik: 23.5.2002 - 4759/3 md. YT. 01.06.2002)
f- (A) bendi kapsamında olanlar hariç sigortalılık süresi 13 (dahil) yıldan fazla 14 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 15 yıl 6 aydan fazla (dahil) 17 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmaları ve en az 5300 gün, Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler. hükmünü içerdiği,
Yasanın yürürlük tarihi olan 23.05.2002 tarihi itibariyle 15 yıl 8 ay sigortalılık süresini doldurmuş olması nedeniyle 25 yıllık sigortalılık süresi, 49 yaşını ve 5300 günlük prim ödeme gün sayısını doldurması halinde yaşlılık aylığına hak kazanacağı anlaşılmaktadır.
Davacının 05.11.1965 doğumlu olduğu ve talep tarihi olan 26.07.2016 tahsis talep tarihi itibariyle 49 yaşını doldurduğu, 26.07.2016 tarihi itibariyle aktarma yapılmamış haliyle 4 a sigortalılık süresinin 4551 gün olduğu, bu süreye 540 günlük askerlik süresi de ilave edildiğinde 4551+540= 5091 sigortalılık süresinin bulunduğu, 30.01.1992-31.12.1992 tarihleri arasındaki primi ödenmiş 331 gün Bağ-Kur hizmeti ile birlikte toplam 5091+331=5422 gün prim gün sayısının bulunduğu ve 5300 gün prim ödeme gün sayısı şartının da 25.07.2016 tarihinde yerine getirilmiş olduğu, 01.09.1986 tarihinden tahsis talebinde bulunduğu 26.07.2016 tarihine kadar 29 yıl süre geçtiği, 25 yıllık sigortalılık süresi şartının da yerine getirilmiş olduğu belirlendiğinden, bu hali ile ve yukarıda açıklanan gerekçeler ile davacının tahsis talep tarihi olan 26.07.2016 tarihini takip eden aybaşı olan 01.08.2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanabileceği değerlendirilmiş ve bu doğrultudaki ilk derece mahkemesi , kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır.
(Davacının tahsis talebinin 26/07/2016 olduğu , tahsis talebinin dosyada bulunduğu, takip eden aybaşı 01/08/2016 olmakla bu tarihten itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığı anlaşılmakla birlikte , bu tarih hatası yerinde düzeltilebileceğinden bu nedenle karar kaldırılmamıştır.)” gerekçesine dayalı olarak davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile yargılama esnasında alınan bilirkişi raporları doğrultusunda hüküm gerekçesinin kabul edilebilir olmadığı, yine dosya kapsamındaki bilirkişi raporunda davacının yaşlılık aylığına hak kazandığı tarihin 01.08.2016 tarihi olmasına rağmen ilk derece mahkemesi kararında 01/08/2015 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazanmış olduğunun tespit edildiği özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Uyuşmazlık; Kurum tarafından 25.03.2005-25.07.2016 tarihleri arasında 1067062.41 sicil sayılı Doğanlı Gıda Turizm İnşaat Mobilya Asfalt Madencilik Nakliye Sanayi Ticaret Limited Şirketi ünvanlı işyerince 4/a sigortalısı olarak bildirimi yapılan davacının, aynı işyerinde 06.01.2005 tarihinden itibaren Limited Şirket ortağı olması nedeni ile bu işyerinden davacı adına yapılan 4/a hizmetinin tamamının iptal edilmesi işleminin hukuka uygun olup olmadığıdır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 2., 1479 sayılı Yasa’nın 24.,25. ve 5510 sayılı Yasanın 4., 7., 53. ve Geçici 22. maddeleridir.
1-)Davacının 06.01.2005 tarihinden 5510 sayılı Yasa’nın yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihine kadar hizmet bildirimlerine yönelik olarak;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanaklarından olan 1479 sayılı Kanunun 24/I-d maddesine göre, “Limited Şirketlerin Ortakları” Bağ-Kur sigortalısı sayılmışlardır. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 4/b-3 maddesine göre de "Limited Şirketlerin Ortakları” aynı kapsamda sigortalı sayılmışlardır. Aynı Kanunun 53. maddesinde, "... 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler." hükmü düzenlenmiştir. Dairemizin yerleşmiş görüşlerine göre de, kural olarak limited şirket ortakları az sayıda olmaları nedeniyle kendi işini yapan kimse konumunda oldukları için, 1479 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/b ye tabi zorunlu sigortalı sayılırlar. Başka bir deyişle bunların ortağı oldukları limited şirketteki çalışmaları, hizmet akdine değil, vekâlet akdine dayalıdır ve 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/a kapsamında değerlendirilemez. Bu kuralın istisnası, Limited Şirket ortağı, başka işverenlere ait olan işyerlerinde hizmet akdine göre çalışmışsa, o takdirde 506 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/a kapsamında sigortalı sayılabilir.
2-)01.10.2008 tarihi sonrasında bildirimlerine yönelik olarak;
5510 sayılı Yasa'nın 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, sigortalı sayılırlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
5510 sayılı Yasanın Geçici 22. maddesinde yer alan “Bu Kanunun 4'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt bendinde belirtilen anonim şirketlerin kurucu ortaklarından daha önce 1479 sayılı Kanunun 24'üncü maddesine tabi olarak sigortalı olanlardan sigortalılıklarını devam ettirmek isteyenlerin bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı talepte bulunmaları halinde sigortalılıkları aynen devam ettirilir. Bu süre içerisinde talepte bulunmayanların sigortalılıkları ise bu Kanunun yürürlük tarihi itibariyle sona erer.” hükmü uyarınca davacının 01.10.2008 tarihi öncesinde anonim şirket kurucu ortağı olup olmadığı ve anılan madde çerçevesinde Kuruma yazılı talepte bulunup bulunmadığı belirlenmeli, sigortalılık hallerinin birleşmesini düzenleyen 5510 sayılı Yasanın 53. maddenin 2. fıkrasındaki “4'üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.” hükmü gözetilmelidir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince, kural olarak limited şirket ortakları az sayıda olmaları nedeniyle kendi işini yapan kimse konumunda oldukları için, 1479 sayılı Kanun/5510 sayılı Kanun 4/b ye tabi zorunlu sigortalı sayılırlar. Başka bir deyişle davacının ortağı olduğu limited şirkete ait işyerinden 506 sayılı Yasa kapsamında yapılan bildirimler 01.10.2008 tarihi öncesi ve sonrası bakımından davacıya geçerli bir sigortalılık vermez. Bu nedenle bu sürelerde Kuruma ödenen primlerin 1479 sayılı Yasa/5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin “b” bendi kapsamındaki sigortalılığına aktarılması ve 5510 sayılı Yasanın Geçici 63. maddesi de gözetilerek karşılanan prim gün sayısının belirlenmesi ile sonucuna göre tahsis şartlarının irdelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının, HMK'nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2022 gününde oybirliğiyle kara verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.