Esas No: 2019/500
Karar No: 2022/1631
Karar Tarihi: 17.03.2022
Danıştay 4. Daire 2019/500 Esas 2022/1631 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/500 E. , 2022/1631 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/500
Karar No : 2022/1631
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Vergi Dairesi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin .... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, .... Deri Tekstil Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin vadesi geldiği halde ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emirlerinin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen .... tarih ve E:..., K:... sayılı kararda; davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emri içeriğinde yer alan, 2006/2,3, 4. dönemlerine ilişkin katma değer vergisi, 2006/1-3. dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisinin, asıl borçlu şirketin beyanına istinaden tahakkuk eden borçlar olduğu ve borçların vadesinin, 26/03/2006, 26/04/2006, 26/05/2006, 26/06/2006 tarihleri olduğu, 17/03/2006 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirket ortaklığından ve kanuni temsilciliğinden ayrılan davacının, borcun vadesinde ödenmemesinde kusuru bulunmadığı ve kanuni temsilci olarak söz konusu borçtan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından, ödeme emrinin bu kısımlarında hukuka uyarlık, ödeme emri içeriğinde yer alan 2005/10-12 dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi borcunun ise, vadesinin 26/01/2006 tarihinde dolduğu, söz konusu borç için şirket adına düzenlenen ödeme emrinin 23/02/2006 tarihinde tebliğ edildiği, borcun 31/12/2011 tarihi itibariyle tahsil zamanaşımına uğradığı, davalı idarece, dava dosyasına sunulan belgelerden tahsil zamanaşımını kesen bir nedenin de bulunmadığı görüldüğünden, tahsil zamanaşımına uğramış borç için düzenlenmiş bulunan ödeme emrinin bu kısmında hukuka uyarlık, 30/11/2017 tarih ve 2017/005 sayılı ödeme emri içeriğindeki borcun, 2005/1-12. dönemine ilişkin özel usulsüzlük cezasına ilişkin olduğu, davacının ortağı olduğu şirketin, bilinen adresinde söz konusu özel usulsüzlük cezasına ait ihbarnamenin tebliğinin, 213 sayılı Vergi Usul Kanun'un 102. maddesine uygun şekilde yapılamadığı tespit edilemediğinden, buna istinaden 2010 yılında yapılmış olan ilanen tebliğin de usulüne uygun olduğundan söz edilmeyeceği, özel usulsüzlük cezasına ait ceza ihbarnamesinin en son 31/12/2010 tarihinde usulüne uygun şekilde şirkete tebliğ edilmesinin gerektiği, usulüne aykırı şekilde yapılan ilanen tebliğin de ceza kesme zamanaşımını kesmesi mümkün olmadığından, zamanaşımına uğramış cezanın tahsili için düzenlenen ödeme emrinde hukuka uyarlık, 30/11/2017 tarih ve 2017/006 sayılı ödeme emri içeriği borcun, asıl borçlu şirketin 2006 yılına ilişkin defter ve belgelerinin 2011 yılında ibraz edilmemesi nedeniyle vergi inceleme raporuna istinaden salınan vergi ziyaı cezalı katma değer vergileri ile özel usulsüzlük cezasına ilişkin olduğu, 17/03/2006 hisse devir sözleşmesi ile şirket ortaklığından ve kanuni temsilciliğinden ayrılan davacının, defter ve belgelerin ibrazının istenildiği 2011 yılında kanuni temsilci olmaması nedeniyle borcun doğmasına yol açan kusurlu eyleminin bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu borçtan, kanuni temsilci olarak sorumlu tutulması mümkün olmadığından, ödeme emrinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu amme alacağının ait olduğu yıllarda yapılan ödeme emri tebliği vb. işlemlerle, söz konusu vergi borcunun cebren tahsiline çalışıldığı, mezkur yasal hükümler doğrultusunda amme alacağının zamanaşımına uğraması gibi bir durumunun vaki olmadığı, idarelerince yapılan işlemlerde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin kısmen kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Davalı idare tarafından, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, dava konusu, ... tarih ve ... sayılı ödeme emrine yönelik hüküm fıkralarının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.
Davalı idarenin, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emrine yönelik temyiz istemine gelince,
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinin 1. fıkrasında; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, ikinci fıkrasında; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve bunlara bağlı alacakların, kanuni ödevlerini yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hüküm altına alınmıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği; 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; olay tarihinde yürürlükte olan 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zaman aşımına uğradığı iddiası ile tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait davalara bakan vergi mahkemesi nezdinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Kanun hükümleri uyarınca; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcinin takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Dava dosyası ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin birlikte incelenmesinden, asıl borçlu şirketin kuruluşunun 22/09/2005 ticaret siciline tescil edildiği, şirket ortaklarının %50 şer hisse ile ... (davacı), ... , şirketin kanuni temsilcilerinin, on yıl süreyle her iki ortağın olduğunun 28/09/2005 tarih ve 6399 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, 09/03/2006 tarihli ortaklar kurulu kararı ile şirket ortakları, ... ( davacı), ... hisselerinin tamamını, sırasıyla ... ve ...'e devrederek ortaklıktan ayrıldıklarının ve şirketin yeni kanuni temsilcisinin, on yıl süreyle ..., olduğunun 17/03/2006 tarih ve 6515 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ve asıl borçlu şirketin Türk Ticaret Kanunu'nun geçici 7. maddesi uyarınca münfesih sayıldığının ve 18/02/2015 tarihinde ticaret sicilinden resen silindiğinin, 24/02/2015 tarih ve 8765 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, davaya konu, ... tarih ve ... sayılı ödeme emri içeriği borcun, asıl borçlu şirket adına 2005/01-12. dönem için kesilen özel usulsüzlük cezasından kaynaklandığı, söz konusu borca ilişkin olarak asıl borçlu şirkete ... tarih ve ... sayılı ödeme emrinin düzenlenerek, ... Mah. ... Sok. Bina No:... Gaziosmanpaşa/ İSTANBUL'' adresinde şirket ortağı, ..., 29/05/2012 tarihinde tebliğ edildiği, asıl borçlu şirket tarafından, ödeme emrine karşı dava açılmaması ve borcun ödenmemesi sebebiyle, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla iş bu ödeme emrinin düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta her ne kadar Mahkemece, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emri içeriğindeki borca ilişkin olarak, asıl borçlu şirket adına düzenlenen ve tebliğ edilen ödeme emrine dayanak yapılan ihbarnamenin, tebligatının usulüne uygun yapılmadığı, sözü edilen ihbarnamesinin en son 31/12/2010 tarihinde usulüne uygun şekilde asıl borçlu şirkete tebliğ edilmesinin gerektiği, usulüne aykırı şekilde yapılan ilanen tebliğin de ceza kesme zamanaşımını kesmesi mümkün olmadığı, zamanaşımına uğramış cezanın tahsili için düzenlenen ödeme emrinin iptaline karar verilmiş olsa da, dava konusunun davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emri olduğu ve asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, mevzuata uygun olarak tebliğ edilip edilmediği, asıl borçlu şirket hakkında yeterli mal varlığı araştırılması yapılıp yapılmadığı vb. hususlar irdelenmek suretiyle bu ödeme emrine ilişkin ihtilafın incelenmesi gerektiği ve bu aşamada asıl borçlu şirket adına düzenlenen ihbarnamelere gidilemeyeceği açıktır.
Bu itibarla, davanın kabulü yönündeki Vergi Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararının, dava konusu, ... tarih ve ... sayılı ödeme emirine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. ... Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının, dava konusu, kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ...., ... sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının oybirliği ile ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının, kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ... tarih ve ... sayılı ödeme emrine ilişkin kısmının üye ....'nin karşı oyu ile oyçokluğu ile BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 17/03/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dairemiz kararının, diğer kısımlarına katılmakla birlikte, temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının, ... tarih ve ...sayılı ödeme emirlerine ilişkin kısmının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından bu kısmın onanması gerektiği görüşüyle Dairemiz kararının ilgili kısmın bozulması yönündeki kararına katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.