Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/5436
Karar No: 2019/4694
Karar Tarihi: 18.09.2019

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2018/5436 Esas 2019/4694 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2018/5436 E.  ,  2019/4694 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, mirasbırakanları ...’nun 130, 134, 303, 1779, 1780, 1731 ve 1808 parsel sayılı taşınmazlarını davalılara devrettiğini, işlemin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında tapu iptali ve tescile, aksi halde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, çekişme konusu taşınmazların bir kısmının bakım karşılığında, bir kısmının ise bedeli karşılığında temlik edildiğini, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davasının reddine, saklı payların ihlal edildiği gerekçesiyle tenkis talebinin kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacılar ve davalılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

    -KARAR-

    Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacılar ve davalıların yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 16.70 TL. bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan, 1.602.22 TL. bakiye onama harcının da davalılardan hisseleri oranında alınmasına, 18.09.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    (Muhalif)

    KARŞI OY


    Dava muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis istemine ilişkindir.
    Mahkemece tapu iptali ve tescil istemi reddedilmiş, tenkis isteminin kabulüne karar verilmiş, hüküm davacılar ve davalılar tarafından temyiz edilmiş, sayın çoğunluk tarafından temyiz istemlerinin reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
    Davacılar, 13.10.1999 tarihinde ölen mirasbırakan ...’nün yapmış olduğu temlikler nedeniyle 12.04.2000 tarihinde dava açmışlardır.
    Dava konusu taşınmazlardan;
    130 parselin mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 16.10.1998 tarihinde hibe ile davalı ...,
    303 parselin mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 30.10.1996 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...,
    1731 parselin mirasbırakan ...’nün adına kayıtlı olduğu belirtilerek hibe beyanı ve muvafakatı ile 02.12.1983 tarihinde tapulama işleminde eşit payla davalılar ... ve ...,
    1779 parselin mirasbırakan ...’nün zilyetliğinde iken hibe ettiği belirtilerek 08.12.1981 tarihinde tapulama işleminde ve bu tespit ile ilgili açılan dava sonrası tespit gibi eşit payla davalılar ... ve ...,
    1780 parselin mirasbırakan ...’nün zilyetliğinde iken hibe ettiği belirtilerek 08.12.1981 tarihinde tapulama işleminde ve bu tespit ile ilgili açılan dava sonrası tespit gibi eşit payla davalılar ... ve ...,
    134 parselin mirasbırakan ...’nün eşi ... adına kayıtlı iken 01.07.1994 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalı ...,
    1808 parselin mirasbırakan ...’nün eşi ... adına kayıtlı iken 01.07.1994 tarihinde ölünceye kadar bakma akdi ile davalılar ... ve ... adına tescil kayıtlarının oluştuğu anlaşılmaktadır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, mirasbırakan ...’nün hibe yoluyla temlik ettiği tapulu taşınmazlar ile hibe ettiği belirtilerek zilyetlikten tespit ve tescili yapılan 130, 1731, 1779 ve 1780 parsel sayılı taşınmazlar bakımından 01.04.1974 tarihli ½ sayılı İBK uygulama imkanı bulunmadığı, 134 ve 1808 parsel sayılı taşınmazlar mirasbırakan ... tarafından temlik edilmediği, 303 parsel sayılı taşınmazın ise mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak ölünceye kadar bakma akdi ile temlik edildiği iddiası usulen ispat edilemediği için tapu iptali ve tescil isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.
    Davacılar ve davalıların tenkise ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
    Mahkemece 16.06.2014 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmuştur. Bu raporda tenkise tabi tasarruf konusu olarak 130, 134, 1731, 1779 ve 1808 parsel sayılı taşınmazlar yönünden hesaplama yapılmış, 303 parsel dışarıda tutulmuştur.
    Bilindiği üzere; mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
    Tenkis (indirim) davası, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; mirasbırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümüyle bilinmesiyle mümkündür. Tereke mirasbırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir (TMK m.564). Miras bırakanın TMK"nin 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.
    Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya 743 sayılı TKM’nin 507/1, 2 ve 3. bentlerinde, 4721 sayılı TMK"nın 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken TMK"nin 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
    Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
    Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmelidir.
    Mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 507. Madde hükmü şöyledir:
    “Madde 507- Aşağıdaki tasarruflar, ölüme bağlı teberrular gibi tenkise tabidir.
    1 – İadeye tabi olmamak üzere miras hissesine mahsuben cihaz, teessüs masrafı yahut mal terki şeklinde vaki ölüme bağlı olmayan teberrular.
    2 – Miras haklarının berveçhi peşin tasfiyesi maksadiyle yapılan teberrular.
    3 –Hibe edenin, kayıtsız ve şartsız rücua hakkı olan hibeler ile adet üzere verilen hediyeler müstesna olarak, vefatından evvelki bir sene içinde yapılmış hibeler.
    4 – Mahfuz hisse kaidelerini bertaraf etmek kasdiyle yapıldığı aşikar olan temlikler.”
    Buna göre mirasbırakan ...’nün ölüm tarihi olan 13.10.1999 tarihinden geriye doğru bir yıl içinde hibe yoluyla temlik edilen taşınmazlar 2. bentteki düzenleme gereği mutlaka tenkise tabi tutulacak, bir yılı aşan hibe yoluyla yapılan temlikler ise, 4. bentteki düzenleme gereği mirasbırakanın mahfuz hisseyi bertaraf etmek kastıyla hareket ettiğinin ispatlanması halinde tenkise tabi tutulacaktır.
    Somut olayda, 130 parsel sayılı taşınmaz mirasbırakan ...’nün ölümünden geriye doğru bir yıl içinde davalı ...’e hibe yoluyla temlik edilmiş olup TKM’nin 507/1-3 madde hükmü gereği tenkise tabi ise de, 1731, 1179 ve 1780 parseller ise 1981 ve 1983 yıllarında kadastro tespiti ile davalılar ... ve ... adına tespit ve tescili yapıldığı için TKM’nin 507/1-4 madde hükmü gereği mahfuz hissenin bertaraf edilmesi kastıyla yapıldığının, yine hükümde hesaplama dışı bırakılan 303 parselin davalı ...’ye ölünceye kadar bakım aktiyle devri işleminde de gizli bağış iddiasının ispat edilmesi gerekmektedir.
    Oysa dinlenen tanık beyanlarında, mirasbırakanın temliklerdeki amacının mahfuz hisseyi bertaraf etmek ya da mal kaçırmak olduğu yönünde bir olgunun varlığı ortaya konulmamış, mirasbırakanın temlik harici birden fazla taşınmazının da bulunduğu gözetildiğinde, 303 parsel sayılı taşınmazın tenkise tabi tutulmaması doğru ise de, 1731, 1779 ve 1780 parsel sayılı taşınmazların tenkise tabi tutulmaları doğru olmamıştır.
    Öte yandan, davacılar, mirasbırakan ... tarafından yapılan işlemlere ilişkin olarak dava açtıklarına göre, dava konusu 134 ve 1808 parsel sayılı taşınmazların mirasbırakan ... tarafından değil dava dışı ... tarafından temlik edildiği gözetildiğinde, bu taşınmazların da tenkise tabi tutulmaları isabetsizdir.
    Açıklanan nedenlerle, yalnızca 130 parsel sayılı taşınmaz yönünden tenkis hesabı yapılmak ve belirlenen değerine göre mahfuz hisseyi aşmadığından tenkis davasının tümden reddine karar vermek gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi hatalı olduğu için davalıların temyiz itirazlarının kabulüyle kararın bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun onama yönündeki aksi görüşüne katılmıyorum.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi