10. Hukuk Dairesi 2019/74 E. , 2020/1557 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının kesintisiz çalıştığı halde sigortasının yapılmadığını belirterek, 01/11/1987-17/04/2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı ... vekili, davalı ile davacı arasında 4857 sayılı İş Yasası kapsamında herhangi bir ilişki bulunmamakla birlikte 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu kapsamında da herhangi bir hizmet sözleşmesine dayalı hukuki ilişki bulunmadığını, davacının eşi ... ile taraflar arasında hizmet ilişkisi olduğunu, davacının eşinin davalıya ait evin bahçıvanlığını yaptığını ve çalışma süresi boyunca da davalıya ait müştemilatta ikamet ettiğini, davacının da eşiyle beraber ikamet ettiğini ancak, taraflar arasında hizmet ilişkisinin olmadığını, davacının işyeri olduğunu iddia ettiği davalıya ait evin yazlık olarak kullanılmakta olduğunu ancak, daha çok ...’ın çoğunlukla yurt dışından gelen misafirlerine tahsis edildiğini, söz konusu eve 2005 yılından beri gelen ziyaretçi listesinden 2005 yılından beri eve gelen ziyaretçi sayısı ile 9 yılda 386 gün kullanıldığının anlaşılacağını, davacının eşinin davalı ile akdettiği iş sözleşmesi ile yüklendiği borçların ifasında ...’a yardım etmiş ise de, bunun davalı ile arasında iş ilişkisinin kurulması için yeterli olmadığını, davacının eşine tüm ödemelerin banka yoluyla yapıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde, davanın 506 sayılı Kanun"un 79. maddesi uyarıca hak düşücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddi gerektiğini, davacının kurum kayıtlarında iddia olunan çalışmasının olmadığını, kamu düzenine ilişkin hizmet tespit davalarında çalışma olgusunun somut ve net bir şekilde ortaya konulması gerektiğini, kurumca yapılan işlemlerin kanuna ve mevzuata uygun olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece Mahkemesince; "Davanın kabulü ile ;
Davacının davalı ..."a ait evde ev hizmetlerinde 01/11/1997-17/04/2014 tarihleri arasında asgari ücretle 5927 gün çalıştığının ve bu çalışmalarının kuruma bildirilmediğinin tespitine," karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, bu doğrultuda yeniden esas hakkında karar vermiştir.
HÜKÜM:1-Davalı ... vekili ile Davalı ... vekilinin istinaf başvurularının kabulüne; Bodrum İş Mahkemesi"nden verilen 12/10/2017 tarih, 2015/243 Esas ve 2017/301 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına,
2-Davanın kısmen kabulüne; Davacının davalı ..."a ait... Muğla adresindeki tescilsiz ev hizmetleri işyerinde 01/12/2005-17/04/2014 tarihleri arasında asgari ücretle ve hizmet akdiyle çalıştığının ve bu çalışmalarının davalı ..."na bildirilmediğinin tespitine,fazla talebin reddine, karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Taraf vekilleri, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olmadığını belirterek, İlk Derece Mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olması nedeni ile temyizen bozulmasını istemişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı, davalıya ait işyerinde 01/11/1987 - 17/04/2014 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı halde sigortasının bildirilmediğini belirterek, bildirilmeyen hizmetlerinin tespitinin, dava ve talep ettiği, Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kararın kaldırılmasına ve 01/12/2005-17/04/2014 tarihleri arasında asgari ücretle ve hizmet akdiyle çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’nın 86. maddesidir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. 6100 sayılı HMK m. 119/1-e gereğince davacının, iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini bildirmek, m. 194 gereğince de tarafların, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırma yükümlülüğü vardır. Tarafların, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur.
Bir davada haklı çıkabilmek için soyut veya genel hatlarıyla bir iddiayı ortaya koymak yeterli değildir. Aynı zamanda bu iddiaların, ispata elverişli hale getirilerek zaman, mekân ve içerik olarak somutlaştırılması gerekir. En azından iddianın araştırılabilmesine yönelik somut bilgi ve açıklamaların sunulması gerekir. İddia somutlaştırıldıktan sonra hâkim ve karşı taraf, bunun üzerinden savunma ve yargılama yapabilecektir. Soyut iddialar ve vakıalar üzerinden değerlendirme yapılması mümkün değildir.
Somutlaştırma yükü, genel anlamda tarafların açıklama ödevinin bir parçası ve layihalar teatisi aşamasındaki tezahür şeklidir. Somutlaştırma yükü, basit yargılama ve kendiliğinden araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda da geçerlidir.
HMK m. 31 gereğince, Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.
Davaya konu talebin somutlaştırılmaması halinde önce hâkim, m. 31 ve 119/1-e gereğince davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği, somut olmayan hususların belirlenmesini davacıdan istemeli, gerekirse tarafa açıklattırma yaptırmalı, bu eksiklik giderildikten sonra yargılamaya devam etmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut dava dosyası incelendiğinde, davacının 01/11/1987 - 17/04/2014 tarihleri arası dönemde ne iş yaptığı, çalışmasının mevsimlik olup olmadığı, davalı işveren ile belirtilen yazlıkta (Villada) birlikte devamlı ikamet edip etmediği, devamlı ikamet etmiyorsa hangi dönemlerde birlikte ikamet ettiği, yazlıkta kimlerin ikamet ettiği, birlikte oturmadığı dönemlerde ne iş yaptığı ve nerede ikamet ettiği, yaz ve kış çalışmalarının neler olduğu, her aya karşılık ücret alıp almadığı, ücret almış ise ücretlerin ne şekilde ödendiği, sürekli olarak tam zamanlı çalışıp çalışmadığı, yazlığın kapasitesinin ne olduğu, gelen giden misafirlerin kaydının tutulduğu ilgili kolluk kayıtları ve misafir kayıt defterinin bulunup bulunmadığı davacının beyanı da tespit edilerek gerekli araştırma yapılarak belirlenmeli konuya vakıf re"sen belirlenen komşu yazlık sahipleri dinlenilmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Yine dava dışı koca-..."a ilişkin olarak davalı işveren tarafından sigortalı olarak çalışmasının bildirildiği, davacıya ait bildirilmeyen çalışmanın eşe yardım niteliğinde olup olmadığı tüm dosya kapsamınca değerlendirilerek sonuca göre karar verilmelidir. Açıklamalar doğrultusunda gerekli araştırma yapılarak deliller toplanılmadan eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verilmiş olması isabetsizdir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ve davalılardan ..."a iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.