Esas No: 2022/1880
Karar No: 2022/3517
Karar Tarihi: 14.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2022/1880 Esas 2022/3517 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2022/1880 E. , 2022/3517 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi :Denizli 4. İş Mahkemesi
Dava, yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğunun tespiti ve borçlanma talebinin geçersiz sayılmasına ilişkin aksine kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mah. 9. Hukuk Dairesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mah. 9. Hukuk Dairesi kararının davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili davacının 29/07/2019 tarihinde 3201 sayılı Kanuna göre yurt dışı borçlanma talebinde bulunduğunu, davalı Kurumun borçlanma talebini kabul ederek borç tahakkuk cetveli düzenlediğini, yurt dışı borçlanmasına ilişkin kararın, 09/10/2019 tarihinde iadeli taahhütlü mektupla davacıya tebliğe çıkarıldığını, ancak davacıya herhangi bir bildiri gelmeyince 17/02/2020 tarihinde Kuruma müracaat ettiğini, Kurumun 13/03/2020 tarihli yazısıyla, "gönderilen yurt dışı borçlanma cetvelinin, adreste tanınmadığı gerekçesiyle iade edildiğinin, yurt dışı borçlanma talebinin geçersiz sayıldığının" bildirildiğini, posta gönderisinin davacıya tebliğ edilmediğinin Kurumun 13/03/2020 tarihli yazısında açıkça belirtildiğini, teslim şartı gerçekleşmemiş olduğundan yurt dışı borçlanma bedelini ödemek için getirilen 3 aylık sürenin geçmediğini beyanla; davacının yurt dışı borçlanma başvurusunun geçersiz sayılmasına ilişkin kurum işleminin iptaline ve davacının 29/07/2019 tarihinde yaptığı yurt dışı borçlanma talebinin geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “3201 sayılı Kanunun 4/1. fıkrasının açık hükmü karşısında, tahakkuk ettirilen prim borcunun ödenmesi için öngörülen sürenin işlemeye başlaması, borcun tebliğ edilmesine bağlıdır. Buna göre, borcun tebliğ edilememesi durumunda, sürenin işlemeye başlamasından söz edilemez. Kurumun 2011/84 sayılı Genelgesi, anılan kanun hükmüne göre alt norm niteliğinde olup, normlar hiyerarşisi ilkesi gereğince, üst norm tarafından tanınan hakkın başvuru sahibi aleyhine daraltılması sonucunu doğuran alt norma geçerlilik tanınamaz. Kaldı ki, Genelgede de kabul edildiği üzere, tahakkuk ettirilen borcun tebliğ edilmeksizin iadesi durumunda, Kurumun, başvuru sahibinin adresini araştırma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu husus, sosyal güvenlik hakkının niteliğinin ve Kurumun bu hakkın yaşama geçirilmesindeki rolünün doğal sonucudur. Gerçekten, borcun gönderildiği adres, borçlanma başvuru formunda davacının Türkiye'deki adresi olarak gösterilmiş ise de UYAP üzerinden yapılan sorgulamada, adres kayıt sisteminde, davacının belirtilen adrese ilişkin bildiriminin bulunmadığı, sistemdeki adresi olarak yurt dışındaki adresinin kayıtlı olduğu saptanmıştır. Yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, davacının Türkiye'deki adresi olarak bildirilen adresine gönderilen borcun iadesi, başvurunun geçersiz sayılması yoluna gidilmemeli, bu kez davacının yurt dışındaki adresine borç tebliğ edilmelidir. Belirtilen tespitler ışığında, davacının yurt dışı borçlanma başvurusunun geçersiz sayılmasına ilişkin kurum işlemi yerinde değildir.” gerekçesiyle “davanın kabulü ile, davacının 30/07/2019 tarihli yurtdışı sigortalılık sürelerinin borçlanılmasına yönelik talebinin geçerli olduğunun tespitine, aksi yöndeki Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 13/03/2020 tarihli ve 4531247 sayılı işleminin iptaline” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davanın reddine karar verilmesini gerekirken kabul kararı verildiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
3201 sayılı Kanunun "Döviz İle Değerlendirme" başlıklı 4'üncü maddesi, "Sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarı bir dolardır. Dövizin cinsi ve miktarı Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilebilir. Değişen miktar, tahakkuk ettirilmiş borçlanmanın tamamını ödememiş olanların bakiye borç sürelerine de uygulanır...." hükmünü; aynı Kanunun Geçici 2'nci maddesinin ikinci fıkrası ise, "Ancak, 4'üncü madde hükümlerine göre tahakkuk ettirilen borç miktarı, ödeme tarihindeki doların Türk Lirası karşılığı esas alınarak hesap ve tahsil edilir." hükmünü içermekte iken; anılan Geçici 2'nci madde, 5510 sayılı Kanunun 106'üncü maddesi ile tamamen yürürlükten kaldırıldığı gibi; aynı Kanunun 4'üncü maddesi de, 08.05.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5754 sayılı Kanunun 79'uncu maddesiyle değişikliğe uğramıştır.
5754 sayılı Kanunun 79'uncu maddesiyle değişik 3201 sayılı Kanunun "Borçlanma Tutarı ve Borçlanma Tutarının İadesi" başlıklı 4'üncü maddesi, "borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82'nci maddesinde belirtilen prime esas asgari ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32'sidir. Ancak, prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde 5510 sayılı Kanunun 41'inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Tahakkuk ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.
Borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faizsiz olarak iade edilir…” hükmünü içermekte olup; anılan madde içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere, 3201 sayılı Kanun kapsamındaki borçlanmalarda, borçlanma tutarının belirlenmesindeki "ödeme tarihi" kıstası, "borçlanma başvuru tarihi" olarak değişikliğe uğramıştır.
3201 sayılı Kanundan yararlanarak yurtdışında geçen sürelerini borçlanmak isteyenler ile Kurum arasında borçlanma işlemine, bunun sonucu olarak ödenecek prim miktarına ilişkin de uyuşmazlıklar çıkmaktadır. Kurumun aktüeryal dengesi ve hakkaniyet ölçüleri gözetilerek ödenecek primin hangi tarihteki prime esas kazanç miktarları esas alınarak belirleneceği üzerinde durulmalıdır. Bu yönde, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinin önceki düzenlemesinde açıkça “ödeme tarihi” esas alındığından, bu konuda çıkabilecek uyuşmazlık ödeme tarihine göre çözümlenmekte iken, yürürlükte olan düzenleme tahakkuk tarihindeki primin tebliğden itibaren üç aylık süre içinde ödenmesi şeklinde olup, bu üç aylık sürenin geçirilmesi durumunda borçlanma bedeli olarak ödenecek prim miktarının nasıl belirleneceği irdelenmelidir.
Burada, Kurum işleminin hukuka uygun olması kriter olarak alınmalıdır. Kurum, yapılan borçlanma başvurusunu hukuka uygun olarak değerlendirmiş ve yaptığı borç tahakkukunu tebliğ etmiş, buna rağmen borçlanma bedeli Yasada belirtilen üç aylık süre içinde ödenmemiş ise, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesi gereği borçlanmak için Kuruma yeniden başvuru gerektiğinden, davanın açıldığı tarihe bakılmaksızın buna ilişkin isteğin reddine karar verilmelidir. Örneğin, Türkiye’de sigortalı olarak tescili bulunmayanların borçlanması 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında değerlendirilerek borç tahakkuku yapılması Kanun gereği olup, Kurum işlemi hukuka uygun olacağından, tahakkuk ettirilen prim borcunu ödeme yerine, borç tahakkukunun 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesine göre yapılması ve prim borcunun da başvuru tarihindeki prim miktarları esas alınarak belirlenmesine ilişkin davanın reddi gerekecektir.
Kurum işleminin hukuka uygun bulunmaması durumunda ise, prime ilişkin uyuşmazlığın makul süre gözetilerek çözümlenmesi gerekir. Makul sürenin belirlenmesinde, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinden yararlanılabilir. Anılan maddede, “Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Benzer düzenlemeye Mülga 506 sayılı Kanunun 116'ncı maddesinde de yer almakta idi. Ayrıca, 3201 sayılı Kanunun 4'üncü maddesinde de üç aylık ödeme süresi belirlenmiş olup; tüm bu düzenlemeler, 3201 sayılı Kanunla ilgili uyuşmazlıklarda üç aylık sürenin makul süre olarak alınabileceğini göstermektedir.
Buna göre, Kurumun hukuka aykırı işlemine karşı, Kurum işleminin tebliğ tarihinden itibaren üç aylık makul süre içinde dava açılması durumunda, borçlanılacak prim miktarının başvuru tarihindeki primler esas alınarak belirlenmesi; üç aylık makul süre geçtikten sonra dava açılması durumunda ise, dava yeni borçlanma iradesi sayılarak davanın açıldığı tarihindeki primler esas alınarak borçlanma bedeli belirlenmesi gerekir. Örneğin, Türk vatandaşlığından izinle çıkan kişilerin, Türk vatandaşı oldukları dönemde yurtdışında geçen süreleri borçlanma hakkının varlığı gözetildiğinde, başvuru tarihinde Türk vatandaşı olunmadığı gerekçesiyle borçlanma başvurularının reddi hukuka aykırı olacağından, ödenecek borçlanma bedelinin burada belirtilen kriterlere göre belirlenmesi gerekir.
Diğer bir olasılık da, Kurumun borçlanma talebini değerlendirmeyip cevapsız bırakmasıdır. Bu durumda, 5510 sayılı Kanunun 42'nci maddesinde belirtilen üç aylık süre geçtiğinde Kurumun talebi reddetmiş olduğu esas alınarak, anılan üç aylık bekleme süresine yukarıda belirtilen üç aylık makul süre (3 + 3 =6 ay) eklenmeli; davanın Kuruma başvuru tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde açılması durumunda yine Kuruma ilk başvurunun yapıldığı tarihteki prime esas kazancın esas alınması; başvuru tarihinden itibaren altı aylık sürenin geçmesinden sonra dava açılması durumunda ise, makul sürenin geçtiği ancak Kurum tarafından da başvuruya bir cevap verilmediği gözetilerek borçlanma bedelinin davanın açıldığı tarihteki prime esas kazanç miktarı esas alınarak belirlenmesi gerekecektir.
Somut olayda, davacının 30.07.2019 tarihinde yurtdışı borçlanması talebinde bulunduğu, kurum tarafından 1040 gün karşılığı 38.206-TL borçlanma bedeli tahakkuk ettirildiği, borç tahakkuk cetvelinin davacının Türkiye’de bildirdiği adresine iadeli taahhütlü yazı ile gönderildiği, 21.10.2019 tarihinde adreste tanınmadığı gerekçesiyle Kuruma iade edildiği, davacı vekilinin Kuruma 17.02.2020 tarihli başvurusunda borçlanma işleminin müracaat tarihindeki mevzuata göre yapılmasını talep ettiği, eldeki davanın 10.07.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Borç tahakkuk cetvelinin yer aldığı tebligatın bila tebliğ iade olduğu, davacının tebligat eksikliğinden çok sonra Kuruma 17.02.2020 tarihinde başvurmuş olması karşısında dava tarihi itibariyle borçlanmanın kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma sebebidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK'nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 14.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.