Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/79
Karar No: 2020/1556
Karar Tarihi: 24.02.2020

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2019/79 Esas 2020/1556 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2019/79 E.  ,  2020/1556 K.

    "İçtihat Metni"

    Bölge Adliye
    Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

    Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
    İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı ve fer"i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer"i müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    I-İSTEM
    Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.01.1986 - 31.12.1990 tarihleri arası dönemde, davalıya ait işyerinde sürekli çalışmaya karşın, eksik bildirildiği iddia edilen çalışma süresinin tespiti talep edilmiştir.
    II-CEVAP
    ...; hakdüşürücü sürenin geçtiğini; iddianın iyiniyet ve samimiyetten uzak olduğunu; davacının çalışma süresinin eksiksiz bildirildiğini beyanla, davanın reddi gereğini savunmuştur.
    ... vekili; kamu düzenine ilişkin davada, Yargıtay içtihatlarıyla ortaya konulan ilkelere uygun inceleme ve araştırma yapılması gereğini dile getirerek, davanın 506 sayılı Kanunun 79. maddesi uyarıca hak düşücü sürenin geçmiş olması nedeniyle beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    III-MAHKEME KARARI
    A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
    HÜKÜM:
    Davacının davasının kabulüne;
    Davacının bilirkişi ..."nın 20/11/2017 tarihli rapor içeriği de dikkate alınarak davalı işveren ..."a ait ... sicil numaralı işyerinde 01/01/1986 - 31/12/1990 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret ile 1800 gün çalıştığı, 774 günlük çalışmasının kuruma bildirildiği, 1026 günlük çalışmasının Kuruma bildirilmediğinin tespitine karar verilmiştir.
    B-BAM KARARI
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, bu doğrultuda yeniden esas hakkında karar vermiştir.
    HÜKÜM
    1-... vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle; İzmir 12. İş Mahkemesi"nin, 26.12.2017 tarihli, 2016/315 E. - 2017/363 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 353/1-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına;
    2- Davanın Kısmen Kabulüne,
    Davacının, davalı işveren ... adına ... sicil numarasıyla tescilli işyerinde 06.10.1986 - 31.12.1990 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 1525 gün çalıştığı, 774 günlük çalışmasının SGK Başkanlığı"na bildirildiği, 751 günlük çalışmasının ise bildirilmediğinin tespitine karar vermiştir.
    IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
    Davacı ve ihbar olunan kurum vekillerince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olmadığı, ilk derece makkeme kararının usul ve kanuna aykırı olması nedeni ile temyizen bozulmasını bozulmasını istemişlerdir.
    V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
    Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanun"un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun"un 86. kaddeleridir. 506 sayılı Kanun"un 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
    Davacının 01/01/1986 - 31/12/1990 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak davalı işyerinde tekstil ve nakış işçisi olarak çalıştığı yönünde karar verilmiş ise de, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığı halde 06.10.1986 - 31.12.1990 tarihleri arasında kesintili bildirimlerinin olduğu, davacıya ait işyerinde birden fazla işe giriş- çıkış bildirimin olduğu, davacıya ait işe giriş bildirimlerin celp edelerek imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda incelemenin yapılmadığı, davacının sürekli çalışıp çalışmadığı, işyerinde çalışması esnasında ara verip vermediği hususunda dava konusu döneme ilişkin re"sen belirlenecek bordro tanıklarının dinlenmek süretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeye dayalı karar verilmiş olması isabetsizdir.
    Mülga 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Davacının 06.10.1986 tarihi öncesi dönem hak düşürücü süreye uğradığı, hak düşürücü süre nedeniyle redde ilişkin karar yerindedir.
    Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, fer"i müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye ..."ın muhalefetine karşı, Başkan ... ve Üyeler ..., ... ve ..."nın oylarıyla ve oyçokluğuyla, 24/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    (M)

    KARŞI OY

    Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmaların tespitine ilişkin dava şartları, 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde belirtilmiştir. Bunlar; 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılma, yönetmelikte belirtilen belgelerin işveren tarafından kuruma verilmemiş olması ya da çalışmaların Kurum tarafından saptanmaması ve davanın beş yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması şeklinde ifade edilmiştir. Sayın çoğunluk ile aramızdaki ihtilaf davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı noktasından kaynaklanmaktadır.
    Bildirimsiz kalan sigortalı çalışmaların tespiti davalarının, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içinde açılabileceği öngörülmüştür. Bu sürenin hak düşürücü bir süre olduğu Yargıtay"ın yerleşmiş, oturmuş görüşlerindendir.
    506 sayılı Kanunun 79/1 maddesinde açıkça, işveren tarafından sigortalılara ilişkin hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiğinin yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği"nde, işveren tarafından Kuruma verilmesi gereken belgeler; işe giriş bildirgesi, aylık sigorta primleri bildirgesi, dönem bordrosu vs. olarak belirtilmiştir. Bu belgelerden herhangi birinin Kuruma verilmesi veya Kurum tarafından fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti halinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir.
    Kesintili çalışma halinde de, yukarıda açıklanan hususlar her bir çalışma dönemi açısından geçerli olacaktır.
    Yönetmelikte belirtilen işe giriş bildirgesinin, sigortalı işe alınır alınmaz düzenlenerek Kuruma verilmesi gerekirken, somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, çalışmaya başlandıktan bir süre sonra verildiği sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu nedenle işe giriş bildirgesinden önceki çalışmalar, işe giriş bildirgesi sonrasında da kesintisiz olarak devam etmiş ise; başka bir anlatımla blok bir çalışma dönemi varsa bu dönem içerisinde işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesi halinde hak düşürücü süreden söz edilmeyecektir. Zira işe giriş bildirgesi verilmekle sigortalının çalışmasından Kurum haberdar olduğundan, artık gerekli denetimleri yapmak sigortalının sigortalı hizmetlerinin eksiksiz bildirilmesini sağlamak Kurum sorumluluğundadır. Denetim görevini yapmayan Kurum"un kendi kusurundan yaralaması düşünülemez.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 26.02.2003 gün ve 2003/21-44- 98, 23.4.2004/21-369- 371 27.02.2008 gün ve 2008/21-163-207, 14.11.2012 gün ve 2012/21-735-795 Esas ve Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir
    Somut olayda da, bu ilkeler kapsamında işe giriş bildirgesinden önceki dönem yönünden, hak düşürücü sürenin geçtiğine yönelik Bölge Adliye Mahkemesinin kararının da yerinde olmadığı, blok çalışma varsa hak düşürücü süreye uğramayacağı, bu nedenle davacı tarafından hak düşürücü süre yönünden yapılan temyiz talebinin de kabul edilerek kararın bu yönüyle de bozulması gerektiği kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun kararına bu nedenle katılmıyorum.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi