22. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/15755 Karar No: 2013/5008
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2012/15755 Esas 2013/5008 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, kızının vefatından sonra tazminat ve diğer haklarının ödenmediğini belirterek işyerindeki süresi boyunca kazandığı kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ve ücret alacağının davalı işverenden tahsilini istemiştir. Mahkeme, davacının tek başına açtığı davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verdi. Ancak Yargıtay, mirasbırakanın işçilik alacakları açısından mirasçının kendi payına yönelik dava açma hakkının bulunup bulunmadığını önce çözümlenmesi gerektiğini belirtti. Mirasçıların birlikte hareket etmesi gerektiğini, terekedeki haktan yararlanmaya yönelik talebin de tüm mirasçıları ilgilendirdiğini açıkladı. Davacının kendi mirasçılık payını talep yönelik aktif dava ehliyetinin olmadığı durumda terekeye temsilci tayin edilmesi gerektiği belirtildi. Kararda, Türk Medeni Kanunu'nun 640/II. ve IV. maddeleri ile 701/II. maddelerine de vurgu yapıldı.
22. Hukuk Dairesi 2012/15755 E. , 2013/5008 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti: Davacı, kızı ..."ın davalı işyerinde 5 yıldan fazla süreyle muhasebeci olarak çalıştığını, kızının vefatından sonra ihtarnameye rağmen tazminat ve diğer haklarının ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti ve ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının mirasbırakanı olan ..."ın davalı şirkette 17.11.2000 tarihinde çalışmaya başladığını, şirketteki görevinin telefon santralinde sekreterlik olduğunu, 30.01.2008 tarihinde trafik kazası sonucu vefatından sonra aynı işyerinde çalışan kardeşi tarafından hesaplanan kıdem tazminatının mirasçılardan babası olan davacı ve annesine imza karşılığı ödendiğini, mirasbırakanın ödenmeyen maaş ya da ücretinin bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, sigortalı işçinin mirasçıları arasında zorunlu dava arkadaşlığı olması sebebiyle mirasçıların birlikte dava açmaları gerektiği, verilen süreye rağmen dava dışı mirasçının davaya katılımının sağlanmadığı, iştirak halindeki mülkiyetin müşterek mülkiyete dönüştürülmediği, tek mirasçının kendi payı için kıdem tazminatı ve alacak davası açamayacağı gerekçesi ile davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmiştir. Temyiz: Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Gerekçe: Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan ve bu davada öncelikle çözümlenmesi gereken sorun, mirasbırakanın hak kazandığı ileri sürülen işçilik alacakları açısından mirasçının kendi payına yönelik dava açma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mirasbırakanın davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosyaya sunulan veraset ilamından anlaşılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640/II. maddesinde; “miras bırakanın ölümü ile birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklığın meydana geleceği, mirasçıların terekeye elbirliği ile sahip olacakları, sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf edecekleri”, aynı maddenin IV. fıkrasında da “Mirasçılardan her birinin, terekedeki hakların korunmasını isteyebileceği, sağlanan korumadan mirasçılardan hepsinin yararlanacağı ”öngörülmüştür. 4721 sayılı Kanun"un 701/II. maddesinde ise "elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkının ortaklığa ait malların tamamına yaygın" olduğu hükme bağlanmıştır. Somut olayda, mirasbırakandan kalan işçilik alacaklarında davacı mirasçının kendi payına ilişkin kısmının ödenmesi istemi "terekedeki hakların korunması " ile ilgili olmayıp terekedeki haktan yararlanmaya yönelik bulunmaktadır. Böyle bir durumda ana kural gereğince birlikte hareket etme gereği vardır. Bu durumda, tüm mirasçıların birlikte dava açması veya miras ortaklığına temsilci atanması yahut 4721 sayılı Kanun"un 644. maddesi uyarınca elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi gerekmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 640. maddesi gereğince atanan miras ortaklığı temsilcisi, özel kayyım yetkilerine sahip olup tüm mirasçılar (tereke) adına tasarruf ve hareket edcr. Terekeye ait malların yönetiminde mirasçılar arasında uyuşmazlık bulunması halinde Türk Medeni Kanununun 427. madde gereğince yönetim kayyımı gibi hareket etmek üzere tereke temsilcisi atanabilmesi de mümkündür. Davacının kendi mirasçılık payını talep yönünden aktif dava ehliyeti olmadığı durumda terekeye temsilci tayin edilmek suretiyle taraf şartının oluşturulması gerekirken diğer mirasçının davaya katılmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 11.03.2013 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.