
Esas No: 2021/5042
Karar No: 2022/3643
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/5042 Esas 2022/3643 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/5042 E. , 2022/3643 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi: ... 2. İş Mahkemesi
Dava, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı asıl ve birleşen davayı açarak toplamda 97.675,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP
Davalı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesince maddi tazminat isteminin kabulüne, davacı lehine 35.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, kusurun hatalı tespit edildiğini, kazanın kendilerine ait işyerinde meydana gelmediğini, hesap raporunda hata bulunduğunu, zamanaşımı söz konusu olduğunu, kaçınılmazlığın %50’si oranında indirim yapılması gerektiğini, hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, faiz olay tarihinden başladığına göre iskontonun da olay tarihinden başlaması gerektiğini, fiili gün ortalaması tespitinde sadece fiilen çalışılan günlerin esas alınması gerektiğini, izinli ya da istirahatlı geçen ve tatil olan günlerin de fiili gün ortalaması tespitinde dikkate alınmasının hatalı olduğunu, pasif dönem hesabının yapılmaması gerektiğini, davacının 50-60 yaş arasındaki dönemde yılın tamamını düzenli olarak asgari ücretli işte çalışarak geçireceği varsayımı ülke gerçeklerine uygun olmadığını ileri sürmüşür.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamından, 07/12/2013 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle davacının yaralandığı, sürekli iş göremezlik oranının %35,00 olduğu, olay nedeniyle yürütülen Kurum tahkikatı sonucunda düzenlenen inceleme raporunda kazanın meydana gelişinde kimsenin kusurlu olmadığının belirtildiği, mahkemece alınan bilirkişi kusur raporunda davacının %45, davalının %45 oranında kusurlu oldukları, olayın meydana gelişinde %10 oranında kaçınılmazlık bulunduğu yönünde görüş bildirildiği anlaşılmaktadır.
İş kazalarından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davalarında zararlandırıcı olaya neden oldukları ileri sürülen kişi veya kişilerin kusur oranlarının kesin olarak tespiti hem maddi hem de manevi tazminat miktarını doğrudan etkilemesi bakımından önem taşımaktadır. Zira maddi tazminat davalarında sigortalının veya hak sahiplerinin kazanç kaybının hesaplanmasında davacı veya hak sahibinin kendi kusuru oranında tespit olunan kazanç kaybından indirim yapılacağı gibi yine manevi tazminat davalarında hükmedilecek manevi tazminat miktarının takdirinde tarafların kusur durumu mahkemece öncelikle dikkate alınacaktır.
Somut olayda, Kurum inceleme raporu ile mahkemece alınan kusur raporu arasındaki açık çelişki giderilmeksizin sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece yapılacak iş, varsa aynı zararlandırıcı olaydan kaynaklanan rücuan tazminat dava dosyası ile ceza dava dosyasının celp edilmesinden sonra, temin edilebilen tüm dosya ve raporları göz önünde bulundurup, olayın oluş biçimi dikkate alındığında kaçınılmazlığın söz konusu olup olmadığını irdeleyecek, hükme esas alınan 31/10/2017 tarihli bilirkişi kusur raporu ile Kurum inceleme raporu arasındaki çelişkileri de giderecek şekilde tamamı kazanın meydana geldiği iş kolunda uzman iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetine olayı yeniden inceletmek, bu şekilde kusurun oran ve aidiyetini kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin olarak belirlemek, hükmün davacı tarafından temyiz edilmediği dikkate alındığında davalı lehine kusur oranları ve tazminatların miktarları konusunda oluşan usuli kazanılmış hakları gözeterek, yeniden alınan kusur raporundan dolayı başka bir hesap raporu alınmasının gerekmesi halinde hükme esas alınan bilirkişi hesap raporundaki bilinen (iskontosuz), bilinmeyen (iskontolu) dönem başlangıç ve bitiş tarihlerinin değiştirilmemesi gerektiğini de gözeterek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin istinaf başvurularının esastan reddine dair kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının talep halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, karardan bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 15/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.