20. Hukuk Dairesi 2016/5562 E. , 2018/2173 K.
"İçtihat Metni"......
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 17.03.2014 tarihli dilekçe ile müvekkillerinin maliki olduğu .....mevkii 241 parsel sayılı taşınmazın orman olduğu gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen iptaline karar verildiğini, bu sebeple zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup 10.000.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
.. .... vekili; aynı yöndeki isteklerle .... Asliye Hukuk Mahkemesinde 2014/489 Esas sayılı tazminat davasını açmıştır.
Daha sonra asıl davanın davacıları vekili ile . ...... vekili 21.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle; ..., ..., ... ve ...’in dava dilekçesinde isimlerinin davacı sıfatıyla sehven yazıldığını, davanın ..., ..., ... ve ..... yönünden devam edilmesini, toplam 168.369,47.-TL tazminatın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davacılar vekili 22.06.2015 tarihli oturumda davacı ...’e ilişkin davasını atiye terk etmiştir.
Davalı Hazine; davanın zamanaşımı süresi içinde açılmadığını, husumetin Orman Genel Müdürlüğüne yönetilmesi gerektiğini, Hazineden tazminat istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacı ... yönünden davanın atiye bırakılmasına, davacı vekilinin bu davacı yönünden dava açma hakkının saklı tutulmasına, davacı vekilinin 21.05.2015 tarihli dilekçesi uyarınca davacılardan ..., ..., ... ve ... yönünden esasa ilişkin karar verilmesine yer olmadığına, 21.046,18.-TL’şer tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hazineden alınarak davacılardan ..., ... ve......’a ayrı ayrı ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usul ve kanuna aykırıdır. Tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkin davalar belirsiz alacak davası niteliğinde olmayıp nisbi harca tabi davalardandır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmüne yer verilmiştir.
- 2 -
2016/5562 - 2018/2173
Harçlar Kanununda, harç alınması veya tamamlanması yanların isteğine bırakılmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi hükme bağlanmış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır. Nitekim bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 , 24.12.2013 gün ve 2013/21- 445 E. - 2013/1625 K. sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Yargılama aşamasında taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Kural olarak ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacıların yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, dava değeri üzerinden nisbi tarifeye göre peşin nisbi harç ödenmedikçe eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
Dava değeri üzerinden nispi peşin harç ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.
Ne var ki mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, dava dilekçesinde belirtilen miktar üzerinden maktu peşin harç alınıp ıslahla artırılan miktar üzerinden ise ıslah harcı alınmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuştur.
Diğer taraftan temyize konu davad....taraf olmadığı, davacılar vekili 16.09.2014 tarihli oturumda.... yönünden de .....ukuk Mahkemesinde 2014/489 Esas sayılı tazminat davasını açtıklarını, bu dava ile birleştirilmesini talep ettiklerini belirtmiş, mahkemecede.... hakkında tazminata hükmedilmiş ise de anılan dava dosyası fiziki dosyada ve UYAP ortamında bulunmadığından eldeki dava ile birleştirilip birleştirilmediği tespit edilememektedir.
Bu sebeple ..... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/489 Esas sayılı davası eldeki dava ile birleştirilmiş ise bu dosya içine konulmalı, birleştirilmemiş ve halen derdest ise her iki dava arasında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan birleştirilmeli, yürürlükteki harçlar tarifesi uyarınca dava değeri üzerinden eksik peşin harcı ödemesi için davacılara usulünce süre verilmeli, harcı ödenen miktar üzerinden hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer konuların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 22/03/2018 günü oy birliği ile karar verildi.