Esas No: 2021/11810
Karar No: 2022/3787
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/11810 Esas 2022/3787 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2021/11810 E. , 2022/3787 K."İçtihat Metni"
Bölge Adliye
Mahkemesi : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2021/1664-2021/1428
İlk Derece
Mahkemesi : ... 3. İş Mahkemesi
No : 2014/244-2021/61
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, davacı murisi...'in 22.04.1955 – 30.04.1960 tarihleri arasında Kuruma eksik bildirilen sigortalı çalışmalarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı DSİ Genel Müdürlüğü vekili, Kurum kayıtlarının incelenmesinde...'in 1954-1960 yılları arasında Demirköprü Barajında kesintisiz çalıştığını gösterir herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
Davalı SGK Başkanlığı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davanın kabulü ile,
Davacının murisi müteveffa ..... TC Kimlik numaralı...'in davalı ... Müdürlüğüne ait 459.45.01 sayılı işyerinde 22/04/1955 ile 30/04/1960 tarihleri arasında 1588 gün çalışmasının bulunduğu , bu çalışmaların 526 günlük kısmının feri müdahil SGK'ya bildirildiği, 1062 günlük kısmın ise bildirilmediği , bildirimi yapılmayan günlerde dönemin asgari ücretini aldığının tespitine" karar verilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran DSİ Genel Müdürlüğü vekili, tek bir tanığın ifadesine dayalı olarak muris...' in 22.04.1955-30.04.1960 tarihleri arasında müvekkili Kurumda kesintisiz çalıştığı sonucuna varılmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Kurumun anahtar teslim eser sözleşmesi olarak yaptığı ve dava dışı EMC-RAR isimli Türk Fransız ortaklığına ihale ederek yaptırdığı baraj inşaatı işinde çalışan hiçbir işçinin sigorta kaydının yapılmasından ve primlerinin ödenmesinde sorumlu olması mümkün olmadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı SGK Başkanlığı vekili, 1955 - 1960 tarihleri arasında çalışan kamu tanıklarından hiçbirinin davacının murisini tanımadıklarını, sadece tanık ...'nun 1959 yılının sonuna kadar birlikte çalıştıkları yönünde beyanda bulunduğunu ve tanık ...'nun hizmetleri dikkate alınarak kıyas yolu ile sonuca ulaşıldığını, ...'nun bildirimi yapılan günlerinin davacının murisi açısından da kabul edildiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalılar vekilleri istinaf başvuru dilekçe içeriklerini tekrarla kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek bozulmasını talep etmişlerdir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddesidir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, sonuç itibariyle sigorta primlerinin işverenden tahsilini ve kurum kayıtlarının düzeltilmesini de gerektireceğinden gerçek işveren ve kurum kayıtlarında işveren olarak görünen kişilerin de belirlenerek davaya katılmaları sağlanmalı, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılması, bir başka anlatımla, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, husumetin tüm işverenlere birlikte yöneltilmesi zorunludur.
Dava arkadaşlığının hangi hallerde zorunlu (mecburi) olduğu, maddi hukuka göre belirlenir. Maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde mecburi dava arkadaşlığı olacaktır.
Davacılar arasında (aktif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, bütün davacılar davayı birlikte açmak zorundadırlar. Dava mecburi dava arkadaşları tarafından biri veya bazıları tarafından açılmış ise, dava sıfat yokluğundan dolayı hemen reddedilmez. Mahkeme, diğer mecburi dava arkadaşlarının davaya katılmasını vefa muvafakat etmelerini sağlaması için davacıya veya davacılara süre verir. Diğer dava arkadaşları davaya katılır veya muvafakat ederse davaya devam edilir. Davayı açan davacı kendisine verilen süre içinde diğer mecburi dava arkadaşlarının katılmasını veya muvafakat etmelerini sağlayamaz ise, dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı var ise, davacı bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Dava, bütün dava arkadaşlarına karşı değilde, bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış ise, bu halde davalı durumundaki kişinin yada kişilerin, bu davada yalnız başına taraf sıfatı (pasif husumet ehliyeti) yoktur; davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Ancak bu halde dava sıfat yokluğundan reddedilmez. Mahkemenin, davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmesi için davacıya süre vermesi, davacı bu süre içinde davayı diğer mecburi dava arkadaşlarına teşmil ederse davaya devam etmesi gerekir. Davacı kendisine verilen kesin süre içinde davasını diğer mecburi dava arkadaşlarına da teşmil etmez ise o zaman dava sıfat yokluğundan reddedilir.
Mecburi dava arkadaşlığı halleri dışında dava arkadaşlığı ihtiyaridir. Birlikte dava açma hakkına sahip olanlar birlikte dava açmak zorunda değildir. Bunlardan her biri ayrı ayrı dava açabilecekleri gibi dilerlerse birlikte de dava açabilirler. Davalılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı bakımından da örneğin alacaklı müteselsil borçlulardan her birine karşı ayrı ayrı dava açabileceği gibi, isterse, müteselsil borçluların bir kaçına veya tümüne karşı birlikte dava açabilir. İşte bu iki halde de ihtiyari dava arkadaşlığı doğar.
Davada taraf değişikliği ıslah yoluyla yapılamaz.
HMK.'nın 61 (HUMK 49) ve devamı maddelerinde düzenlendiği gibi, kendisine dava ihbar edilen veya yargılama sırasında davaya dahil edilen kişi hakkında usulüne uygun dava açılmadığı için davada taraf sıfatını kazanamaz. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14/12/2005 2005/17-736 Esas, 2005/722 Kararı).
Somut olayda;dava müteveffa...’in hizmetlerinin tespiti istemiyle, mirasçılarından ... tarafından açılmış olup Mahkemece, başkaca mirasçı olup olmadığı araştırılmak suretiyle başkaca mirasçıların tespiti halinde yukarıda anılan yasal düzenlemelere göre aktif husumet eksikliği ikmal edilmelidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurularının reddine ilişkin kararı sair hususlar incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 16/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.