22. Hukuk Dairesi 2012/15143 E. , 2013/4820 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti, izin alacağı, genel tatil ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı işçi, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları istemiştir.
Davalıların Cevaplarının Özeti:
Davalılardan şirket vekili, davacının işten haber vermeden kendisinin ayrıldığını, müşteri şikayetleri sebebiyle tutanak tutulduğunu ve işveren şirketin uyarı aldığını, sezonluk iş olduğundan yılda 4-5 ay çalıştığını, işyerinde devamlı vardiyalı çalışıldığını, sabah vardiyasında Ümraniye’den gelen işçilerin, akşam vardiyasında ise davacı ile birlikte Gebze’den gelen işçilerin çalıştığını, davacının 16.00-24.00 vardiyasında çalıştığını, haftada altı gün çalıştığını, asgari ücret aldığını, yıllık izinlerini kullandığını, davacının gözleme yaptığını, çalışılan yerin belediyeye ait bir yer olduğundan bayramlarda çalışmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalılardan belediye vekili, belediye ile yüklenici firmalar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin bulunmadığını, yüklenme süresinin mali yılla sınırlı olması sebebiyle işçilerle belirli süreli sözleşmeler yapıldığından ihbar tazminatı istenemeyeceğini, belediye asıl işveren olarak kabul edilse bile, iş sözleşmesinin belediye tarafından feshedilmediğini, asıl işverenin sorumluluğunun alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağını, belediye ile yüklenici firmalar arasında yapılan ihale sözleşmelerinde yüklenici işçilerinin kıdem tazminatları ve diğer ek maliyetlerin ödenmesi için %3 sözleşme gideri ödendiğini, davacının çeşitli işverenler tarafından çalıştırıldığını, tüm alt işverenlere dava açılması gerektiğini, belediyede resmi çalışma sürelerinin uygulandığını, davacı mevsimlik işçi olarak çalıştırıldığından alacaklarının zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hüküm altına alınan alacakların davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Temyiz:
Hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 2/6 son cümlesi uyarınca asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden alt işverenle birlikte sorumludur. 4857 sayılı Kanun ile asıl işverenin, bu kanundan, iş sözleşmesinden ve alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerden sorumlu tutulması şeklindeki düzenleme, asıl işverenin sorumluluğunun genişletilmesi olarak değerlendirilmelidir. Bu durumda, ihbar, kıdem, kötüniyet ve işe iade sonucu işe başlatmama tazminatları ile ücret, fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatili, yıllık izin, ikramiye, pirim, yemek yardımı, yol yardımı gibi tüm işçilik haklarından birlikte sorumluluk esastır.
Ayrıca, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuni unsurları taşıyıp taşımadığı veya muvazaalı olup olmadığı da gözetilmelidir.
Somut olayda dosya içeriğinden, davalılar arasındaki hukuki ilişki net olarak anlaşılamamaktadır. Öncelikle davalılar arasındaki hizmet alım sözleşmeleri getirtilmelidir. Davalılar arasında iş hukuku yönünden ne tür bir ilişki bulunduğu, asıl işveren-alt işveren, geçici iş ilişkisi, birlikte istihdam, işyeri devri ve iş sözleşmesinin devri gibi ilişkiler yönünden inceleme yapılmalı, kurulan ilişkinin 4857 sayılı Kanun"a uygun olup olmadığı irdelenmeli, iki davalı arasındaki ilişkinin sona ermesinin davacının iş sözleşmesinin üzerindeki etkileri kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır. Mahkemece, belirtilen eksiklikler giderilerek diğer delillerle birlikte değerlendirilmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Öte yandan, ihbar tazminatı yönünden de taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.
İhbar tazminatı, iş sözleşmesini fesheden tarafın karşı tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduğu için, iş sözleşmesini fesheden tarafın feshi haklı bir sebebe dayansa dahi, ihbar tazminatına hak kazanması mümkün olmaz. Yine, işçinin 4857 sayılı Kanun"un 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14. maddesi hükümleri uyarınca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle iş sözleşmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatı talep hakkı bulunmamaktadır. Anılan fesihlerde işveren de ihbar tazminatı talep edemez.
4857 sayılı Kanun"un 22. maddesinde çalışma şartlarında esaslı değişiklik sebebiyle işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedebileceği öngörülmemiştir. Bununla birlikte çalışma şartlarının değiştirilmesi aynı zamanda şartlarının uygulanmaması anlamına geldiğinden, aynı Kanun"un 24/II-f bendinde belirtilen hal, işçinin haklı fesih sebepleri arasında sayılmıştır. Bu durumda işçinin ihbar tazminatı talep hakkı doğmazsa da, kıdem tazminatı ödenmelidir. Bununla birlikte, çalışma koşullarında esaslı değişikliği kabul etmeyen işçinin iş sözleşmesinin işverence feshi halinde, işçinin ihbar ve kıdem tazminatlarını talep hakkı doğar.
Somut olayda, davacı tanığı ..."ın kendisinin, davacının ve dava dışı iki işçinin çalışma şartlarının ağırlığı konusunda işverene yaptıkları şikayetlerin dikkate alınmaması sebebiyle işi bıraktıklarına ilişkin beyanı, 02.08.2010 tarihinde İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Sosyal ve İdari İşler Müdürlüğünün tuttuğu tutanak ve tüm dosya kapsamından, davacının iş sözleşmesini haklı olarak feshettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, ihbar tazminatının reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi de hatalıdır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 08.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.