Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/15900
Karar No: 2015/307
Karar Tarihi: 12.01.2015

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/15900 Esas 2015/307 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2014/15900 E.  ,  2015/307 K.

    "İçtihat Metni"

    Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Muhdesat

    .. ve .. ve müşterekleri aralarındaki Muhdesat davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 01.02.2013 gün ve 162/21 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar .. ve müşterekleri vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı vekili, taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davasına konu 101 ada 206 parsel üzerinde bulunan yapının çatısı, iç mekan sıvası, elektrik ve su tesisatı, kaynak suyu şebekesi ve havuzu ile ağaçların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti ile mülkiyete kazandırdığı değerin tespitini istemiştir.
    Davalılar ..., ... ve ... davacının katkısı bulunmadığından davanın reddini savunmuş, diğer davalılar usulune uygun tebligata rağmen cevap vermemiş ve yargılama oturumlarına da katılmamışlardır.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle davacı tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde yapılan faydalı masrafların toplam değerinin tespitine karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalılar ......., .. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesinin içeriği, davalıların savunması ve dosya kapsamına göre, dava ortak muristen intikal eden taşınmaz üzerinde bulunan yapı üzerindeki bir takım imalatların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine ilişkindir. Taşınmaz başında yapılan keşifte dinlenen taraf tanıkları benzer beyanlarında taşınmaz üzerindeki yapının ortak muris tarafından meydana getirildiğini, davacının bir takım onarımlar ve eklemeler yaptırdığını bildirmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhtesata yeni bölümler ilave edilmesi, muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhtesatın bakım ve onarımının yaptırılması bağımsız bir muhtesat meydana getirme niteliğinde olmayıp mevcut muhtesatın daha kullanılır hale gelmesini, iyileştirilmesini bir başka deyişle muhtesattan sağlanacak faydanın artmasını sağlayan işlerdir. Bu işler için harcanan giderler de muhtesatın değerini artıran faydalı ve zorunlu giderlerdendir. İyileştirici nitelikteki bu giderleri tek başına karşılayan paydaş koşullarının varlığı halinde bu giderlerden paylarına düşen kısmını 6098 sayılı TBK"nun 77 (BK"nun 61) ve onu izleyen maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre isteyebilecek olup tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

    Öte yandan kural olarak muhtesat niteliğinde olduğu kabul edilen ağaçların büyük kısmı 25-35 yaş aralığında, davacının taşınmaz üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı dönemde dikilmiş olup 2-15 yaş aralığında bulunan az sayıda ağacın ise davacı tarafından dikildiği hususunda delil bulunmadığından davanın tümden reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmesi de doğru değildir.
    Davalılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 165,80 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalılar ... ve müştereklerine iadesine 12.01.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

    KARŞI OY YAZISI

    Davacı, dava dilekçesiyle satış suretiyle ortaklığın giderilmesi(paylaşma) davasına konu edilen taşınmaz üzerindeki binanın çatı, iç mekan sıvası, elektrik ve su tesisatı, kaynak suyu getirilmesi tesisatı ve havuz ve dikilen ağaçların (muhtesat) kendisi tarafından meydana getirildiğinin ve bunların hakkına katkısının tespitini talep etmiştir.
    Burada “muhtesat” deyimi ile anlatılmak istenen; taşınmazın dikey ve yatay kapsamında (TMK.md.718) kalan, bir şekilde taşınmazla bağı bulunan ve taşınmaz değerini arttırıcı nitelikteki ekonomik bir değer taşıyan sonradan meydana getirilmiş maddi unsurlardır. Bunlar taşınmazın üstünde olabileceği gibi, altında da olabilir. Yine, muhtesat eşya olarak “bütünleyici parça(TMK.md.684)” veya “eklenti(TMK.md.686)” niteliğinde de olabilir. Muhtesat tespiti davası bakımından önemli olan, bu maddi unsurların ana taşınmazla ekonomik bir bütünlük gösterip ana taşınmazla birlikte satılacak ve satış değerini arttırıcı etki yapacak nitelikte olmasıdır. Ancak bu nitelikteki muhtesatların bu davaya konu edilmeleri mümkün olup; aksi halde tespitte hukuki yarar olmayacaktır. Bu muhtesatlar, genellikle arz üzerindeki yapı, dikili ağaçlar ve diğer bitkilerdir. Kural olarak bunlar, üst toprağa tabidir(superficies solo cedit) ilkesi gereğince; toprağın mülkiyetine ve onun akıbetine tabi olacak; bağımsız biçimde mülkiyet hakkına konu olmayacaktır. Bu nedenle, muhtesat tespitinde mülkiyet hakkının tespitine karar verilemez. Ancak, paylı mülkiyette hangi paydaş(lar)ın, elbirliği mülkiyetinde ise miras ortaklığına dahil terekedeki malın mahkemeden satışı yapılmak suretiyle paylaşılmasında, hangi mirasçı(lar)ın, muhtesatı meydana getirdiği ve sebeple satış parasında payı dışında ayrıca hak sahibi olacağının tespitine karar verilmesi gerekir.
    Tespit davaları konusunda önceki usul kanununda(HUMK) genel bir düzenleme bulunmamakla birlikte; ancak öğreti ve yargısal içtihatlarda oybirliği ile hukukumuzda açılabileceği kabul edilmişken; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)nda açıkça düzenlenmiştir(HMK.md.106). Buna göre; tespit davaları bir hukuki ilişkinin(hakkın) var olup olmadığının ya dabir belgenin sahte olup olmadığının mahkemece belirlenmesini talep eden davalardır. Bir tespit davasının dinlenebilmesi için

    öncelikle kanunda belirtilen istisnalar dışında davayı açanın bu davayı açmakta “güncel bir yararı” bulunmalıdır. Buna “hukuki yarar” şartı denilmektedir. Hukuki yarar şartı kapsamında kabul edilmesi gereken bir husus, kanunda açıkça yer almamakla birlikte, gerek içtihatlarla gerekse öğretide kökleşmiş olan, “eda davasının mümkün olduğu hallerde kural olarak tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı” hususudur(Y.HGK.nun 06.10.2004 T.2004/7-411 E. 2004/477 K.sayılı kararı; Baki Kuru-Ali Cem Budak,Tespit davaları, İstanbul 2010,sh.127).Tespit davasının koşulları yönünden muhtesat tespiti davaları için aşağıdaki değerlendirmeler yapılabilir: (1) Muhtesatın tespitinin istenebilmesi için öncelikle paylı mülkiyete veya miras ortaklığına (terekeye) dahil taşınmaz veya taşınmazalar için açılmış “satış suretiyle ortaklığın giderilmesi davasının mevcut olması, (2) bu ortaklığın giderilmesi davasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmeden önce bir muhtesat uyuşmazlığı çıkarılmış ve bu uyuşmazlığın davanın taraflarının tamamının anlaşmasıyla giderilememiş olması, (3) ortaklığın giderilmesi davasında anlaşılamaması durumunda mahkemece muhtesat için hak iddia eden taraf(lar)a bu konuda Asliye Hukuk Mahkemesi"nde dava açma konusunda süre verilmesi ve bu konunun bekletici sorun yapılması(HMK:md.165/2) gereklidir. Öyleyse, ortaklığın giderilmesi davasında satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş ise-satış henüz yapılmamış olsa bile-muhtesat tespiti davasının artık dinlenmesinde hukuki yarar kalmayacaktır. Zira, artık hak iddia edenin genel hükümlere dayalı (sebepsiz zeginleşme-TBK.md.77 vd.) bir eda davası açma imkanı devreye girecektir. Ayrıca, paydaş veya miras ortağı olmayanın (üçüncü kişilerin) ortaklığın giderilmesi davasında taraf sıfatı olmayacağından; muhtesat tespiti davası açma hakkının da bulunmadığının da kabulü gerekir.Bu konuda Kamulaştırma Kanunu’nun 19. maddesine 2004 yılında eklenen “… Başkası adına tapulu, sahipsiz ve/veya zilyedi tarafından iktisap edilmemiş yerin kamulaştırmasında binaların asgarî levazım bedeli, ağaçların ise 11 inci madde çerçevesinde takdir olunan bedeli zilyedine ödenir…” şeklindeki 12.fıkra hükmü uyarınca başkasının arazisine “haksız inşaat (TMK.md.722 vd.) yapan zilyedin deistisnaen bu muhtesatın tespiti için dava açabileceğini de kabul etmek gerekir.
    Nezdinde yukarda açıklanan nitelikte bir muhtesat tespiti davası açılmış olan Asliye Hukuk Mahkemesi; yukarda açıklanan şekilde güncel hukuki yararın bulunup bulunmadığını bir dava şartı olarak inceleyecektir. Mahkeme hukuki yararın davanın devam ettiği süre içinde mevcut olmasını da arayacaktır. Mahkeme usul hukuku yönünden yapacağı bu incelemeden sonra, hukuki yararın mevcut olduğu sonucuna varır ise, gösterilen delilere göre maddi hukuk yönünden incelemeye girişecek, keşif ve bilirkişi incelemesi de yapacaktır. Kanımca, muhtesatın kendi başına bağımsız bir bütünlüğünün bulunması gerekli değildir. Bu bakımdan bağımsız bir bütünlüğü olmamakla birlikte, taşınmazın bizzat kendisine veya üzerindeki yapı, bitki, ağaç gibi unsurlara yapılan ve satış parasına arttıcı etkide bulunacak nitelikteki zenginleştirme faaliyetlerinin de tespit edilmesi ve olası satış parası içindeki yansıma miktarının oransal olarak gösterilmesi ve bunun tespiti de mümkün olmalıdır. Zira tespit davası ile tespit edilecek husus bir hak ve hukuki ilişkiden ibarettir. Bu nedenle, aidiyeti çekişmeli olmamakla birlikte; tarla olan bir taşınmaz tesviye, nitelikli toprak taşıma ve gübreleme faaliyeti sonucu zengin bir toprak haline getirilmesi mümükün olabileceği gibi; verimsiz, yabani ağaçlar aşılanarak üstün cins haline getirilmiş; yine harap eski bir yapı yıkılıp yeniden yapılmış veya nitelikli bir tamirat ve yenileme ile zenginleştirilmiş de olabilir. Bu nedenle bütün bu zenginleştirme durumlarının tespit edilip, satış parasına yansıma durumunun kararda oransal olarak gösterilip tespit kararı verilmesi de mümkün olmalıdır. Diğer yandan, bazı durumlarda tespiti istenen muhtesat taşınmazın olası satışında sürüm değerine hiçbir arttırıcı etki de yaratmayabilir. Üzerinde yıkılması gerekli harap bir yapı(muhtesat) bulunan taşınmazın sürüm değerinin, sadece arsa değerinden ibaret olduğunun bilirkişice bildirilmesi durumu buna örnek olup; kanımca böyle bir olasılıkta, açılan tespit davasının mahkemece reddine karar verilmesi gerekir.

    Mahkemece; davacının iddia ettiği muhtesat ve zenginleştirme unsurlarının davacı tarafından meydana getirildiği benimsenerek, bunların 2000, 2006 ve 2011 yılları itibariyle değerlerinin tespitine karar vermiş; hükmü bir kısım davalılar temyiz etmiştir.
    Değerli çoğunluk; paylaşma davasına konu taşınmaza yapılan iyileştirme/ zenginleştirme giderlerinin muhtesat tespiti davasına konu edilemeyeceği, bunların ancak genel hükümlere göre açılabilecek bir eda (alacak) davası ile istenebileceği düşüncesindedir. Bu nedenle, hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın tümden reddine karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Yukarıda açıkladığım gibi; mahkemece verilebilecek tespit kararı, muhtesatın niteliği uygunsa, bunların davacı tarafından meydana getirildiğinin tespiti veya tespiti istenilen hususların arasında esaslı tadilat ve zenginleştirme unsurları varsa, bunların ortaklığın giderilmesi davası sonucunda yapılacak olası satışında satış bedeline yansıma oranının tespitine şeklinde olmalıdır. Oysa mahkemece sadece muhtesat ve zenginleştirmelerin belirli tarihlere göre değerlerinin tespitine karar verilmekle yetinilmiştir. Bu gibi tespit davalarında değer tespitine karar verilmesinde güncel hukuki yarar mevcut değildir. Bu bakımdan mahkemenin kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur. Mahkemece bir kısım muhtesat ve zenginleştirme unsurlarının davacı tarafından meydana getirildiği benimsendiğine göre; bunların, davacının zemin bedelindeki mevcut hakkı dışında olası satış bedeline yansıma oranının tespit edilerek bu oranın tespitine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerektiği düşüncesindeyim. Bu bozmanın niteliğine göre de, temyiz edenlerin muhtesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin kanıtlanamadığı yolundaki diğer temyiz itirazları da şimdilik incelenemeyecektir.
    Yukarda açıkladığım nedenlerle, Değerli çoğunluğun bozma sonucuna katılmakla birlikte, temyiz edilen hükmün açıkladığım çerçevede inceleme yapılmak ve sonucuna göre karar verilmek üzere farklı gerekçeyle bozulması gerektiğini düşünüyorum. 12.01.2015



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi