
Esas No: 2016/8152
Karar No: 2019/3481
Karar Tarihi: 25.03.2019
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/8152 Esas 2019/3481 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki bedensel zarar nedeniyle açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın maddi tazminat yönünden kabulüne, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... Taşımacılık ve Ticaret A.Ş. vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; 28/06/2007 tarihinde, davalılardan ... Taşımacılık ve Ticaret A.Ş."nin maliki olduğu, davalı ..."in sevk ve idaresinde bulunan aracın, müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosiklete çarpması neticesinde meydana gelen kazada müvekkilinin ağır yaralandığını malul olduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak hesaplanacak maddi tazminatın ve 40.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... Taşımcalık ve Ticaret A.Ş. vekili; kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, müvekkili şirketin, olayda her hangi bir kusuru olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, soruşturma aşamasında da şikayetinden vazgeçtiğini, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, davanın reddini talep etmişlerdir.
Mahkemece, kararda yazılı gerekçelerle ve ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; maddi tazminat yönünden davanın kabulü ile; 174.799,00 TL"nin 28/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile; 8.000,00 TL manevi tazminatın 28/06/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, fazla istenen miktarın reddine dair verilen karar davalı ... Taşımacılık ve Ticaret A.Ş. vekili ve davalı ... vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgöremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
818 sayılı BK.nun 41. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararın tazmini istemi ile açacağı davaların, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunduğu belirtilmiştir.
Buna karşılık, 2918 sayılı KTK.nun 109/1.maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar." hükmüne, yine aynı kanunun 109/2 maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir." hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlulular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.
Somut olayda; davaya konu trafik kazası 28.06.2007 tarihinde gerçekleşmiştir. Davalı sürücü ... idaresindeki araçla davacının idaresindeki motosikletin çarpışması sonucu davacının vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda ceza zamanaşımı süresi 5237 Sayılı TCK"nın 89 ve 66 maddelerine göre 8 yıldır. Kural olarak, bu 8 yıllık süre içinde davanın açılması ve ıslah yapılacaksa ıslahın da bu sürede yapılması gerekecektir. Davacı taraf kısmi davaya konu ettiği tazminat istemini 09.12.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle artırmış; davalılar vekilleri tarafından ayrı ayrı yasal süre içinde ıslaha karşı zamanaşımı def"i ileri sürülmüş; mahkeme tarafından davalıların ıslah dilekçesine karşılık süresi içinde zamanaşımı itirazını ileri sürdüğü, her ne kadar olayda davacının şikayeti olmasa da olayda Ceza zamanaşımını uygulanmasını gerektirecek olguların bulunduğu, davacının vaki yaralanmasının TCK"ın 86 maddesi kapsamında soruşturma gerektirdiği, ancak eylemin cezayı gerektirmesi durumunda da ceza zamanaşımının uygulanacağını belirterek Borçlar Kanunundaki genel düzenleme ile paralellik sağlandığı, davaya konu olan olayın, suç teşkil edip 2009 gününde meydana geldiği, ıslahın 2015 tarihinde yapıldığı; davacının yaralandığı ceza davasında sanığın TCK"ın maddesi gereğince hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmemiş ise de, ceza zamanaşımının 10 yıl olduğu, henüz uzatılmış zaman aşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle maddi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacıya ait tıbbi belgelere göre, davaya konu kazada, davacıda sağ ayak bileği kırıklı çıkığı, sağ tibia1/3 distalde fraktür yaralanması meydana gelmiştir. Dosya kapsamındaki tedavi belgelerine göre, davacının tedavisi kaza tarihi itibariyle yapılmış olmasına karşın; davacının maluliyet oranı yönünden bir rapor alınmadığı, davanın kazadan yaklaşık 10 ay sonra açıldığı, maluliyet durumunun ilk kez yargılamanın devamı sırasında İstanbul ... Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 18.03.2015 tarihli raporla belirlendiği anlaşılmaktadır.
Zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması için, zarar gören tarafından failin yanında zararın da öğrenilmesi gerekir. Bedensel zararlarda, uğranılan zararın tespit edilebilmesi için, meydana gelen yaralanmanın niteliği de nazara alınarak, öncelikle zarar nedeniyle gerekli tedavi sürecinin bitmiş olması gerekir. Zira, tedavi devam ederken zarar gören kişinin sürekli ve geçici işgöremezlik durumu tam olarak tespit edilemez. Daha açık bir ifade ile, tedavi devam ederken kişinin yaralanma nedeniyle maluliyeti olup olmadığı ve varsa oranının ne olduğu tam olarak tespit edilemez.
Somut olayda da, davacının yaralanmasına ilişkin olan ve özellikle yukarıda belirtilen tedavi belgeleri ile raporlarının içeriğinde, davacının kazadaki yaralanması nedeniyle meydana gelen maluliyet durumu, 18.03.2015 tarihli ... Kurumu raporu ile belirlenmiştir. Bu nedenle davacının tazminat talebi yönünden zararı öğrendiği tarih maluliyeti belirleyen bu raporun mahkemeye geldiği 02.04.2015 havale tarihidir. O halde bu tarihten itibaren 2 yıllık zamanaşımı süresi içinde ıslah dilekçesi ile bulunulan talep için henüz zamanaşımı dolmamıştır.
Mahkeme kararının zamanaşımının dolmadığı yönündeki gerekçesi yerinde değil ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın HUMK"nın 438/son maddesi gereğince, değişik bu gerekçeyle onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle, davalı ... Taşımacılık ve Ticaret A.Ş. vekili ve davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın, HUMK."nun 438/9.maddesi uyarınca gerekçesi düzeltilerek ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 9.365,25 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.