10. Hukuk Dairesi 2018/6980 E. , 2020/1498 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı Kurum, 26.12.2007 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalıya yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının rücuan tahsilini istemiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili; davaya konu olayda davalı işverenin iş sağlığı ve iş güvenliği mevzuatın hükümlerine aykırı davranışı olmadığını, bu hususta gerekli tüm önlemlerin alındığını ayrıca kastının da bulunmadığını, kazalı işçinin davalı işveren tarafından düzenli eğitime tabi tutulduğunu, kazanın işçinin dikkatsiz davranışı neticesinde meydana geldiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi tarafından, davanın kabulü ile, toplam 179.206,05 TL maddi zarardan;157.246,19 TL"nin onay tarihi tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 20.155,66 TL"nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1.804,20 TL hastane giderinin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekilince süresinde verilen İstinaf yolu dilekçesiyle, verilen kararın, davalı şirketin %100 kusuru bulunduğu ve işçinin %48,2 oranında malul olduğu kabulü ile verildiğini, belirtilen oranların oldukça yüksek olduğu ve davalı şirketin, işçi sağlığı ve iş güvenliği ayrıca çalışanların eğitimi ile ilgili üzerine düşen tüm görevleri yerine getirdiğini ve tüm tedbirlerin alınmasını sağladığını, bu yükümlülüklerin bünyesinde oluşturulmuş İş Sağlığı ve Güvenliği Müdürlüğü, Sağlık Müdürlüğü ve Eğitim Müdürlüğü tarafından titizlikle yerine getirildiğini, bu bakımdan, davalı şirkete kusur izafe edilmesinin mümkün bulunmadığını, kazalının kusurlu olduğunu, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini belirterek mahkeme kararın kaldırılmasını istemiştir.
B-BAM KARARI
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince, davalı işveren vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili, aynı istinaf gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesi olup buna göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile davalının Kurumun rücu alacağından sorumluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.
Kusur raporlarının, 506 sayılı Yasanın 26., 4857 sayılı Yasanın 77. ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 vd. maddelerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. 4857 sayılı Yasanın 77. maddesi; “İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenlepr, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar...” düzenlemesini içermektedir. Anılan düzenleme, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır. İş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar, ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.
Somut olaya dönülecek olursa; Kurum müfettiş raporunda olay; kazanın hurda kovasının içinde bulunan hurdanın düzenli istiflenmemesi ve kovanın uç kısmında hurda parçası bırakılması sonucu kazalı işçinin operatörü olduğu vincin önünden geçerken uç kısımda bırakılan hurda parçalarının, vince temas etmesi sonucunda dengesinin bozulduğu ve kazalı işçinin vinç kumanda odasına çıkmak üzere vinç merdivenlerinde iken düşen parçanın kazalıya isabet etmesi neticesinde kazalının yaralandığı anlaşılmaktadır. Mevcut kazanın meydana gelmesinin ana sebeplerinden biri, hurdanın düzenli olarak istiflenmemesi ve düzenlenmemesi olup, hurda kovasına yüklenen hurdanın düzenli istifleme işini denetlemekle görevli postabaşı...’nun ve diğer taraftan hurda kovasını taşıyan vinç opratörü ...‘ın kazalının kullandığı vince teması sonucu kazanın meydana geldiği dikkate alındığında üçüncü şahıs olarak sorumlu ve giderek şahsi kusuları bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu çerçevede İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile konusunda uzman bilirkişi heyetinden kusur oran ve aidiyetleri usulünce belirlenmek suretiyle, yeniden oluşa uygun kusur raporu alınmalı, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ve benimsenen ilkeler kapsamında, uyuşmazlık konusu husus yeniden usulünce incelenip, yapılacak değerlendirme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının HMK"nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.