Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/8234
Karar No: 2020/3763
Karar Tarihi: 20.02.2020

un sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen - - Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/8234 Esas 2020/3763 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2019/8234 E.  ,  2020/3763 K.

    "İçtihat Metni"




    Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemek suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02/05/2019 tarihli ve 2019/5245 soruşturma, 2019/2122 esas, 2019/1791 sayılı iddianamenin iadesine dair, Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2019 tarihli ve 2019/88 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2019 tarihli ve 2019/686 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 15/10/2019 gün ve 94660652-105-59-12519-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22/10/2019 gün ve 2019/100844 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:

    Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
    2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu"nun 53. maddesinin c fıkrasının 7. bendinde yer alan "İdeolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla bunlara irtibatlı suçlar, öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar ile ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde, yukarıda yazılı usuller uygulanmaz; bu hallerde kovuşturmayı Cumhuriyet Savcısı doğrudan yapar." şeklindeki düzenleme karşısında, şüpheliye yüklenen kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemek suçunu soruşturma yetkisinin doğrudan doğruya Cumhuriyet savcısına ait olduğu gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    I-Olay:
    Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemek suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 02/05/2019 tarihli ve 2019/5245 soruşturma, 2019/2122 esas, 2019/1791 sayılı iddianamenin iadesine dair, Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2019 tarihli ve 2019/88 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2019 tarihli ve 2019/686 değişik iş sayılı kararının, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu"nun 53. maddesinin c fıkrasının 7. bendinde yer alan "İdeolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla bunlara irtibatlı suçlar, öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların
    sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar ile ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde, yukarıda yazılı usuller uygulanmaz; bu hallerde kovuşturmayı Cumhuriyet Savcısı doğrudan yapar." şeklindeki düzenleme karşısında, şüpheliye yüklenen kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemek suçunu soruşturma yetkisinin doğrudan doğruya Cumhuriyet savcısına ait olduğu gözetilmeden, iddianamenin iadesi kararına karşı yapılan itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.

    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemek suçu iddiasıyla, hakkında soruşturma yürütülen şüpheli ..."nun üniversite öğretim görevlisi olması nedeniyle, 2547 sayılı Kanun"un 53/c-1. maddesi uyarınca özel soruşturma usulüne mi yoksa aynı Kanun maddesinin 7. bendi uyarınca genel soruşturma usulüne mi tabi olacağının belirlenmesine ilişkindir.

    III- Hukuksal Değerlendirme:
    2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu"nun, "Disiplin ve Ceza İşleri, Genel Esaslar" başlıklı 53. maddesinin (c) bendi;
    "(Değişik: 14/4/1982 - 2653/3 md.) Ceza soruşturması usulü:
    Yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında yetkili makamlarca inceleme başlatılabilir, inceleme sonucunda soruşturma açılmasına karar verilmesi ya da doğrudan soruşturma başlatılması hâlinde aşağıdaki hükümler uygulanır:
    (1) İlk soruşturma:
    Yükseköğretim Kurulu Başkanı için, kendisinin katılmadığı, Milli Eğitim Bakanının başkanlığındaki bir toplantıda, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek en az üç kişilik bir kurulca, diğerleri için, Yükseköğretim Kurulu Başkanınca veya diğer disiplin amirlerince doğrudan veya görevlendirecekleri uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılır.
    Öğretim elemanlarından soruşturmacı tayin edilmesi halinde, bunların, hakkında soruşturma yapılacak öğretim elemanının akademik unvanına veya daha üst akademik unvana sahip olmaları şarttır.
    (2) Son soruşturmanın açılıp açılmamasına;
    a) Yükseköğretim Kurulu Başkan ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2 nci Dairesi,
    b) Devlet ve vakıf yükseköğretim kurumu rektörleri, rektör yardımcıları ile üst kuruluş genel sekreterleri hakkında, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek üç kişilik kurul,
    c) Üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokul yönetim kurulu üyeleri, fakülte dekanları ve dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ve yardımcıları ile üniversite genel sekreterleri hakkında, rektörün başkanlığında rektörce görevlendirilen rektör yardımcılarından oluşacak üç kişilik kurul,
    d) Öğretim elemanları, fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterleri hakkında üniversite yönetim kurulu üyeleri arasından oluşturulacak üç kişilik kurul, e) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlar hakkında, mahal itibariyle yetkili il idare kurulu,
    Karar verir.
    f) Yükseköğretim Kurulu ile üniversite yönetim kurullarınca oluşturulacak kurullarda görevlendirilecek asıl ve yedek üyeler bir yıl için seçilirler. Süresi sona erenlerin tekrar seçilmeleri mümkündür.
    (3) Son soruşturmanın açılıp açılmamasına karar verecek kurullar üye tamsayısı ile toplanır. Kurullara ilk soruşturmayı yapmış olan üyeler ile haklarında karar verilecek üyeler katılamazlar. Noksanlar yedek üyelerle tamamlanır. Diğer hususlarda bu Kanunun 61 inci maddesi hükümleri uygulanır.
    (4) Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2 nci Dairesinde verilen lüzum-u muhakeme kararına itiraz ile men-i muhakeme kararlarının kendiliğinden incelenmesi Danıştayın İdari İşler Kuruluna aittir. Diğer kurullarca verilen lüzum-u muhakeme kararına ilgililerce yapılacak itiraz ile men-i muhakeme kararları kendiliğinden Danıştay 2 nci Dairesince incelenerek karara bağlanır. Lüzum-u muhakemesi kesinleşen Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin yargılanması Yargıtay ilgili ceza dairesine, temyiz incelemesi Ceza Genel Kuruluna, diğer görevlilerin yargılanmaları suçun işlendiği yer adliye mahkemelerine aittir.
    (5) Değişik statüdeki kişilerin birlikte suç işlemeleri halinde soruşturma usulü ve yetkili yargılama mercii görev itibariyle üst dereceliye göre tayin olunur.
    (6) Yükseköğretim Kurulu Başkanı ve rektörlerin 1609 sayılı Bazı Cürümlerden Dolayı Memurlar ve Şerikleri Hakkında Takip ve Muhakeme Usulüne Dair Kanun kapsamına giren suçlarından dolayı yapılacak ceza soruşturmasında yukarıda belirtilen ceza kovuşturması usulü tatbik edilir. Bunlar dışında kalan tüm görevliler için 1609 sayılı Bazı Cürümlerden Dolayı Memurlar ve Şerikleri Hakkında Takip ve Muhakeme Usulüne Dair Kanun hükümleri uygulanır.
    1609 sayılı Bazı Cürümlerden Dolayı Memurlar ve Şerikleri Hakkında Takip ve Muhakeme Usulüne Dair Kanun kapsamına giren suçlarından dolayı kanuni kovuşturma için gereken izin, Yükseköğretim Kurulu üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri ve bu kuruluşların memurları (Üniversitelerarası Kurul memurları dahil) hakkında Yükseköğretim Kurulu Başkanından, üniversite yöneticileri ve öğretim elemanları ile memurlar hakkında üniversite rektörlerinden alınır.
    (7) İdeolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla bunlara irtibatlı suçlar, öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar ile ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde, yukarıda yazılı usuller uygulanmaz; bu hallerde kovuşturmayı Cumhuriyet Savcısı doğrudan yapar.
    (8) Bu Kanunda yer almamış hususlarda 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümleri uygulanır." şeklinde düzenleme içermektedir.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun "İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme" başlıklı 115. maddesi;
    "(1) Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) (Değişik fıkra: 02/03/2014-6529 S.K./14. md) Dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin veya dini ibadet veya ayinlerin bireysel ya da toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi hâlinde, fail hakkında birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.
    (3) (Ek fıkra: 02/03/2014-6529 S.K./14. md) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale eden veya bunları değiştirmeye zorlayan kişiye birinci fıkra hükmüne göre ceza verilir." biçimindedir.
    Ceza Muhakemesi Kanunu’nun iddianamenin iadesine ilişkin 174. maddesi;
    "(1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
    a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
    b) Suçun sübûtuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
    c) Önödemeye veya uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen, İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
    (2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
    (3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
    (4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
    (5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir." şeklinde düzenlenmiştir.
    CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek oturum” da bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen düzenlemelerden biridir.

    İncelenen dosyada;
    Mağdure ..."nin, Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi olduğu, şüpheli ..."nun da aynı fakültenin endüstri mühendisliği bölümünde öğretim üyesi olarak görev yaptığı, adı geçen mağdurenin Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığına 25.03.2019 tarihli başvurusu sonucunda, şüpheli hakkında adli soruşturma başlatıldığı, soruşturma sonucunda adı geçen şüpheli hakkında TCK"nın 115/3, 119/1-e, 53. maddeleri kapsamında, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçundan kamu davası açıldığı, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının 02.05.2019 tarihli, 2019/2122 esas ve 2019/1791 sayılı iddianamesinde;
    "...müştekinin derslerin dışında arta kalan zamanlarda ise üniversitenin vermiş olduğu ücret karşılığında bölüm sekreterliği bünyesinde kısmi zamanlı olarak çalıştığı, dini inancı gereği okula ve derslere başörtüsü ile gelip gittiği, olay günü yine bölüm sekreterliğinde çalışmakta olduğu sırada, aynı okulda görev yapan Öğretim Üyesi şüpheli ..."nun sekreterliğe geldiği ve müştekiyi kast ederek Memur ... "a "stajyer bu mu, bunu buraya kim seçti, bunun kılık kıyafeti buraya uygun değil, ben kendi bölümümde böyle bir çalışan istemiyorum" şeklinde; yine müştekiye dönerek "sen bizim bölümün öğrencisi olsaydın burada çalışmana müsaade etmezdim" şeklinde sözler söylediği, müştekinin buna karşılık kıyafetinde herhangi bir sakınca olmadığını, başörtülü olarak çalışmasının yasal hakkı olduğunu beyan etmesi üzerine ise "üniversitelerde türban takmak serbest ama kara çarşafa yer yok" şeklinde söylemlerde bulunduğu, olaydan bir kaç gün sonra bölüm sekreterliğindeki odasında çalışmakta olan müştekinin sırtı kapıya dönükken, arkasından gelen şüphelinin cep telefonuyla müştekinin fotoğraflarını çektiği, olayın güvenlik kamerası görüntüleri ile de sabit olduğu, müştekinin kendisine yönelik yapılan eylemlere dayanamayarak mühendislik fakültesi dekanlığına şikayette bulunduğu, dekanlık tarafından şüpheli hakkında idari soruşturma başlatıldığı ve aynı zamanda dekanın kendisine adli mercilere başvurmasını tavsiye etmesi neticesinde müştekinin Cumhuriyet Başsavcılığımıza gelerek ayrıca şikayetçi olduğu olayda, bir örneği temin edilen idari soruşturma neticesinde şüpheliye disiplin cezası verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği,
    Bilgisine başvurulan Memur Şeniz SOY"un şüphelinin, müştekiye yönelik söz ve eylemlerini doğruladığı, şüphelinin alınan savunmasında, öğrenciyi olay gününe kadar tanımadığını, olay günü öğrenci işlerinde çalışan memur Şeniz hanıma öğrencinin kim olduğunu sorarak kılık kıyafetinin yönetmeliğe uygun olmadığını keza yönetmelikte baş örtüsü ve tesettüre izin olduğunu ancak feraceye izin olmadığını söylediğini, öğrencinin fotoğrafını ise daha sonradan hakkında açılacak soruşturmada delil olarak kullanabilmek ve kıyafetinin yasalara uygun olmadığını kanıtlamak amacıyla çektiğini, çektiği fotoğrafı kimseye yaymadığını, herkesin dini düşüncesine saygılı olduğunu, söylemiş olduğu sözlerin sadece hukuki bir tespitten ibaret olduğunu, üniversitede idari bir yetkisinin dahi bulunmadığını beyan ederek atılı suçlamayı kabul etmediğini ifade ettiği,
    Tüm dosya kapsamı ve deliller itibariyle, aşağıda hukuken değerlendirmesi de yapıldığı üzere, şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmıştır.
    HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
    Eylem yönünden; şüphelinin yukarıda tarif edilen şekilde, müştekinin dini inancından kaynaklı kıyafeti ile yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale ederek bunları değiştirmeye zorlaması şeklindeki eylemi, 5237 Sayılı TCK"nın 115/3 ve 119/1.e maddelerinde düzenlenen Kamu Görevinin Sağladığı Nüfuzu Kötüye Kullanmak Suretiyle İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engellemek suçuna tekabül etmektedir. Rızası hilafına müştekinin fotoğraflarını çekip özel hayatının gizliliğini ihlal etmesi eylemine ilişkin ise bu dosyadan ayırma kararı verilip uzlaştırmaya tabi suç olduğundan ilgili büroya gönderilmiştir. (dosya no: 2019/7804)
    Görev ve yetki yönünden; 2547 sayılı kanunun 53/c-7 maddesindeki "İdeolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla bunlara irtibatlı suçlar, öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar ile ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde, yukarıda yazılı usuller uygulanmaz; bu hallerde kovuşturmayı Cumhuriyet Savcısı doğrudan yapar" genel kurala istisna teşkil eden düzenleme uyarınca, Başsavcılığımızın suç nev"i itibariyle soruşturma yapmaya görevli olduğu anlaşılmıştır.
    Şüphelinin savunmasına dayanak teşkil eden müştekinin kılık kıyafetinin yönetmeliğe aykırı olduğu iddiası yönünden; Mevcut mevzuat incelendiğinde de görüleceği üzere ülke sathında uygulanmak üzere, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik ile Milli Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık Kıyafetlerine İlişkin Yönetmeliktik olmak üzere kılık kıyafetle ilgili 2 genel yönetmelik yayınlanmıştır. Bunlardan ilki olan 25/10/1982 tarihli "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik", kamu hizmeti veren memurlar ile diğer kamu personelleri için geçerli olup, üniversite öğrencileri için uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Keza Yönetmeliğin 2. maddesi uygulama alanını "memurlar, sözleşmeli personel ve geçici personel ile kamuda çalışan işçilerle" sınırlandırmıştır. Kamu hizmeti verenler için çıkartılan bir yönetmeliğin, kamu hizmeti alan konumundaki üniversite öğrencilerine uygulanması hukuken de mümkün değildir. Bu konuda ikinci yönetmelik ise, 07/12/1981 tarihli "Milli Eğitim Bakanlığı ile Diğer Bakanlıklara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık Kıyafetlerine İlişkin Yönetmelik"tir. İlgili yönetmelik isminde de belirtildiği üzere, salt bakanlıklara bağlı öğrencileri kapsamaktadır. Üniversiteler ise özerk bir kurum olan Yükseköğretim Kuruluna bağlı olup, Milli Eğitim Bakanlığı ve dahi diğer Bakanlıklarla herhangi bağlantısı bulunmamaktadır.
    Bu konudaki tek düzenleme YÖK Kanunu"ndadır. 2547 sayılı YÖK Kanunu Ek Madde 17–(Ek: 25/10/l990 -3670/12 md.) "Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile; yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir. " amir hükmünde de açıkça görüleceği üzere, kılık kıyafet mefhumu, bizzat yasa ile Yükseköğretim Kurumlarında serbest bırakılmıştır. Yine kanun maddesinde serbestinin tek sınırının, yürürlükteki kanunlar olduğu açıkça belirtilmiştir. Yürürlükteki kanunlarda da kadın kıyafetine ilişkin herhangi bir düzenlemeye rastlamak mümkün değildir. Anlatılan gerekçeyle şüphelinin savunmasının kanuni dayanaktan yoksun olduğu değerlendirilmiştir.
    NETİCE VE TALEP :
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, üzerine atılı suçu işlediğine dair 5271 Sayılı CMK"nın 170/2 maddesi anlamında yeterli delil elde edilen şüphelinin mahkemenizce yargılanarak eylemine uyan sevk maddeleri uyarınca süreli hapis cezası ile CEZALANDIRILMASINA,
    Kasten işlemiş olduğu suç nedeniyle süreli hapis cezasına mahkumiyetinin kanuni sonucu olarak 5237 Sayılı TCK"nın 53/1 maddesinde sayılı BELİRLİ HAKLARI KULLANMAKTAN YOKSUN BIRAKILMASINA karar verilmesi kamu hakları adına iddia ve talep olunur. " şeklinde anlatıma yer verildiği, şüphelinin müştekinin fotoğrafını çekmesi şeklindeki iddiayla ilgili olarak tefrik kararı verildiği, Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2019 tarihli ve 2019/88 iddianame değerlendirme sayılı kararıyla, "...sanığa isnat edilen suça ilişkin olarak sanığın kamu görevlisi olduğu hususu kısmen gözetilip disiplin soruşturmasına ilişkin evraklar toplandığı halde soruşturma izni alınmadan dava açılmış olduğu anlaşıldığından, sanığın kamu görevlisi olduğu, isnad olunan suçun görevi sırasında işlendiğide dikkate alındığında sanık hakkında soruşturma izni alınıp ondan sonra iddianeme düzenlenmesi gerektiği anlaşılmakla, soruşturma izni alınmadan iddianame tanzim edildiği anlaşılmakla..." şeklindeki gerekçeyle iddianamenin iade edildiği, Cumhuriyet savcısı tarafından 20/05/2019 tarihinde anılan karara itiraz edildiği, Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2019 tarihli ve 2019/686 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, "...iddianamede sevk maddesi ve tüm iddianame kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/05/2019 tarih ve 2019/88 idd. Değ. Sayılı iddianamenin iadesi kararındaki iade sebepleri ve gerekçenin yukarıda açıklanan yasal metne, usul ve yasaya uygun olduğu..." biçimindeki gerekçeyle itirazın reddine karar verildiği, anılan kesin nitelikteki karara karşı Cumhuriyet savcısı tarafından kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.

    Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
    Şüpheli ..., Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü"nde öğretim üyesi olup, adı geçenin adli ve idari soruşturmalar ile yargılama işlemleri açısından, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu"na tabi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
    Anılan Kanun"un 53/c-1. maddesine göre, öğretim üyelerinin görevlerinden kaynaklanan ya da görevleri sırasında işledikleri suçlar açısından ilk ve son soruşturma yetkisi, bahsi geçen Kanun maddesinde belirtilen yetkililer eliyle yürütülmekte, Cumhuriyet savcısının bu suçlar açısından soruşturma yetkisi bulunmamaktadır. Ancak, ilgili Kanun"un 53/c-7. maddesi, bazı suçlar açısından Cumhuriyet savcısına, genel hükümlere göre doğrudan soruşturma yapma yetkisi vermiştir. Anılan Kanun maddesinde, söz konusu suçlar; ağır cezayı gerektiren suç üstü halleri ile ideolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla bunlara irtibatlı suçlar, öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar şeklinde tanımlanmıştır.
    Çözülmesi gereken sorun; şüpheliye yükletilen ve Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının iddianamesinde belirtilen, TCK"nın 115/3, 119/1-e maddeleri kapsamındaki, kamu görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak suretiyle inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme suçuna ilişkin soruşturmanın, genel hükümlere göre mi yoksa 2547 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde özel usullere göre mi yürütüleceği noktasında toplanmaktadır.
    Olay tarihinde üniversitedeki görevinin başında olduğu açık olan şüphelinin, görevi ile ilgili olan birkaç evraka imza atmak amacıyla Çevre Mühendisliği Bölümü sekreterliğine geldiği, mühendislik fakültesindeki öğrenciliği dışında ayrıca kısmi zamanlı ücretli işte aynı bölümün sekreterliğinde stajyer öğrenci statüsünde çalışan ve tesadüfen burada karşılaşmış olduğu müştekiyi kast ederek, idari memur olarak çalışan Şeniz Soy"a "stajyer bu mu, bunu buraya kim seçti, bunun kılık kıyafeti buraya uygun değil, ben kendi bölümümde böyle bir çalışan istemiyorum" şeklinde, yine müştekiye dönerek "sen bizim bölümün öğrencisi olsaydın burada çalışmana müsaade etmezdim" biçiminde sözler söylediği iddia edilmiştir. Şüphelinin, 25.03.2019 tarihinde, bölüm sekreterliğinde bulunan müştekinin fotoğraflarını cep telefonu ile çekmesi şeklindeki eylemiyle ilgili olarak ise, evrak tefrik edilmek suretiyle ayrıca soruşturma yapılmakta olup, inceleme konusu olayın dışında kaldığı anlaşılmıştır.
    Müştekinin iddiası, şüpheli ve tanığın ifadesi ile iddianame kapsamına göre; şüphelinin iddiaya konu suçu oluşturabilecek eyleminin, ideolojik amaçlarla Anayasada yer alan temel hak ve hürriyetleri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü veya dil, ırk, sınıf, din ve mezhep ayrılığına dayanılarak nitelikleri Anayasada belirtilen Cumhuriyeti ortadan kaldırmak maksadıyla işlenen suçlarla bunlara irtibatlı suçlar kapsamında nitelendirilemeyeceği, zira bu suçların, TCK"nın ikinci kitap, dördüncü kısım, dördüncü bölümde tanımlanan, devletin güvenliğine karşı suçlar kapsamında oldukları ve şüphelinin Cumhuriyeti ortadan kaldırma maksadını ortaya koyan bir hareketinin iddia edilmediği, yine şüphelinin eyleminin, öğrenme ve öğretme hürriyetini doğrudan veya dolaylı olarak kısıtlayan, kurumların sükün, huzur ve çalışma düzenini bozan boykot, işgal, engelleme, bunları teşvik ve tahrik, anarşik ve ideolojik olaylara ilişkin suçlar kapsamında da bulunmadığı, dolayısıyla iddia konusu suça ilişkin soruşturmanın, 2547 sayılı Kanun"un 53/c-1. maddesi hükümleri uyarınca, özel soruşturma usulüne tabi olduğu, bu nedenle Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığınca, soruşturma dosyasının görevsizlik kararına bağlanarak ilgili üniversite rektörlüğüne
    gönderilmesi gerekirken, şüpheli hakkında iddianame düzenlenmesinin hukuka uygun olmadığı sonucuna ulaşılmış olup, şüphelinin 2547 sayılı Kanun"da düzenlenen özel soruşturma usulüne tabi olmasının gerekliliğine değindiği kabul edilen ve iddianamenin iadesine dair Çorlu 1. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 15/05/2019 tarihli ve 2019/88 iddianame değerlendirme sayılı kararında ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2019 tarihli ve 2019/686 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.

    IV-Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle,
    Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen ihbarname içeriği yerinde görülmediğinden bozma isteminin, CMK"nın 309. maddesi gereğince REDDİNE, sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde yerine getirilmesine, 20/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi