9. Hukuk Dairesi 2015/7974 E. , 2018/1656 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti ve iki noter ihtar ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatlarınca temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin işçilik alacaklarının belirlenebilir olmadığını, bu nedenle davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, müvekkilinin 20.12.2011 - 10.07.2013 tarihleri arasında kesintisiz bir biçimde sekreter olarak çalıştığını, sorunsuz şekilde çalışmasına devam ederken son 2 aylık dönem içinde davalı şirket yetkilisi ve sahibi işveren...’ın müvekkilin çalışma saatleri içerisinde yalnız bulunduğu her zaman yanma gelerek hamile eşiyle problemler yaşadığını, ondan boşanmak istediğini, eşini sevmediğini, müvekkilini çok beğendiğini, aklını karıştırdığını, hatta ona aşık olduğunu dile getirerek defalarca yemeğe gitme, birlikte tatile çıkma gibi tekliflerde bulunduğunu, müvekkilin bu teklifleri geri çevirmesi üzerine sinirlenen işverenin "O zaman çık git buradan, seni kovuyorum. Bir daha sakın buraya gelme." diyerek iş akdini sözlü olarak feshettiğini iddia ederek iddia ederek bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı iddialarının asılsız olduğunu, davacının işe başladığı tarihten itibaren santral memuresi olarak görev yaptığını, ilk dönemler görevini gerektiği gibi yerine getirirken, son 6 aylık dönemde defalarca işe geç geldiğini, görevini yerine getirirken sürekli ihmallerinin olduğunu, önemli notları almayı unuttuğunu, defalarca uyarılmasına rağmen davacının ailevi sorunları olduğunu, bu yüzden işe konsantre olamadığını, işe ihtiyacı olduğunu söyleyerek işverenin vicdani duygularını istismar ettiğini, davalı şirket yetkilisinin firma dışında olduğu zamanlarda bilgisayarda oyun oynadığını, diğer çalışanlarla sürekli sohbet ettiğini, diğer çalışanların da motivasyonunu bozduğunu, bu durumun personel sorumlusu tarafından tespit edildiğini, son olarak 10.07.2013 tarihinde şirket personel sorumlusu tarafından benzer davranışları sebebiyle uyarılan davacıya "Ben gidiyorum, göstereceğim size gününüzü" diyerek tehditler ve hakaretler savurarak iş yerinden izinsiz olarak ayrıldığını, bu durumun tutanakla tespit edildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1- Anayasanın 141 inci maddesi uyarınca, yargı kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerekir. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 nci maddesinde de hüküm altına alınmıştır. Anılan anayasal ve yasal düzenlemeler gereğince yargıcın, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kararda göstermesi zorunludur. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 26.05.2008 gün ve 2007/20517 Esas, 2008/12483 Karar sayılı ilamı).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
10.04.1992 gün ve 1991/7 esas 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve 6100 sayılı HMK"nın 298. maddesi uyarınca hüküm fıkrası ile gerekçe arasında veya tefhim edilen kısa karar ile gerekçe arasında çelişki olması bozma sebebidir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece gerekçe kısmında davacının iddia ettiği gibi 850 TL. net ücretle çalıştığı kabul edilmesine rağmen hüküm fıkrasında, bilirkişi tarafından savunmayı da dikkate alarak asgari ücret üzerinden seçenekli olarak yapılan hesaba göre alacakların hüküm altına alınması gerekçeli karar ile hükmü fıkrasının çelişkiye sebep olmuştur. Mahkemenin gerekçeli kararı Anayasa ve yasanın aradığı anlamda gerekçe içermeyip, çelişkiler mevcuttur. Kararın salt bu nedenle bozulması gerekmiştir.
F) SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 06.02.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.