Esas No: 2019/8240
Karar No: 2020/3762
Karar Tarihi: 20.02.2020
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2019/8240 Esas 2020/3762 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/03/2019 tarihli ve 2019/3481 soruşturma, 2019/2286 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1253 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü"nün 11/10/2019 gün ve 94660652-105-35-11539-2019-Kyb sayılı istemleri ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24/10/2019 gün ve 2019/100944 sayılı bozma düşüncesini içeren ihbarnamesiyle Daire"ye gönderilmiş olduğu görülmekle, dosya incelendi:
Kanun yararına bozma isteyen ihbarnamede;
5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, müştekinin olay günü ... tarafından arandığını ve tehdit edildiğini, ..."ı ..."ın azmettirdiğini ve bu şahıslarla aralarında husumet olduğunu beyan etmesi karşısında, gerçekten bir görüşme olup olmadığının tespiti bakımından HTS kayıtlarını celp edilerek şüphelilerin beyanlarına başvurulduktan sonra şüphelilerin hukukî durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunduğu anlaşılmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/03/2019 tarihli ve 2019/3481 soruşturma, 2019/2286 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1253 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması
gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar nazara alındığında, dosya kapsamına göre, müştekinin olay günü ... tarafından arandığını ve tehdit edildiğini, ..."ı ..."ın azmettirdiğini ve bu şahıslarla aralarında husumet olduğunu beyan etmesi karşısında, gerçekten bir görüşme olup olmadığının tespiti bakımından HTS kayıtlarını celp edilerek şüphelilerin beyanlarına başvurulduktan sonra şüphelilerin hukukî durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik soruşturmaya ve değerlendirmeye dayalı olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın belirtilen gerekçelerle kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabetgörülmediği gerekçesiyle kanun yararına bozmaya konu edildiği anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Tehdit suçlarından şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08/03/2019 tarihli ve 2019/3481 soruşturma, 2019/2286 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin, mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1253 değişik iş sayılı kararında isabet bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
CMK"nın 173. maddesi "(1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
(2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
(3) (Değişik fıkra: 18/06/2014-6545 S.K./71. md) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
(4) (Değişik fıkra: 25/05/2005-5353 S.K./26.mad) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
(5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu Madde hükmü uygulanmaz.
(6) (Değişik fıkra: 2/1/2017 - 680 S.K.H.K./11. md) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır." biçimindedir.
Yukarıda yer verilen düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır.
Bu çerçevede, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
CMK’nın 170/2. maddesine göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Ancak soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının delil değerlendirmesiyle, kovuşturma aşamasında hakimin delilleri değerlendirmesi birbirinden farklı özelliklere sahiptir. CMK’nın 170/2. maddesine göre soruşturma aşamasında toplanan deliller kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturup oluşturmadıkları çerçevesinde incelemeye tabi tutulurken, kovuşturma aşamasında, isnad edilen suçun işlenip işlenmediği hususunda mahkumiyete yeter olup olmadığı ve tam bir vicdani kanaat oluşturup oluşturmadığı çerçevesinde değerlendirilmektedir.
İncelenen dosyada; şikayetçi Suat Özbek, 21.02.2019 tarihli dilekçesi ve ekleriyle birlikte Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığına başvurmuş olup, aynı tarihte alınan ifadesinde dilekçe içeriğinin de doğru olduğunu belirtmek suretiyle, "şikayet dilekçemde detaylı şekilde açıkladığım üzere; 19/02/2019 günü saat 16:39 sıralarında 0554 702 64 78 numaları telefondan şikayetçi olduğum ... tarafından arandım, bu konuşma sırasında telefonun kendisine ait olduğunu şikayetçi olduğum diğer kişi olan şüpheli ..."ın talimatı ile beni aradığını ve elçiye zeval olmayacağını belirterek ... ile süre gelen ve halen mahkeme aşamasında devam etmekte olan dava dosyalarımdan vazgeçmemi, geri çekmemi, ..."ın haklarımı vereceğini, davaları çekmemem halinde eşim ile iletişim kurarak yalan ve iftira yoluyla aile birliğime zarar vereceğini bildiren yaklaşık iki dakika süren telefon görüşmesi yaptım, bu konuşma tamamen tehdit ve şantaj içeriklidir, bana bu şekilde tehdit ve şantajda bulunan ... (05547026478) ve azmettiren ...(0532 616 2806)"dan şikayetçiyim, konu ile ilgili mahkeme kararlarını dilekçem ekinde sunuyorum, bu olaya tanık olan kimse yoktur, soruşturma sırasında gerektiği takdirde cep telefonu iletişimimin tespitine rıza gösteriyorum" şeklinde beyanda bulunarak şüpheliler hakkında şikayetçi olmuştur. Adı geçenin şikeyet dilekçesi incelendiğinde; şüpheli İsmail"in şirket müdürü, diğer şüpheli Erdal"ın da çalışanı olduğu TKF Metal Kaplama Kimyevi ve Makine Araçları
./..
.4.
Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile şikayetçinin, 29.11.2013 tarihinde yedi yıllık pazarlamacılık sözleşmesi imzaladıkları, sözleşmeye riayet edilmemesi nedeniyle şikayetçi tarafından açılan alacak davası sonucunda, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 01.11.2017 tarihli kararıyla şikayetçi lehine karar verildiği, kararın ilgili şirket vekilince istinaf edilmesi üzerine de, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi"nin 07.02.2019 tarihli kararıyla, yerel Mahkeme hükmüne karşı yapılan bu başvurunun esastan reddedildiği, şirket müdürü olan şüpheli İsamail"in yeğeni olan Gürhan Uluçalı hakkında, 11.11.2016 tarihli tehdit eylemi nedeniyle, Karşıyaka 5. Asliye Ceza Mahkemesi"nin, 14.01.2019 tarihli, 2017/690 esas, 2019/13 sayılı kararıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği, 0 554 702 64 78 numaralı hat tarafından saat 16:39"da aranılıp, 2 dakikalık görüşme yapıldığına dair bir adet cep telefonu ekran görüntüsünün yer aldığı anlaşılmıştır.
Şikayetçinin alınan ifadesinin ardından başkaca bir işlem yapılmayan soruşturma neticesinde, "...müştekinin telefon kayıtlarından şüpheli ile olan irtibatı tespit edilse bile, geçmiş tarihlerde yapılan görüşme içeriğine ulaşabilmek teknik olarak mümkün değildir. Müşteki olaya ilişkin tanık bildirmemiş olup, delil de elde edilememiştir. Dosyadaki deliller bir arada değerlendirildiğinde, müştekinin soyut iddiasından başka şüphelinin üzerine atılı tehdit suçunu işlediğine dair, her tür şüpheden uzak yeterli delil elde edilemediği..." şeklindeki gerekçeyle, Karşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 08/03/2019 tarihli ve 2019/3481 soruşturma, 2019/2286 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, şikayetçinin anılan karara süresinde itiraz ettiği, itirazı değerlendiren Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliği"nin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1253 değişik iş sayılı kesin nitelikteki kararıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair karardaki gerekçeler gözetildiğinde, toplanan deliller ve dosya kapsamına göre verilen kararda yasaya, oluşa aykırılık ve usulsüzlüğün tespit edilemediği gerekçesiyle, itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, kanun yararına bozma istemi ve tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde;
Ceza Muhakemesi Kanununun “soruşturma” başlıklı 2. kitabında, Cumhuriyet savcısının suç soruşturmasına ilişkin süreci nasıl yürüteceği ve kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi durumunda, itirazı incelemekle görevli hakimliğin görevleri açık bir şekilde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, Cumhuriyet savcısı, kendisine yapılan suç duyurusu ya da şikayet başvurusu üzerine, işin gerçeğini derhal araştırmaya başlamalı, maddi gerçeğin ortaya çıkmasına yarayan tüm yasal yöntemlere başvurarak şüpheli lehine ve aleyhine bütün delilleri toplamalıdır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen hakimlik ise, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya dosyada yer alan delillerin itirazla ilgili olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi için yeterli olmadığı durumlarda soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
Bu açıklamalar karşısında;
Şikayetçinin, şüpheli İsmail"in müdürü olduğu şirket ile aralarında geçmişte hukuksal sorunların var olduğuna dair, dosyaya Mahkeme kararları sunmuş olması, adı geçen şüphelinin yeğeni Gürhan Uluçalı tarafından tehdit edildiğine ilişkin olarak, sözü edilen şahıs hakkında tehdit suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ibraz etmesi, diğer şüpheli ..."ın da aynı şirketin çalışanı olduğunu ileri sürmesi karşısında, şikayetçinin tehdit iddiasının doğru olup olmadığının araştırılması amacıyla, olay günü ve saatinde şikayetçinin cep telefonunu arayan hatlara ilişkin HTS kayıtlarının ve abonelik bilgilerinin ilgili kurumdan istenilmesi, yine, adı geçen şüphelilerin tehdit iddiasına ilişkin olarak ifadelerinin alınmasından sonra, sonucuna göre şüpheliler hakkında kamu davası açılıp açılmayacağı yönünde bir karar verilmesi gerektiği gözetilmemiş olup,
bu eksiklikler giderildikten sonra itirazın kabulü veya reddi yönünde bir karar verilmesi gerekirken, bu süreç işletilmeden kurulan itirazın reddine ilişkin, mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1253 değişik iş sayılı kararında isabet bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV-Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden, mercii Karşıyaka 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 03/05/2019 tarihli ve 2019/1253 değişik iş sayılı kesinleşen kararının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre sonraki işlemlerin, CMK"nın 309/4-a maddesi gereğince mahallinde merci mahkemesince yerine getirilmesine, 20/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.