23. Hukuk Dairesi 2016/9727 E. , 2020/591 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davada yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen davanın kabulüne yönelik verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı eğitimi verilmesi konusunda hizmet sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye dayalı olarak davalıya hizmet verildiğini ve faturalandırıldığını, müvekkilinin edimlerini yerine getirdiği halde davalının ödeme yükümlülüğüne uymadığını, bu nedenle de davalı aleyhine Antalya 5. İcra Müdürlüğünün 2013/6973 E. sayılı icra dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı tarafın takibe haksız itiraz ettiğini, takibin durduğunu ileri sürerek takibin iptali ile %20 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında iş yeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmeti verilmesi hususunda hizmet sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme uyarınca hizmetin verildiği ve hizmetlerin faturalandırılarak davalının cari hesaplarına işlendiğini, ancak davalı şirketin yerine getirmesi gerektiği yükümlülükleri ifadan kaçınarak sözleşmeye istinaden hizmet verilmesi sonucunda oluşan alacak kalemlerinden en son 04.04.2013 tarihinde fatura edilen hizmet bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, bu borçtan dolayı söz konusu cari hesabın kat edildiğini, borçlu şirket tarafından ödenmeyen 3.596,88 TL borç bakiyesinin ve fer"ileri için Antalya 5. İcra Müdürlüğünün 2013/6997 E. sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalı şirketin kararlaştırılan borcu ödemediği gibi haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini ileri sürerek takibin iptali ile % 20 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, sözleşme kapsamında davacı şirketin müvekkili şirkete iş güvenliği mevzuatı kapsamında eğitim vermeyi taahhüt ettiğini, sözleşme kapsamında resmi onayı almayı ve ders vermeyi üstlendiğini, iş güvenliği uzmanı olarak ..."in görevlendirildiğini, davacı şirket yetkilisi tarafından müvekkili şirketin insan kaynaklarına gönderilen 15.04.2013 tarihli e-posta da ..."in istifa ettiğini, yeni bir uzman bulunamadığının belirtildiği, 04.01.2013 tarihli sözleşmenin 15.04.2013 tarihinde davacı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, feshedildiği için müvekkilinin başka bir şirket ile 01.05.2013 tarihinde sözleşme imzaladığını, bu arada davacı şirketin bakanlığa başvuru yapmadığını öğrendiklerini, davacının hizmet yapmış gibi fatura düzenlediğini, ifa edilmiş bir hizmetin olmadığını savunarak davanın reddi ile % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsilini istemiştir.
Mahkemece, asıl dava yönünden itirazın iptali ile asıl alacağın %20"si oranında icra inkar tazminatına, birleşen dava yönünden davanın reddine dair verilen karar, birleşen davada davacı vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 10.02.2016 tarihli ve 2015/4576 E.- 2016/621 K. sayılı ilamıyla, takip konusu faturanın davalının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğu ve davalının da kabulünde olduğu, davalı tarafça faturaya sekiz günlük yasal süresi içerisinde itiraz edildiğinin savunulmadığı, davacının faturaya dayalı alacağın varlığını kanıtladığı, bu nedenle birleşen davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, asıl davanın taraflarca temyiz edilmediğinden kesinleşmiş olmakla yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen davanın kabulü ile itirazın iptaline karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, birleşen davada davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.01.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.