1. Hukuk Dairesi 2016/12140 E. , 2019/4638 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı..... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 03.05.2016 gün, 528-165 sayılı karar ile davanın reddine dair verilen kararın temyizen incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..."ın düzenlemiş olduğu rapor okundu, açıklamaları dinlendi, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı miraspayı oranında tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, mirasbırakanın işlem tarihinde hukuki ehliyete haiz olduğu, davalıların 3. kişi olup mirasçılar arasında yer almadığından muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davanın dinlenilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1937 doğumlu mirasbırakan ..."ün 08.09.2011 tarihinde ölümü üzerine dava dışı eşi Darga ile davacı çocukları ..., ..., ... ve..."ın mirasçı kaldıkları, çekişme konusu 1093 ada 172 parsel sayılı taşınmazda 1/3 pay mirasbırakan adına kayıtlı iken; bu payın tamamının mirasbırakanın vekili davalı ... tarafından davalı ..."a 95.000 TL bedelle satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki; mirasbırakanın işlem tarihi itibarıyla hukuki ehliyete haiz olduğu saptanarak, ehliyetsizlik hukuki nedeni bakımından davanın reddedilmesinde isabetsizlik yoktur.
Ancak davada ehliyetsizlik yanında muris muvazaası hukuksal nedenine de dayanılmıştır. Bilindiği üzere Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak mirasçı olmayan kişiler aleyhine dava açılmasını engeller bir durum mevcut değildir.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle araştırma yapılarak ve taraf delilleri toplanarak işin esasının incelenmesi, mirasbırakanın gerçek irade ve amacının saptanması ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.