10. Hukuk Dairesi 2019/3503 E. , 2020/1492 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamından, davacı, davalı işverene ait evde 13.07.1998-21.04.2009 tarihleri arasında, çocuk bakıcısı olarak ve diğer ev işlerini yapmak suretiyle sigortasız olarak çalıştırıldığını, çalışmasının evde geçmesine karşın davalı işverene ait işyerinden 01.05.2007"den itibaren sigortalı gösterildiğini, 13.07.1998-01.05.2007 tarihleri arasında yani Kurum’a bildirilmeyen süreler yönünden sigortalı çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiş; Mahkemece, davanın sübuta erdiği gerekçesiyle kabulüne dair verilen ilk hüküm dairemizin, 23.06.2015 günlü, 2014/9269 Esas, 2015/12548 Karar sayılı ilamı ile çalışmanın sürekli olup olmadığı, başlangıcı ve sonu hakkında yapılan irdelemenin yeterli olmadığı gerekçeleriyle bozulduğu anlaşılmıştır. Bozma sonrası yapılan yargılama sonucu, Mahkemece, davacının davalı ..."in evinde çocuk bakıcısı olarak 13.07.1998 ile 30.04.2009 tarihleri arasındaki dönemde aylık 1.200,00 TL ücret karşılığında hizmet akdi ile çalıştığını tespitine, dair karar verilmiştir. Mahkemece, davacının, dosya içine alınan yurtdışına giriş çıkış kayıtları irdelenmeksizin ayrıca ücrete yönelik araştırma yapılmadan tüm dönemler yönünden aylık 1200,00TL ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesi hatalıdır.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, 506 sayılı Kanunu 79. maddesi uyarınca açılmış hizmet tespiti davasıdır. Bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu çerçevede hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyerek, gerekli araştırmaların re"sen yapılması ve kanıtların toplanması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının, Bulgaristan asıllı olduğu ve sürekli ülkesine gittiğinin davalı tarafça ileri sürülmesi üzerine yurt dışı giriş çıkış kayıtları temin edilerek dosya içine alındığı ancak giriş-çıkış sürelerinin irdelenmediği belirgin olup Mahkemece, davacının çalışmanın varlığı konusundaki kabulü yerinde ise de, bu kayıtlar incelenerek şayet uzun bir aralık yutdışında olduğu tespit edilirse bu sürelerin askıda olduğunun kabulüyle dışlanmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Ayrıca talebin bildirilmeyen sürelerin tespitine yönelik olmasına (13.07.1998-01.05.2007 tarihleri arasında) ve davacının, tüm çalışma süresinin 21.04.2009 tarihine kadar olmasına rağmen talebin aşılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77. maddesinin 1. fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin 1. fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77. ve 80. maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belirli bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas - 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas - 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas - 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas - 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas - 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Mahkemece, prime esas kazanç tespiti istemine ilişkin olarak yukarıda belirtilen açıklamalar kapsamında irdeleme yapılarak karar verilmesi gerekirken tüm dönemler yönünden aylık 1200,00 TL ücretle çalıştığının tespitine dair mevcut şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."e iadesine, 24.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.