Esas No: 2021/12786
Karar No: 2022/4004
Karar Tarihi: 21.03.2022
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2021/12786 Esas 2022/4004 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı kurumun yaptığı e-haciz işleminin kaldırılması istemi üzerine açılan davada, bozma kararına uygun olarak mahkeme önceki kararını değiştirerek davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak kurum vekili tarafından yapılan temyiz başvurusu sonrası yapılan incelemede, kararın verilmesinde bilirkişi raporunun hatalı bir şekilde kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu nedenle, hüküm bozulmuştur. Usulî kazanılmış hak kavramına değinerek, bu kurumun hukuki istikrarın sağlanması amacıyla geliştirildiği ve kararlara karşı güvenin sarsılmasını engellediği belirtilmiştir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda usulî kazanılmış hak kavramına ilişkin açık bir hüküm olmamasına rağmen, yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul gördüğü belirtilmiştir. Kanun maddeleri detaylı olarak belirtilmemiş.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece önceki verilen karar dairemizin 28.09.2020 tarihli kararıyla “üzerine haciz konulan banka hesabının, serbest avukat olarak çalışan davacının Adalet Bakanlığı'nın 04.01.2013 tarih ve 2013/21 sayılı yazıları gereği, müvekkilleri adına Mahkemelerce ve İcra Dairelerince para yatırılmak üzere açılmış UYAP'a tanımlı olan bir hesap olduğu tartışmasız ise de; anılan hesapta Mahkemeler ve İcra Dairelerince davacının müvekkilleri adına yatırılan paraların yanında, davacının şahsına ait vekalet ücretleri ve bizzat yatırılan paraların da bulunabileceği dikkate alınmalı, haczedilmezlik için "fiilen mesleği için kullanılma" koşulunun varlığı aranmalı, avukatın mesleğinde kullandığı bir hesabın haczedilmezliğinin ancak fiili durumunun tespiti ile mümkün olduğu, bu konuda ispat yükünün ise davacıda olduğu, bir diğer anlatımla, haczedilen hesabın mesleğinden kaynaklı harcamalar için kullanıldığını davacının ispatlaması gerektiği, haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralar karıştırılmak suretiyle bir havuz hesabı oluşturulmuşsa bu durumun iyi niyetle bağdaşmayacağı, böyle bir davranışın AİHM'nin AİHS'nin 6 § 1. ve Ek 1 no'lu Protokol'ün 1. maddelerinin ihlali sonucunu doğuracağı gibi, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde de bulunduğundan hukuk düzenince korunamayacağı, şahıslar tarafından haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paraların aynı hesapta toplanması ve birbirine karıştırılması halinin haczedilmezlik hakkından feragat olarak kabul edilmesi gerektiği dikkate alınarak Mahkemece, haciz konulan hesap ekstreleri getirtilip yapılan harcamaların niteliğine bakılması ile hesapta bulunan paraların davacının müvekkillerine ait olduğu iddiasını ispat etmesi için kendisine imkan verilerek elde edilen sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken kurumca uygulanan haciz işlemi nedeniyle serbest avukat olarak çalışan davacının, UYAP'a tanımlı olduğu anlaşılan hesabına yatırılan paralara yönelik hiçbir ayrıştırma ve araştırma yapılmaksızın, davacının banka hesabına doğrudan uygulanan dava konusu e-haciz işleminin kaldırılmasında hukuki isabet görülmemiştir” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyulmuştur.
Yargıtay’ın bozma ilamına uyulması durumunda, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar ve Mahkeme bu kararından dönemeyeceği gibi bozma ilamı doğrultusunda işlem yapmak zorundadır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de, bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usûl işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Nitekim; Hukuk Genel Kurulu'nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.02.1990 gün 10-117; 07.10.1990 gün 439-562; 19.02.1992 gün 635-82; 23.02.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19-635 Esas 2006/573 Karar; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 Esas 2008/632 Karar ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 Esas 2010/87 Karar sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ve karar verilmişse de bozma ilamı gereği hesaptaki paralara yönelik hiçbir ayrıştırma ve araştırma yapılmaksızın hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak verilen karar isabetsizdir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.